Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '11

 
Kategori
Futbol
 

Atatürk'ün Milli Futbol Takımımızın yenilgisi hakkındaki yorumu

Atatürk'ün Milli Futbol Takımımızın yenilgisi hakkındaki yorumu
 

Yapma Volkan, yapma Volkan...


Sovyetler Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşımız sonrasında kültürel, ekonomik, siyasi, sportif kısaca her alanda sürekli temas halindedir ve ülkelerin futbol Milli Takımları da karşılıklı olarak birbirlerine misafir olup sık sık maç yapmaktadırlar. 

Yine kuzey komşumuza seyahatlerden birinde Milli Takımımız, bugünlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne uygulanan Uluslararası maç yapma yasağının bir benzeri ile karşı karşıya olan Sovyetler Birliği ile, FİFA tarafından uygulanan yasağı da aşabilmek için, Halkevleri Karması  adı altında çeşitli maçlar yapmış ve pek de iyi olmayan sonuçlar almıştır.

Mehmet Perinçek'in Kaynak Yayınları'ndan çıkan Türk-Rus Diplomasisinden Gizli Sayfalar kitabında bu maç ve Atatürk'ün yorumu şu şekilde yansıtılmaktadır.

Gündüz Kılıç da kötü neticelerle biten bu maçların kadrolarında yer almış, ardından Türkiye'ye döndükten sonra da Atatürk ile maçlar hakkında konuşmuşlardır.

İşte, o zamanların genç delikanlısı, Kılıç Ali'nin oğlu, Altemur Kılıç'ın da ağabeyi, 'Baba Gündüz'ün kendi anlatımıyla o sohbet, 

'' O sıralarda Milli Futbol Takımımız, Halkevleri Takımı adı altında Rusya'da beş-altı maç yapmıştı. Maçların çoğunda fena sonuçlar alınmıştı. Yaşımın pek genç olmasına rağmen ben de kadroda vardım. Ülkesinde olup biten her şeyle ilgilenen Atatürk'ün, Sovyetler Birliği yenilgileri de gözünden kaçmamıştı. İlk sorusu ''Neden yenildiniz?'' oldu. Kemküm ederek bir şeyler söylemeye çalıştım. Atatürk pek de üstelemeden ikinci sorusunu sordu: ''Peki bu yenilgiler seni çok üzdü mü?'' dedi. Sıkıntı içerisinde, son derece üzüldüğümü anlatmaya çalışırken, daha fazla acı çekmemi istememiş olmalı ki susmamı işaret ederek kendisi konuşmaya başladı ve :

''Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen ordu, yenilmeyen takım, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenildikten sonra üzülmek de doğal olanıdır. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen hemen toparlanmalı, kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azmiyle daha çok çalışmalıdır'' dedi.

Sonra futbolun nasıl oynandığını anlatmamı istedi. Hemen kağıt kalem aldım. Oyun sahasını çizerek, o zamanki deyimiyle müdafileri, muavinleri, muhacimleri (savunma-orta saha-hücum oyuncuları) yerlerine yerleştirip onların görevlerini ve ana kaideler ile hedeflerini anlattım.

Atatürk bunun üzerine, ''Desene, bizim harp oyunları gibi bir şey sizin oyun da. Sizin iş de strateji bilgisi ve kurmay kafası ister'' diye önemser önemser başını salladı.*

Hırvatistan maçından sonra sahada istenmeyen olayları görünce, Atatürk'ün yenilgi hakkındaki bu düşüncelerini anımsadım bir kez daha. Keşke, maçta birbirlerine, sonrasında da seyirciye saldıran milli takım futbolcuları da, biraz olsun tarihe bakmayı becerebilselerdi belki o zaman her şey daha güzel olurdu.

*Cem Atabeyoğlu, Atatürk ve Spor, TC Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Eğitimi Dairesi Başkanlığı,1989,s.50 vd.

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..