Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '06

 
Kategori
Tarih
 

Atatürk'ün üç şifresi

Atatürk'ün üç şifresi
 

O, yıllar önce dikkat çekmişti, şimdi dünya bu üç şifrenin üzerine inşa ediliyor.


BÜTÜN ÇAĞLARIN LİDERİ; Kemal Atatürk yalnız bu yüzyılın en büyük liderlerinden biri değildir. Biz Pakistan’da O’nu, gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. O, yalnız sizin ulusunuzun sevgili önderi değildir. Dünyadaki bütün Müslümanlar gözlerini sevgi ve hayranlık duyguları ile o’na çevirmişlerdir.

Eyüp Han ( Pakistan Devlet Başkanı )

Cumhuriyet, 10 Kasım 1963.

Peki İngiltere başbakanı D:Lloyd George’in şu sözlerine ne dersiniz;

YÜZYILIMIZIN DAHİSİ; Yüzyılladır nadir olarak dahi yetişir. Şu talihsizliğe bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Milletine nasip oldu. (1922)

(K.Atatürk ve Milli Mücadele. T.1958, s.508)

Ve bir diğeri; EN BÜYÜK ATATÜRK ; Tarih çok büyükler gördü. İskender’leri, Napolyon’ları, Washington’ları gördü. Fakat yirminci yüzyılda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu Türk kırdı. (L’Illustration-Fransa)

(Cumhuriyet,23 Kasım 1938)

İşte, büyük önderimiz sevgili Atatürk için dünya liderlerinin söylediği övgü dolu sözlerden sadece bir kaçı, ama en çarpıcı olanlarından.

Kurtuluş savaşı ile adeta yoktan var ettiği bir ulus adına yaptıkları; çağlar boyu işte böyle hayranlıkla ve gizli bir kıskançlıkla anılmaya, anlatılmaya devam edecektir. Bu eşsiz insanın en büyük eseri, Cumhuriyeti kurduktan sonra, onu, Türk Gençlerine emanet etmesi büyük bir inancın ve haklı bir gururun sonucudur.

Bana göre Atatürk, en büyük ideali olan Muasır Medeniyet Seviyesine ulaşabilmek ve onu gelecek nesillere taşıyabilmek için, başta Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere ve herkese cevapları da kendi içinde olan şu üç şifre ile yol gösteriyordu.

Birinci şifre; Ankara’da Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinin girişindeki sözlerindedir, “HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR”.. İşte, bu sözlerle Atatürk, gençlere ilk ve çok önemli hedeflerini işaret ederken, ilmin önemini belirtiyor, ülke geleceğinin ancak iyi eğitilmiş ve yetişmiş gençlerle, bu seviyeye ulaşılabileceğine olan kesin inancını da vurguluyordu.

İkinci şifre; “DENİZLERE HAKİM OLAN CİHANA HAKİM OLUR”. Büyük önder Atatürk, geleceğin dünyasında, ülke bağımsızlığını korumanın güçlü donanmalara sahip olmanın önemi kadar, dörtte üçü okyanuslar ve denizlerle çevrili dünyamızda, deniz ticaretinin de kalkınmadaki önem ve önceliğine olan bir başka inancını yine kesin bir dille ifade ediyordu.

Ve üçüncü şifre; “ İSTİKBAL GÖKLERDEDİR”. İki kelime, evet o gök mavisi gözlerini, mavi gök yüzüne dikerek söylediği bu iki kelime belki de, onun uzak görüşlülüğünü en iyi şekilde anlatacak ve kanıtlayacak sözler olarak tarihe geçmiştir. Günümüzün ve geleceğin uzay çağı olarak adlandırılması ve algılanması, bu konudaki baş döndürücü teknolojik gelişmeler onu nasıl da haklı çıkarıyor.

Peki, O, yıllar öncesinden gençlere ve bizlere, adeta birer armağan olarak sunduğu, cevaplarını da içinde barındıran bu hedeflere ulaşabildik mi.? Bu konuda ne kadar başarılı olabildik, bunun sorgulamasını yapabiliyor muyuz.? Gönül rahatlığıyla ilimde, bilimde çok ilerledik, eğitimde çok başarılıyız dünya çapında ilim ve bilim adamları yetiştirdik ve onlar insanlığın geleceği için önemli buluşlar geliştirdiler, icatlar yaptılar diyebiliyor muyuz?

Üç tarafı denizlerle çevrili güzel yurdumuzda, övünülecek güçlü bir donanmaya sahip olduğumuz halde deniz ticaretinde ileri gittiğimiz söylenebilir mi? Burnumuzun dibindeki Yunanistan dünya deniz taşımacılığında ön saflarda yer alırken biz bu konuda kendimizi yeterli görüyor muyuz?

Ya, havacılıkta neredeyiz? Bu baş döndürücü uzay çağında ve Cumhuriyetimizin 83. yılında çoktan kendi uydularımızı yapabilecek teknolojiye sahip olmamız gerekmez miydi? Hele, Cumhuriyetîn ilk yıllarında, Kayseri’de bir uçak fabrikasına sahip olduğumuz hatırlandığında; bu gün yüzde yüz kendi imkanlarımızla kendi uçaklarımızı üretebiliyor muyuz? Şüphesiz, bu gün ülkemizde her alanda asla göz ardı edilemeyecek büyük gelişmeler yaşanıyor. Ama bu yeterli mi? Türkiye’nin bilime, teknolojiye Cumhuriyetin ilk yıllarındaki azim ve heyecanla sarılması ve bu alanda dünyada söz sahibi olması Atatürk’ün büyük özlemi ve hepimizin arzusu değil mi?

Çok genç bir nüfusa sahip Türkiye’nin, dünyanın da imrendiği bu müthiş enerjiyi çok iyi değerlendirmesi,,onları, cevapları zaten belli olan bu üç şifre ile harmanlayacak projelerin etrafında toplaması halinde; Atatürk’ün en büyük ideali olan, Muasır Medeniyet Seviyesine hızla ulaşacağına yürekten inanıyorum. Böylece onun aziz hatırasına en büyük saygıyı göstermiş oluruz.



 



















 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..