Atatürk’ün Ruhunu Çağırabilsek ve Sorabilsek

Olmaz ama, Atatürk bugün dirilse ve dünyaya gelse, veya hadi daha realist olalım, Atatürk’ün ruhunu çağırsak, o da gelse ve ona sorsak, Kürt sorununun veya Çözüm sürecinin bugün geldiğimiz noktasında nasıl hareket etmemizi önerirsiniz diye, o da sorularımızı cevaplandırmayı  kabul etse, acaba önerileri neler olurdu?

Bir defa konumuzun çerçevesini çizelim. Kimse “Atatürk zaten konuyu bu hale getirmezdi” kabilinden kurnaz cevaplar vermesin. Sorumuz o değil. Geçmiş geçmiştir, olan olmuştur ve bugüne gelmişiz. Sorumuz Kürt sorununun neden bu hale geldiği değil, oraya girersek çıkamayız, herkes birilerini veya birbirilerini suçlamaya başlar ki, milletçe buna da bayılırız.

İkincisi, sorunun cevabını ben yazmayacağım. Hem cevabı bilmiyorum, tahmin etsem dahi şimdilik kendime saklamak istiyorum. Ama isteyen yorum olarak yazarsa müteşekkir ve minnettar olurum.

Bu soruyu neden Atatürk’e sormak istiyorum. Birincisi Atatürk konunun evveliyatını çok iyi biliyor. O günleri bilfiil yaşamış. İkincisi muhalifleri veya Atatürk’ü tenkit edenler de dahil  herkes biliyor ve kabul ediyor ki Atatürk hem çok zeki ve çok bilgili hem de çok geniş ve uzak görüşlü biri. Ayrıca dogmatik değil, o kadar değil ki kendini eski söylemleriyle, hatta eski yaptıklarıyla dahi bağımlı hissetmez, bugünün şartlarına bakar ve bir de ileriye bakar, geriye değil. Atatürk son derece dinamik ve esnek, çok yönlü bir kişi, fizik olarak da öyle beyin olarak de öyle, tabir caizse cıva gibi biri, beyni de öyle.

Keşke mümkün olsa da Atatürk’e danışabilsek,  gerçekten çok faydalı olurdu.  Eğer böyle bir imkan olsaydı, ben olsam hiç tartışmadan, harfiyen, onun önerilerini uygulardım.

Şimdi top sizde. Varsa bir tahmininiz, buyurun kürsü sizin.