Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

05 Aralık '15

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk'ün Bursa nutku

Atatürk'ün Bursa nutku
 

Atatürk’ün 1933  Şubat başlarında Bursa’da özellikle de Türk Gençliğine hitaben söylediği iddia edilen “Bursa Nutkunun “ gerçekte Atatürk tarafından söylenip söylenmediği, söyledi ise bu nutkun bir nutuk niteliğinde olup olmadığı günümüzde de hala tartışma konusu yapılmaktadır.

Atatürk’ün Bursa’da Çelik Palas yakınlarında ahşap bir binada içki sofrası esnasında söylediği “Bursa Nutkunu" söylemeden önceki gelişmelere kısaca bir göz atalım.

EZANIN TÜRKÇE OKUNMASI

Atatürk kurduğu genç cumhuriyeti daha ileriye götürmek, daha çağdaş hale getirmek için devrimlerine hız vermiş, özellikle de dini alanda bir çok kararlar almıştır.

Büyük Türkçü düşünür Ziya Gökalp’in düşünce ve fikirlerine her zaman itibar eden Atatürk, Ziya Gökalp’in “Vatan” şiirinde “Ezanın Türkçe okunması” fikrinide benimsemiştir.

Aralık 1933 yılında Menemen olaylarının patlak vermesi üerine dinde reform çalışmalarına hız vermesine neden olmuştur.

Türkçe ezan okunması ise bazı kaynaklara göre 20 Aralık 1931 yılında Babaeskide okunmuştur.

Resmi kaynaklara göre ise ilk türkçe ezan 3 Şubat 1932 tarihinde Kadir gecesinde Ayasofya camiinde okunmuştur. Bu tarihten sonrada tüm yurtta türkçe ezan okunması zorunlu kılınmıştır.

BURSA OLAYLARI

İbadet dilinin Türkçe olması kararına ülke genelinde uyulmuştu ancak; Aradan bir yıl geçmesinin ardından  Bursa’da yaşanan bir olay Ankara’da büyük yankı bulmuş ve başta Atatürk olmak üzere devlet erkanı Bursa'ya giderek bu olayı mercek altına almıştır.

1 Şubat 1933 günü  Ulu Cami imamı göreve gelmemiş, cemaatten Topal Halil ezanı, Tatar İbrahim ise “kameti”  arapça okumuş, bu olayı sivil bir polis üst makamlara bildirmiş, namazın ardından da 30-40 kişilik bir grup  “namaz heryerde arapça okunurken neden Bursa’da Türkçe okunuyor” diyerek Evkaf Müdürlüğüne yöneliyor.Meraklılarn katılımıyla kalabalık daha da büyümüş, Müftünün açıklmalarından tatmin olmayan grup bu kez hükümet konağına yürümeye başlar.

Konakta valiyi de bulamayan kalabalığı emniyet güçleri dağıtır. Tamda olaylar yatıştırıldı derken , bu olay Vali tarafından Bursa’daki Tümen Komutanlığına haber edilir.

Tümen Komutanı bu olayı şifreli telgrafla o sırada Atatürk’le birlikte bulunan Kolordu Komutanı Ali Hikmet Paşaya bildirir. Telgraf geldiğinde paşanın yanında Atatürk de bulunduğu için Atatürk’ünde bu olaydan haberi olur.

ATATÜRK OLAYA EL KOYUYOR

Bursa olayının duyulması sonrası Atatürk derhal Bursa’ya gelerek inceleme yapar ve olayın bir irtica, bir din meselesi olmadığına, bu olayın bir “dil meselesi” olduğuna karar verir.

Yürütülen tahkikatlar sonrası suçlular Çorumda yargılanır ve bir çoğu hapis cezası ve para cezasına çarptırılır.

VE ATATÜRK’ÜN BURSA NUTKU

Atatürk İzmir’den olayları tahkik etmek üzere Bursa’ya geldiğnde kaldığı ahşap köşkte ayaklanmayla ilgili kişilerin görüşlerini almaya başlar.

Gençlerden birisi bu konuyla ilgili görüşlerini Atatürk’e anlatmaya çalışarak;

“Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü..”

Genç sözlerini tamamlayamaz. Rivayete göre Atatürk gencin konuşmasını keserek, söylendiği iddia edilen “Bursa Nutkunu” yapar.

ATANIN BURSA NUTKU!

"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

Atatürk’e ait olduğu söylenen ve bugün hala bu konuda kesin kanıtların ortaya konulmadığı bu nutukla ilgili daha çok tartışmaların yapılacağı, özellikle kanunlara, nizama sıkı sıkıya bağlı olan Ulu Önder’in Türk gençliğini bu nutukla nasıl kanunsuzluğa yönlendirebileceği kafaları karıştıracaktır.

Osman Özeker 05.12.2015

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..