Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '22

 
Kategori
Güncel
 

ATATÜRK’Ü KİM ANLADI Kİ!..

“Gazi’nin halk çocuğu olması, halkla özdeşleşmesini kolaylaştırıyordu.. Öğle yemeği diye, ayrana ekmek doğrayıp yiyen, devlet başkanı gördünüz mü siz?..En çok sevdiği yemek; kuru fasulye, pilav ve üzüm hoşafı olan?!..”(Attila İlhan,10.11.1997)

“LİDERLİK SIRLARI…

Atatürk neden büyük bir liderdi?.. O’nun liderlik sırları nelerdi?..

Bir Amerikalı gazeteci soruyor:

- İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz?

Cevap:

“Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işi başarmama neler engel olabilir diye düşünürüm. Engeller ortadan kalktıktan sonra iş kendiliğinden olur.”

Zor bir durum karşısında nasıl tavır almalı?..

Mazhar Müfit Kansu’ya bunu anlatıyor: “Herhangi bir zorluk karşısında benim yaptığım iş şudur: Vaziyeti iyice belirlemek, sonra bu vaziyet karşısında alınacak tedbirin ne olduğuna karar vermek. Bu kararı bir kere verdikten sonra acaba yapayım mı yapmayayım mı diye tereddüt etmeden kararı uygulamak. Başaracağıma inanarak uygulamak.”

Celal Bayar anlatıyor: “Atatürk metodolojisinde duyguya yer yoktur; laboratuvara girmiş bir ilim adamı tüpteki oksijenle hidrojen arasında nasıl bir ayırım yapmaz, birinden birini kendine daha yakın görmezse, sosyal bilim laboratuvarına giren bir devlet adamı da doğru bir sonuca varabilmek için tüm duygularından sıyrılmak zorundadır. Atatürk işte bunu başarabiliyordu.”

Yakup Kadri Karaosmanoğlu O’nun derin bir muhakeme, isabetli bir görüş ve cüretli bir karar verme kabiliyetinin bulunduğunu ifade eder ve şöyle der:

“Vasıflarının yüzde 80’ini askerlik mesleğine borçludur.”

Planlı ve örgütlü hareket etmek, bilime kulak vermek Ata’nın önde gelen ilkeleri arasındadır.

Gençler, Prof. Hikmet Özdemir’in “Atatürk’ün Liderlik Sırları” adlı kitabında bu konuda pek çok bilgi bulabilir.

ZOR GÜNLER…

Atatürk’e yakın isimlerden, yazar Yakup Kadri Karaosman-oğlu, bir gün O’na kendisini en yalnız ve çaresiz hissettiği dönemi sorar. Ne çocukluk günleri, ne savaşlar... Atatürk, en zor dönemi olarak, “işgal altındaki İstanbul’da kapı kapı dolaşarak insanları Milli Mücadele’yeikna etmeye çalıştığı” günleri anlatır.

İşgal İstanbul’unda esaretten kurtulmak için, başkaldırmaya niyetli o kadar az kişi vardır ki...

Alev Coşkun “Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay” adlı kitabında o günleri anlatır.

Kitaptaki çarpıcı öykülerden birinin kahramanı da yazar Refi Cevad Ulunay. Padişah yanlısı Ulunay, Mustafa Kemal Paşa’yı Şişli’deki evinde ziyaret eden ilk basın mensubudur. Ulunay, 4 Şubat 1919 tarihinde yaptığı röportajdan gazeteye döndüğünde, arkadaşları ne konuştuklarını soruyor, Ulunay:

“Şu sıralarda Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, milli mukavemet harekete geçirilirse Fransız’ı da, İngiliz’i de, İtalyan’ı da memleketten kovulur, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş. Anladınız mı arkadaşlar. Bu adam deli değil, zırdeliymiş” diyor Atatürk için.

Yıllar sonra, Ulunay’a yanıldığı için pişman olup olmadığı soruluyor.

Ulunay’ın yanıtı:

- Hayır, ben haklıydım, herkes benim gibi düşünüyordu. O günlerde öyle düşünen tek adam oydu… " (Melih Aşık,19 Mayıs 2022)

 

 

 
Toplam blog
: 94
: 202
Kayıt tarihi
: 16.08.12
 
 

Babam; okumaya, hele de gazete okumaya çok meraklıydı. Aldığı gazeteleri okur, sonra da masama bı..