Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '08

 
Kategori
Tarih
 

Atatürk'ün kişiliği ve düşünce yapısı-5

Atatürk'ün kişiliği ve düşünce yapısı-5
 

Samsun'a doğru yola çıkıyor


İkinci Meşrutiyet'i yetersiz buluyor... Tamamlanması gereğini savunuyor...Ordunun siyaset dışı kalmasını istiyor...Çok okuyor...İleri görüşlü ve sezgisi yüksek...İhtirasını saklamıyor

İkinci Meşrutiyet İnkılabı'nın yetersiz olduğunu söylüyor...

II.Meşrutiyet'in ilanı, Mustafa Kemal'i tatmin etmemiştir. O'nda yer eden temel fikir, batılı anlamda yeni ve modern bir devletin kurulmasıdır. II.Meşrutiyet, O'na göre, bunu sağlamaktan çok uzak kalmıştır.

II.Meşrutiyet dönemi, Türk siyasi tarihinde, siyasal olduğu kadar toplumsal ve kültürel yönden de üzerinde en çok durulan ve tartşılan bir kesit olmuştur. Yerli ve yabancı birçok gözlemci ve yazarlar, döneme ve dönemin yöneticilerine farklı açılardan bakarak değişik yorumlar yapmışlar, dönemin başarısı ve başarısızlığı üzerinde görüşler bildirmişlerdir.

Benzer tartışmalar günümüzde de yapılmaktadır. Bu dönemin, aynı zamanda, Türk siyasi yaşamına özgürlük getirmek amacıyla iktidarı ele geçirenlerin, özgürlük yerine dikta yönetimini kurmalarının bir örneği olduğu da söylenebilmektedir.

Ordunun siyaset dışında kalmasını savunuyor

Mustafa Kemal'in, İttihat ve Terakki yönetimine soğuk kalmasının nedenlerinden birinin de bu olduğu söylenebilir. Devlet idaresindeki hatalı tutum ve davranışları nedeniyle İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri ile tam bir uyuşmazlığa düşmüştür. Çünkü Mustafa Kemal, ordunun politikaya karışmasını istememektedir.

Bakın bu konuda Mustafa Kemal'in ne diyor: "İttihat ve Terakki liderleri, hükümet kuvvetini meşruluk prensiplerine aykırı olarak, şahıslarında toplamışlar ve serbest seçimle gelen bir millet meclisi yerine asker kuvvetine dayanarak zor ve şiddet kullanmışlardır. Bu fikrimi, ittihatçı arkadaşlarıma anlattım durdum, fakat anlatamadım."

Şimdi içinizden "ne bu perhiz, ne bu lahana turşusu" dediğinizi duyar gibiyim.

Ama öyle demeyin! Mustafa Kemal, siyaset yapmıyor; O siyaset üstü bir mücadeleye giriyor. Çökmekte olan bir imparatorluktan yeni bir devlet çıkarmanın yollarını arıyor. O, sanki, dayanaklarla(yanamcı malzeme kullanılarak) ayakta tutulmaya çalışılan köhnemiş "ahşap" bir binayı yıkıp yerine sağlam temeller üstünde yükselecek
"betonarme" yeni bir bina yapmak istiyor; ve istiyor ki, bu binanın içi de modern eşyalarla döşensin. Siyaset bunun neresinde?

Bu devrimci bir düşüncedir ve siyasetin çok çok üstündedir.

Hem şu da unutulmamalıdır. Mustafa Kemal, 7 Temmuz 1919'da, yani Erzurum Kogresi toplanmadan önce, günümüzde pek çok siyasetçinin konuşup da yapamadıkları şeyi yapmış ve askerlikten istifa ederek "sine-i milletin bir ferdi olarak" (sivil olarak) mücadelesini sürdürmüştür.

Ara Not : Sıvas Kongresi toplandığında, İstanbul Hükümeti ve İşgal kuvvetlerinin, Anadolu'daki milli mücadele ve direnme hareketinin İttihatçılığı diriltmek için İttihat ve Terakki'nin bir eseri olduğunu halka inandırma yönündeki propogandaları üzerine kongreye katılanlara "- İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ihyasına(diriltilmesine) çalışmayacağım" şeklinde yemin ettirilmiş ve ettikleri yemim altına imza ettirilerek bu yemin belgelenmiştir.


İnkılabı tamamlamanın gereğini vurguluyor

Harekat Ordusu'nun, 31 Mart(13 Nisan 1909) ayaklanmasını bastırdıktan sonra Selanik!e dönen Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki'nin kongresine katılmış ve burada da, ordunun siyaset dışı kalmasını savunmuştur. Bu fikri, fazla ilgi görmeyince, bir kısım arkadaşları ile konuşan Mustafa Kemal, "İnkılabı ikmal etmek(tamamlamak) lazımdır. Biz bunu yapabiliriz. Ben bunu yapacağım, bugüne kadar yapılan inkılap kafi sayılmaz. Fazlasını yapacağız" diyerek tarihi görev bilinci içinde, hedefine ulaşmak için mevcut azim ve kararlılığını dile getirmiştir.


Kendini okumaya veriyor


Mustafa Kemal, Sofya'da kendisini iyice okumaya veriyor. Okuyor ve düşünüyor. Çoğunlukla tarihi, dini ve felsefi kitapları tercih ediyor. Okuduğu kitaplardan bazıları: Aklı-Selim(Jean Meslier), Hürriyet(J.Stuart Mill), Büyük Tarihi Umumi(Ahmet Refik), Cihan Tarihi'nin Umumi Hatları(Herbert George Wells), Devlet-i Osmaniye Tarihi(Hammer), Ruh-ül Kavanin(Montesquie), Tarih-i İslam(Ahmet Hilmi)...vb.

Yararlandığı kaynaklar, insanlık aleminin ve tarihinin, çağ değiştiren seçkin isimleri, çeşitli dinlerin kurucuları, düşünürleri ve yazarlarının eserleridir. Mustafa Kemal, her okuduğu kitapta önemli gördüğü yerlerin altını çizmiş ve çıkmalarla kendi düşüncesini ve yorumunu da sayfalara aktarmıştır.

Mustafa Kemal, okuduğu kitapların yalnızca izleyicisi olmamış, onlar sayesinde kendine özgü bir düşünce yapısına ulaşmıştır.


İleri görüşlü ve sezgisi yüksek

Birinci Dünya Savaşı başlayınca, Osmanlı Devleti'nin bu savaşa girmesinin büyük bir hata olduğunu, bu savaşta Almanya'nın mutlaka yenileneceğini, Osmanlı Devleti'ni de peşinden sürükleyeceğini sorumlulara defalarca söyleyerek ileri görüşlülüğünü ve seziş gücünü isabetle ortaya koymuştur.

Mustafa Kemal, bu savaşta Almanların Türk Ordusuna Komuta etmesini de hazmedemez; milliyetçilik duygusu buna engeldir. Akılcı bir çözüm yolu arar. Gözler önünde çöken bir imparatorluk vardır.


İhtiraslıdır


Okumaya devam eder. Artık fikir aşamasını geçmiş ve eylem zamanı gelmiştir. Milletinin çektiği ızdırapları yaşamış bir kişi olarak, tarihi bir görevi yerine getirmek ihtirasını şiddetle duymaktadır.

Bu ihtirasını, 6 Temmuz 1918'de Karlsbat'ta tedavi edilmekte olduğu hastanede, şu satırlara döker: "Benim elime büyük bir selahiyet geçerse, ben içtimai hayatımızda arzu edilen inkılabı bir anda 'coup(darbe)' ile tatbik edeceğimi zannederim".


Geldikleri gibi giderler !

30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi...Arkasından imparatorluk sarayı önünde demirleyen düşman gemileri. Mustafa Kemal'e tarihi görevine başlama işareti verir. "GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER" diyerek yaşayacağı büyük mücadelenin sonunu, başlangıçta ilan eder.

İstanbul'dan titizlikle seçtiği arkadaşlarıyla büyük görevine başlamak üzere Samsun'a doğru yola çıkar.

xx

Not: Daha bitmedi...Bundan sonraki bloğumda biraz da Vahdettin'den söz emek istiyorum. Bakalım Mustafa Kemal, ona "...Padişahlık ve Halifelik makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, yalnız kendisini ve tahtını güvenceye bağlayabilmek hayali arkasında alçakça yollar araştırmakta." derken haklı mıymış?



cdenizkent
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..