Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '19

 
Kategori
Siyaset
 

Atatürk'ün Canını Sıkanlar...

...Ve İsmet İnönü'nün Başbakanlıktan İstifasına  Neden Olanlar...

Kim bunlar?...

Bunlar; "Reisicumhur'un, Fırka Reisliği ile Cihet-i Alakasını ikide bir tekrar edenler..."dir...

Tırnak içindeki bu ifadeler, 1924 yılında, Cumhuriyet Devleti'nin  ilk Cumhurbaşkanı olan M. Kemal ATATÜRK'ün bizzat kendisine aittir.

Atatürk'ün bu ifadesinin devamını ve bu sözleri kullanmasının nedenini bloğumun ilerleyen bölümlerine bulacaksınız...

*

Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı ve Parti Başkanlığı...

Bu konu Cumhuriyet'in ilk yıllarından, özellikle de, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın (günümüzün CHP'si) karşısına, bir alternatif olarak çıkarılan 'Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın (CHF) kuruluşu aşamasında ve kurulduğu dönemde fazlasıyla tartışılan ve de eleştirilen bu siyasi konu, CHF'nin kapatılmasıyla gündemden kalkmıştır.

Bu konunun, günümüzde ikinci kez; ama "ciddi olarak tartışılması ve eleştirilmesi" de, ne ilginçtir ki, "Atatürk'ün hem Parti Başkanı hem de Cumhurbaşkanı olmasını" şiddetle savunan dünün CHF'ın devamı olan ve Atatürkçü bir parti olduğunu iddia eden, günümüzün CHP'si ve onun Genel Başkanı Kılıçdaroğlu tarafından başlatılmıştır.

Yani bugünkü CHP, dünün (1924 yılında) "Atatürk'ün hem Cumhurbaşkanı ve hem de Parti Başkanı olmasını istemeyen" o günkü Cunhuriyet Halk Fırkası'na alternatif olan Terakkiperver Cumhuriyet Fıkrası'nın yapmak istediğini yapıştır...

Şimdi biraz gerilere gidelim ve konuyu biraz daha açalım...

*

1924 Anayasası ve Yetki Mücadelesi...

1924 Anayası'nın, BMM'nde görüşülmesi sırasında ilginç olan nokta, "yürütme organın"na, özellikle de, 'Cumhurbaşkanı'na tanınmak istenen yetkilere karşı 'yasama organının' yani BMM'nin, bu yetkileri kendinde tutmak için verdiği mücadele idi. 

M. Kemal, Anayasa'da Cumhurbaşkanı'na önemli yetkiler verilmesini istemiş ve anaysa taslağında da bu önerilere yer veilmiştir. Ancak, BMM, M. Kemal'in bu önerilerinin bazılarını kabul etmemiştir...Ne var ki, tek-parti dönemi boyunca 1924 Anayasa'sı büyük ölçüde kağıt üzerinde kalmış ve rejimin işleyişini yansıtamamıştır. Tek partili Cumhurbaşkanları (gerek Atatürk gerekse İnönü)  kağıt üzerindeki sembolik yetkilerinin dışında  son derece geniş yetkilere sahip olmuşlardır(1).

*

Terakkiperver Cumhuriyet Partisi'nin İsteği ve Başbakan İsmet İnönü'nün İstifası...

 Terakkiperver Cumhuriyet Partisi 17 Kasım 1924'te kuruldu... Bu Parti, kuruluş sırsında bir beyanname yayınlayarak amaçlarını ortaya koydu... Amaç belliydi; "Atatürk'ün hem parti başkanı" hem de "Cumhurbaşkanı olmasının önlenmesi" idi...

Konu ile tartışmalar ve  eleştiriler,  bu beyannamenin yayınlanması ile başladı...

Terakkiperver Cumhuriyet Partisi, "Cumhurbaşkanı seçilecek şahsın Mebusluk sıfatının, seçimden sonra ortadan kalkmasını" bir madde olarak programına koydu(2).

*

Atatürk Gibi İnönü'nün de Canı Sıkılıyor; Hatta Kızıyor ve Başbakanlıktan İstifa Ediyor...

Terakkiperver Cumhuriyet Partisi'nin programına koyduğu bu madde nedeniyle, İsmet İnönü, partinin kuruluşundan 3 gün sonra, belli ki bu partinin kapatılması için "sıkıyönetim" ilanı istedi. Ancak Halk Fırkası Meclis Grubu, İnönü'nün bu isteğini kabul etmedi. Bunun üzerine İnönü de, istifa ederek Başbakanlığı bıraktı...Yerine, BMM Başkanı Fethi Bey hükümeti kurmakla görevlendirildi(3).

*

Atatürk, tartışmalara ve Eleştirilere Son Noktayı Koyuyor...

Atatürk, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın, gidişatını, kuruluş aşamasından ve kurulduğu dönemde dikkatle izledi. Belki zamanın 'erken' ve 'zeminin' de henüz 'uygun' olmadığını düşünerek, bu konudaki, yani "Fırka Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı'nın" ayni kişide toplanması tartışmalarında fazla takılmadı.

Ama, İsmet İnönü'nün Başbakanlık'tan istifasından sonra, "hem Fırka Başkanı hem de Cumhurbaşkanı" olan Atatürk, bu konudaki tartışmalara ve eleştirilere son noktayı koydu.

Şöyle dedi(4):

"Reisicumhur'un, fırka reisliğiyle cihet-i alakasını ikide bir tekrar edenler ve bütün cihan bilsin ki, benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet taraflılığı, fikri ve içtimai inkılap taraflılığı. Halk Fıkrası'nın mefküresi(ülkü-ideal), esas umdesi(ilke-prensip) olan bu noktada, yeni Türkiye camiasının bir ferdi hariç tasavvur etmek istemiyorum; onun için Reisicumhur da bulunduğum halde fıkramızın riyaset-i umumiyesini de fahri ile muhafaza ediyorum. Bu suretle yeni Türk Devleti'nin, genç Türk Cumhuriyeti'nin  takviye ve tarsisine (sağlamlaştırmak) hizmet etmekte olduğum kanaatindeyim".

*

Atatürk, bu görüşünü, Times'in  İstanbul Muhabirini de, özetle Açıklamıştır...

Times'in sorusu:

"Gazi, Cumhuriyet Halk Fıkrası'nın riyaseti asliyesini hala muhafaza etmekte midir ve bunu muhafaza etmeyi düşünüyor mu?"

Times Nuhabiri, Atatürk'ün bu soruya verdiği yanıtı, gazetesine aynen şu şekilde aktarıyor:

"Gazi, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Reis-i umumiliğini halen muhafaza etmektedir; ve bunu muhafaza edecektir. Yalnız, Riyaset-i Cumhura intihap (seçilen) olunduğundan beri olduğu gibi, Riyaset-i Cumhur makamında kaldıkça fırkanın reis-i umumiliği vazifesiyle bilfiil iştigal etmeyecektir. Bu vazife, vekaleten fırkanın diğer bir lideri tarafından ifa edilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti kanun-ı esasine göre, Reisicumhur olan Gazi aynı zamanda mebustur. Riyaset-i Cumhur müddetinin(Meclis'in devre-i içtimaiyesiyle beraber) hitamında fırkasının başında bilfiil çalışacaktır(5).

*

1924 Yılındaki Durum Buydu...Şimdi, Yıl 2019...Aradan tam 95 yıl geçmiş ve aynı şeyi tartışıyoruz...

"Partili Cumhurbaşkanı ve Partili Cumhurbaşkanı'nın Tarafsızlığı"...

*

Diyeceklerim şunlar :

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, aynen 1920'de açılan BMM ve bu meclisin yaptığı 1921 Anayasası'nın getirdiği  "Meclis Başkanlığı Hükmet Sistemi"(Meclis Başkanı aynı zamanda Devlet Başkanı'dır) ve de,  1924 yılı ve devamındaki süreçte, "Parti Başkanı'nın aynı zamanda Cumhurbaşkanı" olduğu gibi, askeri ve siyasi durumun, "kısa zamanda karar vermek ve uygulamak" ihtiyacından doğmuştur...

Bu nedenle, bugün Türkiye'de uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de, içinde biraz "otoriterlik" gibi bir yan görülse de, günümüz  dünyasında, fazlaca sakıncası olmayan bir uygulamadır.

*

Son Sözüm:

"Cumhurbaşkanı Partili Olmasın; Cumhurbaşkanı Tarafsız Olsun", tartışmasını artık geride bırakalım.

Türkiye'nin şu anda, en önemli konuları, "ekonomik durumunun iyileştirilmesi" ve de "güney sınırlarımızın güvenliğinin sağlanmasıdır"...

Bu arada, Doğu Akdeniz'de "enerji paylaşımın" gidişatını da gözden uzak tutmamalıyız...

 

cdenizkent

 

  • -------------------- :
  • (1) Cemil Koçak, "1924 Anayasası", Si.na Akşin Yönetiminde, "Türkiye Tarihi-4" ,İstanbul: 1989, ss. 95-97
  •  
  • (2) T. Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul: 1953, Cilt-1, ss. 611-620
  •  
  • (3) Cemil Koçak, A. g. y. s.99
  •  
  • (4) Atatürk Araştırma Merkezi, atam.gov.tr(İnternet araştırması).(Aktarmalardaki bazı sözcüklerin günümüzdeki anlamları tarafımdan yazılmıştır).
  •  
  • (5) Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, "Siyasi Fırkalar Hakkında", 2 Aralık 1924, Cilt-3, s.109. Bu yazılı mülakat Hakimiyet-i Milliye Gazetesinde de yayınlanmıştır.(Aktarmalarda bazı sözcüklerin günümüzdeki anlamları tarafımdan yazılmıştır)

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..