Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '08

 
Kategori
Siyaset
 

Atatürk'ü anlamak 1

Atatürk'ü anlamak 1
 

Türk Yazı İnkılâbı Hakkında İlk Konuşma

9/10Ağustos 1928, İstanbul Sarayburnu Konuşması

Sevgili Kardeşlerim!

Huzurunuzda ne kadar mutlu olduğumu açıklayamam.

Memnunum, duygu doluyum, mutluyum. Bu durumun bana ilham ettiği duyguları huzurunuzda küçük notlar şeklinde tespit ettim. Bunları içinizden bir vatandaşa okutacağım.

Vatandaşlar; bu notlarım, Türk Harfleri’yle yazılmıştır. Kardeşiniz bunu derhal okumaya girişti ve okuyabilir de. Ancak henüz tamamen alışmamış olduğu görülüyor. İsterim ki, bunu hepiniz beş, on gün içinde öğrenesiniz.

Arkadaşlar; bizim uyumlu, zengin dilimiz yeni Türk Harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı, demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılamayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu gerekliliği anlamak zorundayız. Anladığımızın eserlerine yakın zamanda bütün evren tanık olacaktır. Buna kesinlikle güveniyorum.

Yeni Türk Alfabesi ile yazdığım bu notları bir arkadaşa okutacağım, dinleyiniz.”

(Gazi’nin notlarını Bolu Milletvekili Falih Rıfkı Bey okuyor.)

“İstanbul halkının bu geceki toplantısına beni iştirak ettirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Her zaman, her yerde, olduğu gibi bu gece burada da, halk ile karşı karşıya geldiğim anda, büyük, azametli bir kuvvetin tesiri altında kaldığımı duydum.

Bu kuvvet nedir? Türk halkının, Türk toplumunu oluşturan, yüksek insanların, kalp kaynaklarından yükselen duyguların, arzuların, coşkuların, amaçların bir noktada, bir hedefte, bir gayede birleşmesidir.

Bu kuvvetin bu kadar toplumsal olabilmesi, onun çok temiz, çok asil, çok beğenilen olmasıyla mümkündür. Bu, benim ve bütün dünyanın gördüğü kuvvet, gerçekten, en yüksek özelliklerle kendini göstermektedir.

Bir millet, bu nitelikte bir kuvvet ve bir varlık gösterdiği zaman, o milletin insanlık tarihinde yepyeni bir evre açmakta olduğuna kuşku edilmemelidir.

Bu gece burada güzel bir rastlantı eseri olarak Doğu’nun en seçkin iki musiki heyetini dinledim. Özellikle sahneyi birinci olarak süsleyen Müniretül Mehdiye Hanım sanatında çok başarılı oldu. Fakat benim Türk duyguları üzerindeki gözlemem şudur ki, artık bu musiki, bu basit musiki, Türkün çok gelişmiş ruh ve duygularını tatmine yetmez. Bu anda karşıda medeni dünyanın musiki de duyuldu.

Bu ana kadar Doğu musiki denilen şarkılar karşısında cansız gibi görünen millet, derhal hareketle (ve) faaliyete geçti. (Hepsi) oynuyorlar. Şen, neşelidir. Eğer, onun bu güzel huyu bir zaman için, farklı olunmamışsa, o kendinin kusuru değildir. Kusurlu hareketlerin, kusurlu, acı, felâketli sonuçları vardır. Bunun farkında olmamak, kabahat idi.

İşte, Türk Milleti, bunun için gamlandı. Fakat, artık Türk Milleti bütün hatalarını kanı ile düzeltti; artık rahattır; artık Türk şendir; doğuştan olduğu gibi.

Artık, Türk şendir; çünkü, ona ilişmenin ne kadar tehlikeli olduğunu tekrar kanıtlamak istemez, kanısındadır.

Bu kanı, aynı zamanda dilektir...”

“Vatandaşlar, Arkadaşlar!

Çok söz, uzun söz, bir şey için söylenir: Gerçeği anlamayanları, gerçeğe getirmek için... Ben bu devirleri geçirdim.

Şimdi sözden ziyade iş zamanıdır. Artık benim için, hepiniz için çok söz söylemeye ihtiyaç kalmadığı kanısındayım. Bundan sonra bizim için faaliyet, hareket ve yürümek gerekir.

Çok işler yapılmıştır. Ama bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil, ancak çok gerekli bir iş daha vardır: Yeni Türk Harfleri çabuk öğrenilmelidir. Yeni Türk Harflerini her vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milletseverlik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki, bir milletin, bir toplumun yüzde onu, yüzde yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse, bu ayıptır. Bundan insan olanların utanmaları gerekir.

Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir; övünmek için yaratılmış, tarihini övünçlerle doldurmuş bir millettir. Fakat, milletin yüzde sekseni okuma yazma bilmiyorsa bu hata biz de değildir. Türk’ün karakterini anlamayarak kafasını birtakım zincirlerle saranlardadır. Artık geçmişin hatalarını düzelteceğiz. Bu hataların düzeltilmesinde bütün vatandaşların çalışmalarını isterim. En sonunda, bir yıl, iki yıl içinde bütün Türk toplumu yeni harfleri öğreneceklerdir. Milletimiz yazısıyla, kafasıyla bütün medenî dünyanın yanında olduğunu gösterecektir.

Şimdi size, veda etmek istiyorum. Fakat ne diyeyim, hangi değimi kullanayım. “Aurevoir” “Allahaısmarladık” mı diyeyim? Örnek; “Bonjour” yerine ne kullanalım? “Bonsoir” - “Bonne nuit” yerine ne diyelim?

Bu değimlere karşılık buluncaya kadar, şimdilik “sabahınız hayırlı olsun” -“Akşamınız hayırlı olsun” - “Geceniz hayırlı olsun” - “Vaktiniz hayırlı olsun.”

 
Toplam blog
: 92
: 956
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Ülkemin içinde bulunduğu ve gitmekte olduğu yerden rahatsızım. Atatürk ilke ve devrimleri doğrult..