Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '14

 
Kategori
Siyaset
 

Atatürk'ün ekonomi düşüncesi "sol" içerikli ve kurduğu siyasi parti CHF(CHP) de "solcu" muydu?

Atatürk'ün ekonomi düşüncesi "sol" içerikli ve kurduğu siyasi parti CHF(CHP) de "solcu" muydu?
 

Atatürk öldükten sonra, okların ucundaki ışıklar sönmüştür...


M. KEMAL ATATÜRK, GERÇEK BİR "HALKÇI" İDİ; AMA EKONOMİK DÜŞÜNCEDE "SOLCU" DEĞİLDİ...LİBERAL BİR EKONOMİDEN YANA İDİ...

 Zaman ve koşullar gereği olarak, bazen "karma ekonomi devletçiliği" ve "korumacı liberalizm" gibi küçük sapmalar ya da değişiklikler  olmasına rağmen, Atatürk, genelde "liberal ekonomi" düşüncesine  sahipti. 

Öyleyse, Atatürk'ün partisi olduğu söylenen CHP'nin "solculuğu" nereden geliyor?

CHP'nin solculuğu, Atatürk'ün ölümünden sonra, İnönü'nün CHP'sinden gelmektedir. Zaten Atatürk ile İnönü'nün arasındaki, 1930'lu yıllarda açık ve seçik olarak ortaya çıkan 3 başlıklı anlaşmazlık konularından biri ve -bana göre de- en önemlisi  "ekonomi" idi.

NOT : Diğer anlaşmazlık konularından biri, "Atatürk'ün, İnönü'nün başkanlığı altındaki hükümete sürekli müdahale etmesi" ; diğeri de, "dış politika konusunda ve özellikle de Hatay sorununda Atatürk'ün 'aktif bir politika' izlenmesi istemesine karşın  İnönü'nün daha 'ılımlı bir politika' izleyerek çözümü zamana yaymak" istemesidir.

 

ATATÜRK, BAŞINDAN BERİ DEVLETÇİ EKONOMİK POLİTİKANIN BAŞARISINDAN KUŞKU DUYMUŞTUR.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ekonomik alanda ciddi bir ilerleme sağlanamamış olması, Atatürk'ü  düşündürmüştü. Atatürk, bir an önce hızlı bir sanayileşmenin gereğini anlıyordu. Ancak, elindeki olanakları değerlendiremeyen, zaten olanakları da az olan, bürokratik, kırtasiyeci, yavaş ilerleyen, kararsız bir devlet/hükümet mekanizması içinde sanayileşmeyi sağlayıcı hızlı ve atılımcı bir dinamizm beklenemeyeceğini de biliyordu...Diğer yandan, Atatürk'ün gözünün önünde, bir de kısıtlı olanakları ile yola çıkmış, fakat kısa zamanda verimli ve başarılı yatırımları ile atılım yapmış bir İş Bankası örneği vardı. İnönü ise, Atatürk'ün aksine, sanayileşmenin büyük ölçüde devletin öncülüğünde yapılacağını düşünüyordu.(1)

Nitekim, İsmet İnönü de, Atatürk'ün her zaman "özel girişimi esas aldığını ve liberal bir ekonomiden yana" olduğunu açıklıkla belirtmiştir.

 

ULUSAL EKONOMİ MODELİ...

Doktrinleri pratik değerleri ile ölçen Atatürk, katı ilkelere dayanan ve değişen koşullara ayak uyduramayan sistemlerin toplumlara yarar sağlayabileceğini kabul etmiyordu. Ekonomik gelişmede "özel sektör"e önenli bir rol düştüğünü kabul ediyor ve "özel girişimciler" ile devletin birbirlerini tamamlayacaklarını düşünüyordu(2).

Bu nedenle de, uygulanacak "ekonomik kalkınma modeli", ne "kapitalist" ne de "sosyalist" bir model olacaktır...Oluşturulacak modelde, devlet, "bireysel girişime" elverişli ortamı yaratacak, ancak "ulusal çıkarlar" doğrultusunda, bazen "karışmacı", bazen  "yönlendirici", bazen de "korumacı" olabilecektir.

 

KORUMACI LİBERALİZM...

Buna "kontrollü" ya da "himayeci" bir liberalizm de denebilir.

Atatürk, bunun ilk örneğini,17 Şubat 1923 günü, İzmir'de toplanan "Türkiye İktisat Kongresi"nde vermiştir :

Kongre, genel olarak kalkınmacı, yerli ve yabancı sermayeyi, piyasaya dönük çiftçiyi özendirecek, ekonomik hayatı kolaylaştıracak ve "ılımlı bir korumacılığı" öngören tezleri ön plana çıkarmıştır. Ayrıca, bu Kongre'nin açılış konuşmasını yapan Atatürk, "kanunlarımıza  riayetkar olmak şartı ile ecnebi sermayelerine lazım gelen teminatı vermeye her zaman hazırız"(3)  diyerek liberal ekonomi düşüncesini tekrarlamıştır.

Bu kongreden yaklaşık 1.5 yıl sonra da Atatürk, daha önce(1920-1923 arasında) İktisat Bakanlığı yapmış olan Celal Bayar'a  Türkiye İş Bankası'nı kurdurmuş(26 Ağustos 1924) ve başına da onu geçirmiştir.

NOT : Bu arada, Atatürk ile Celal Bayar'ın ekonomik görüşlerinin benzer olduğu ve belki bu nedenledir ki, Atatürk ile arası nahoş olan İsmet İnönü'nin, Celal Bayar ile de yıldızlarının barışmadığı ve bu nahoşluğun Atatürk'ün ölümünden sonra da sürdüğünü söylenebilir. Daha fazlası için bakınız(x).

 

KARMA EKONOMİ DEVLETÇİLİĞİ...

1929-1931 yıllarındaki dünya ekonomik bunalımının  tarım ürünleri ve ham madde ihraç edip karşılığında işlenmiş mal ve malzeme almaya dayalı ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemesi, "liberal kapitalist" uygulamaları zorlaştırınca, yeni bir ekonomik model arayışı içine girilmiştir. Üzerinde durulan model "devletçilik" olmuştur.

Ama bu model, önceki dönemin ekonomi politikasından pek farklı değildi. Yani, "...Devletçilik, özel girişimi sınırlayan bir ideoloji olarak değil, fakat kriz -dünya ekonomik bunalımı- nedeni ile ekonomiyi yürütmenin pratik bir çaresi olarak"(4) düşünülmüştür.

Bu model, başlıkta belirttiğim gibi "karma ekonomi"yi öngören "yarı liberal" bir devletçilikti.

O kadar ki, bu modelin aşırısına kaçan ve ülke ekonomisini "daha denetleyici bir devletçiliği" savunanla "Kadro Hareketi"(xx), yeni yeni palazlanmaya başlayan iş çevrelerinde tedirginlik yaratınca bundan rahatsız olan Atatürk, devletçiliğin aşırı doktriner eğilimlere basamak tahtası yapılmak istenmesini onaylamamıştır(5).

Bu nedenle de Atatürk, 1 Kasım 1937'de Meclis'te yaptığı bir konuşmada, "Kesin zaruret olmadıkça piyasalara karışılmaz, bununla beraber hiçbir piyasa da başıboş değildir"(6) diyerek, 1923-1930 arasındaki "Korumacı Liberalizm" ya da "devlet korumacılığı" altındaki "liberal ekonomi" anlayışını tekrarlamıştır.

 

SONUÇ :

Sanırım durum anlaşılmıştır.Daha fazla yazarak tekrara girmek istemiyorum...Buraya kadar yazdıklarıma bakarak M. Kemal Atatürk'ün "solcu" ve kurduğu CHF(CHP)'nin de, en az kendi yaşadığı dönemde, "sol" bir siyasi parti olduğu söylenebilir mi?

Bu arada şunu da ifade etmek isterim; bugünkü CHP, Atatürk'ün CHP'sinden çok farklı bir yerdedir...Bugünkü CHP, "Atatürk'ün partisi" değil; "İnönü'nün partisi"dir.

 

cdenizkent

 

 ________________ :

(1) Cemil Koçak'ın "Siyasi Tarih(1923-1950)",  Sina Akşin yönetimi altında yazılan Türkiye Tarihi-4; Çağdaş Türkiye(1908-1980), İstanbul:1989, s.117

 (2) Feridun Ergin, "Atatürk ve İktisat Politikası", İ.Ü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yıllığı-1, İstanbul: 1986, s.27

(3) M. Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, Cilt- 2, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara: 1989, ss.103-116

(x) Celal Bayar : 1920 yılında TBMM'sinde, İktisat Encümeni Raportörlüğü, İktisat Bakanı yardımcılığı, yaptı. Atatürk'ün emri ile kurulan Türkiye Komünist fırkası kurucuları arasında yer aldı. 1921'de İktisat Bakanı oldu. 1923'te İzmir Milletvekili seçildi. 1924 yılında(yukarıda değindiğim gibi) Türkiye İş Bankası'nın Genel Müdürü oldu. Bu görevi 1932 yılına kadar sürdü. Aynı yıl yeniden İktisat Bakanı oldu. Bu bakanlık görevi 1937'ye kadar sürdü...İsmet İnönü, resmi olarak hastalık, aslında Atatürk ile arasındaki anlaşmazlık nedeniyle ayrılması üzerine 1 kasım 1937'de Başbakan oldu.(Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt-3, Milliyet Yayınları)

Benim notum : İsmet İnönü'nün Başbakanlıktan ayrılmasında, bu yıllarda Atatürk ile aralarındaki anlaşmazlıklara ilave olarak, Atatürk'ün Celal Bayar'a gösterdiği - ekonomik görüşlerinin uyuşması nedeniyle - yakınlık da etken olmuştur, diye düşünüyorum.(cdenizkent)

(4) Ahmet Yücekök, 100 soruda Türk Devrim Tarhi, İstanbul: 1983, s. 103

(xx) Kadrocular, "Atatürk eyleminden, sosyalist veya komünist düşüncelerle birlikte, Atatürk'ün deyimi ile bir 'Mazlum ülke' ideolojisi yaratmak istemişler." (Emre Kongar, Uluslararası Sempozyum,s.54). "Belli bir oranda resmi destekten yararlanan kadrocular, Marksizm, Milliyetçilik ve Korparatizmin(Lonca) yüzeysel bir bileşimi olarak da tanımlanabilmişlerdir.(Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s.463)

(5) Feridun Ergin, A.g.y. s.281

(6) M. Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, Cilt-1, s.414 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..