Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '09

 
Kategori
Dostluk
 

Atatürk’te senin düşündüğün gibi düşünseydi !

Atatürk’te senin düşündüğün gibi düşünseydi !
 

Denizden çıkarılan 6.Filo Amerikan askerleri


09/05/2009

Deniz Gezmiş, Konya’dan bir vesile ile göç etmek zorunda kalan, kökleri Oğuzlara dayanan öğretmen bir ailenin çocuğu olarak 29 Şubat 1947 de Ankara’nın Ayaş İlçesinde doğmuştu.

Deniz’in babası Erzurum Ilıca nüfusuna kayıtlı İlköğretim müfettişi Cemil Gezmiş, annesi ise yine Erzurum’un Tortum İlçesinden İlkokul öğretmeni Mukaddes Gezmiştir. Dedeleri ise Rize’ye bağlı Cimil Köyündendiler.

Anne tarafından dedesi, Balkan Savaşına askeri lise öğrencisi olarak katılmış, Kurtuluş Savaşında yaralanmış ve İstiklal madalyası almış bir subaydır. Baba tarafından dedesi ise, Sarıkamış Muharebesinde Moskof ordularına karşı savaşırken esir düşmüş ve 3 yıl Sibirya Ormanlarında işkence görmüştür.

Babasının üç dayısı ise, Erzurum’un geri alınması sırasında Ermeniler tarafından şehit edilmişlerdir. Gezmiş ailesi Birinci Dünya Savaşında tam 16 şehit vermiş şerefli bir ailedir

Babası Cemil Bey Denizi kısaca şöyle anlatmıştı.

Dokuz aylıkken yürüdü. İlkokulu birincilikle bitirdi. Teste soktum. Üstün zekâlı olduğu sonucu çıktı. Ağabeyi Bora ve küçük kardeşi Hamdi ile iyi geçinirdi. Uysaldı... Hayvanları, çocukları çok severdi. Yaslılara yardım ederdi.

Deniz, çocukken dersi, derste yapar, çok çalışmaz ama çabuk kavrardı. O nedenle de her sene sınıf ve okul birincisi olurdu. Örneğin, bir okul yarışmasında birinci olduğu için, zamanın Sivas valisi Kadri Erdoğan ona ödül vermişti.

Deniz’in kaderinin değişmesi

Memur oldukları için bir süre Anadolu’nun değişik il ve ilçelerinde görev yapan Cemil Gezmiş ile hanımı Mukaddes Gezmiş, 1962 senesinde, yeni görev yeri olarak İstanbul’a atanmışlardı. Küçük taşra kentlerinden sonra ''dünya kenti'' sayılan İstanbul’a gelen Gezmiş ailesi Harem İskelesi Selimiye de bir eve taşınmışlardı. Anne Selimiye İlkokulunda baba ise Cağaloğlu Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapmaktaydılar.

Denizin kaderi de bu atama ile değişmişti. İlk ve orta öğrenimini Sivas’ta yapan Deniz liseyi İstanbul’da okumaya başlamıştı.. İşte bu sıralarda sol görüşle tanışarak kendisini eylemlerin içerisinde buluvermişti.

Denizin ilk siyasi olaylara karışması ise aileden habersiz, Türkiye İşçi Partisi'nin Üsküdar'daki gençlik kollarına kaydıyla başlamış. Ağabeyinin anlattığına göre herkes bu olayı, o Hukuk Fakültesi'nde okumaya başlayınca öğrenmiş.( Lise eğitiminden sonra üniversiteler arası giriş sınavına İstanbul Üniversitesine bağlı Hukuk ve Fen Fakültelerini yedek listeden kazanmıştı. 7 Kasım 1966 da İstanbul üniversitesi Hukuk Fakültesine başlamıştı.)

Günümüzde halen bazı kişiler tarafından söylendiği gibi;

Deniz Gezmiş, Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirip cumhuriyeti yıkarak yerine komünizmi getirmeyi amaçlayan ve bunun için birçok insanı öldüren, bankaları soyan, fabrikaları yakan Rus aşığı bir anarşist midir?

Soygun, yaralama, haraç alma, dövme ve cinayete sebebiyet verme, cinayete teşvik etme, cinayet işleme ve işkence suçlarını isleyen bir terörist olarak niçin lanse edilmektedir.?

Bu sözler bence de tamamıyla onun devrimciliğini, gerçek fikirlerini örtbas etmek veya onu tam anlayamayan kitleler tarafından söylenen sözlerdir.

Oysaki Denizin ilk gözaltısı Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında olmuştu.

Askere silah sıktı denilen Deniz, yakalanmasını anlatırken, .'Ben hiç kimseye kıyamadım. Askere ateş etmiş değilim. Elimde otomatik silah vardı ama onların hepsi benim kardeşlerimdi. Bu memleketin evlatlarıydı. Onlara ateş etmeyi bile düşünmedim, aklımdan bile geçirmedim o yüzden yakalandım.” Diyordu.

Onu bulunduğu yere getiren, ayrımsız tüm solcuların, devrimcilerin sahiplenmesini sağlayan da karşısındakini anlamaya çalışması, kendini (düşüncelerini) anlatmaktaki başarısıdır.

1965 'ten sonra, Türkiye'de gelişen gençlik hareketi ile kardeşkanları dökülüyor, okulda okumaları gereken gençler ise sokaklarda ideoloji savaşı veriyorlardı.

Bugün onu PKK yanlısı gençlerle bir kefeye koymak isteyenler ona büyük haksızlık yapmaktadırlar.

Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal yürüyüşü düzenleyen oydu.

Bu yürüyüşteki çağrısı;

Büyük Türk milleti!

Atatürk için toplanalım!

Mustafa Kemal'in milli kurtuluş idealini yaşatmak için,

Mustafa kemal devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için,

Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için,

Tam bağımsız demokratik Türkiye için,

Gazi Mustafa Kemal'in milli kurtuluşçu saflarında toplanalım.!

Yaşasın Türkiye! Yaşasın yarının bağımsız Türkiye’si için mücadele! Diyordu.

1968'de Dolmabahçe'de 6. Filo'ya karşı düzenlenen eylemlerde ön sıralarda yine o vardı.

Yürüyüşlerde ATAM İzindeyiz pankartını o taşıyordu.

Bazılarına göre neden vatan hainiydiler?

Onlar Emperyalizme karşı çıktıkları için, ABD üsleri kaldırılsın, 6 Filoya hayır diye ABD askerlerini denize attıkları için (Tıpkı Atatürk’ün işgalci güçleri İzmir de denize döktüğü gibi.) vatan haini sayıldılar.

Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin, sosyalizmin ve Türkiye Devrimci hareketinin simgeleşen isimleri olmaya başladıkları için terörist damgası yediler.

***********

İdam edilmeyi hiç hak etmemişlerdi. İşledikleri suçlardan değil, düşüncelerinden ötürü hukuki olmayan siyasi emirle öldürülmüşlerdi. Öldürüldüklerinde, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan 25, Hüseyin İnan 23 yaşındaydı.

Kısacık hayatlarında vatan sevgisiyle atan yürekleriyle idealleri uğruna can verdiler. Mücadeleleri ile de, Türkiye sosyalist mücadelesinde antiemperyalizm ve yurtseverliğin sembolü haline geldiler

Son sözleri
İdam sehpasındaki son sözleri şöyle oldu:

Deniz Gezmiş: “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm’in aydın ilkeleri! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm!”

Yusuf Aslan: “Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum! Sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz, sizler Amerika’nın hizmetindesiniz! Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!”

Hüseyin İnan: “Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!”

Onlar için bir takım düşünceler, Ermeni’ydiler, Kürt’tüler, vatan hainleriydiler diye dursunlar. Bunları söyleyenler Irak’ta Amerikalı askerlerin Türk askerlerinin başlarına çuval geçirildiğinde ne yaptılar acaba?

Deniz Gezmiş ve arkadaşları ise 16 Mart 1971'de Ankara'daki Balgat Amerikan Üssü'nden dört ABD'li eri kaçıracak kadar yürekli ve cesurdular..

Babası Cemil Bey, onu içinde olduğu bu mücadeleden çekmek istediğinde babasına cevabı şu olmuştu;

“Atatürk’te senin düşündüğün gibi düşünseydi baba, kurtuluş mücadelesi verilemezdi.”

Hayatlarının henüz baharlarındayken yitirdiğimiz bu üç genci saygıyla anıyoruz.

Onları hiçbir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız. Allah rahmet eylesin. Yattıkları mekânlar nurlarla dolsun.

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..