Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Atatürk’ün elini öpen çocuk

Atatürk’ün elini öpen çocuk
 

Atatürk'ün elini öpen Kemal KARAGÖZ


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Büyük Önder, “M.Kemal ATATÜRK”, İran Şahı ile birlikte, cumhuriyet döneminin ilk asfalt yolunda, Balıkesir’den Çanakkale’ye otomobille seyahat ederler.

1934 yılında bir nisan gününde, Büyük kurtarıcı ve misafirleri bir çeşme başında mola verirler. Çeşmenin alt tarafında bulunan Çakır Köyü halkı, M. Kemal Atatürk’ü görmek için çeşmenin başına akın eder.

Atatürk’ü görmenin heyecanını yaşayan köylülerin içinde küçük çocuklarda vardır.

Çakır İlkokulu öğrencileri ve öğretmenleri de çeşmenin başına gitmişlerdir.

O gün ne yaptığını bilemeyen, bir misafire gösterilmesi gereken ilgiyi ve misafirperverliği en iyi şekilde gösteren çocuklar, Atatürk’ün elini öperler.

Bazı çok küçük çocuklar, uzun yıllar sonra elini öptükleri kişinin M.Kemal ATATÜRK olduğunun bilincine erdiklerinde, farklı bir duygu ve gurur yaşarlar.

Bu çocuklar artık yaşlandılar. Zamanları azaldı. Yavaş yavaş, aramızdan ayrılıp gidiyorlar.

Anılarını dinlemek isteyenlere, “büyük bir coşku ile Atatürk’ün elini nasıl öptüklerini” anlatıyorlar.

Atatürk’ün elini öptüğünü söyleyen, kurtuluş savaşı ile ilgili şiirler okumaktan mutlu olan, milli bayramlarda yaptığı konuşmalarla bizleri heyecanlandıran, hayatını güreşlerde cazgırlık yaparak sürdürmeye çalışan bir yaşlı bir adam.

Kim mi?

O zamanın küçüğü.

Bu zamanın büyüğü,

Atatürk’ün elini öpen kişi; “Çakırlı Kemal KARAGÖZ.”

Atatürk’le adaş olan, “Kemal Amca” artık iyice yaşlandı. Kendisine bir bastonda yetmiyor. İki bastonla dolaşıyor.

Atatürk’ün İran şahı ile dinlendiği çeşmenin adı, ”Gazi Çeşmesi’dir.

Çanakkale Seramik Fabrikaları sahibi, Sayın İbrahim Bodur’un çevre düzenlemesini yaptırdığı çeşme ve çevresi tarihi bir mekân olarak, çok güzel bir mesire yeridir.

*

Küçücük bir anı daha sizlere.

İlçemizin en yaşlı öğretmenlerinden, Köy Enstitülü M. Kani Can öğretmenimden dinledim.

Atatürk ve İran Şahı, Yenice sınırlarına girdiklerinde, Alancık diye bir köye gelirler.

“Alancık Köyü, ” Yenice’nin Balıkesir sınırında bulunan, uzak bir köydür.

Asfalt köyün içinden geçer.

Köyün içinden geçerken, İran Şahı Atatürk’e, ”çatıları çavdar sapından, ottan çalı çırpıdan olan, derme çatma kulübelerin” ne olduğunu sorar.

M. Kemal Atatürk, bu yapıların köylülerin yaşadığı evler olduğunu bilir. Bilir de.

İran Şahı’na;

“Bu gördükleriniz, yaylaya çıkan köylülerin hayvanlarını barındırdıkları kulübelerdir.” Der.

!!?!

Ne dersiniz?

“Bazen kol kırılmalı, yen içinde kalmalıdır.”

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..