Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '10

 
Kategori
Siyaset
 

Atatürk ve özgürlük

Ölümünün 72. yıldönümünde sevgi ve saygıyla andığımız, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün özgürlük ve hoşgörü kavramları ile ilgili bizzat kendi kaleme aldığı ve Uygarlık Bilgileri ( Medeni Bilgiler) kitabında yer alan tümcelerden bir özet geçmek istiyorum sizlere. "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Ulu Önderin peşinden Cumhuriyetimizi yüceltecek ve yükseltecek olan yeni nesiller de karakterlerini özgürlük anlayışı ile donatmalıdırlar. "

Özgürlük, insanın düşündüğünü ve dilediğini kesin olarak yapabilmesidir. İnsanlar, bir anlamda, özgürlüğe hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. İnsan önce doğanın tutsağı idi. İnsan toplulukları büyüdükçe ve devlet durumuna geldikçe, insanlar üzerindeki baskı da o kadar çoğaldı. Devletin başında bulunan adamın hakkı, sınırsız ve koşulsuz, kesin bir güç olarak kabul ediliyordu. Devletin biçimi imparatorluk ve cumhuriyet, ne olursa olsun, bunun önemi azdı, bireyin kişisel bir hakkı yoktu. Eski zamanlarda, insanların ortaya koydukları uygarlıkların en yüksek dönemlerinde, durum böyle idi. İnsanlar, düşünsel alanda ilerledikçe, kendi kökenlerini daha çok düşünmeye başladılar; yavaş yavaş onun büyüklüğünü daha iyi anlamaya ve değerlendirmeye başladılar. Bireysel haklar kuramının temeli şöyle kuruldu: “Her türlü hakkın kökeni bireydir. Çünkü gerçek özgür ve sorumlu olan, yalnız insandır” Çağdaş demokraside, bireysel özgürlükler özel bir değer ve önem almıştır. Artık, bireysel özgürlüklere devletin ve hiç kimsenin karışması söz konusu değildir. Ancak, başkasının hak ve özgürlüğü ve ulusun ortak çıkarı bireysel özgürlüğü sınırlandırır. Özgürlük, başkasına zarar vermeyecek her türlü kullanım yetkisinde bulunmaktır. Bireysel özgürlüğü sınırlama da devletin bir çeşit temeli ve görevidir. Devlet sanatı, işte budur. Bir ulusun, kültürü yükseldikçe, bireysel özgürlüğün uygulama alanları da genişler ve çoğalır; çeşitli biçimde, birbirinden ayrı ve bağımsız bireysel özgürlükler ortaya çıkar. Bu özgürlükler:

1. Kişisel özgürlüktür; serbestçe gitmek, gelmek, ulusal topraklarda kalmak ya da oradan çıkmak hakkına sahip olmaktır.

2. Konut dokunulmazlığıdır.

3. Bireysel mülkiyettir.

4. Ticaret, çalışma ve sanat özgürlüğüdür.

5. Vicdan özgürlüğüdür: Her birey, istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine göre siyasal bir düşünceye sahip olmak, inandığı bir dinin gereklerini yapmak ya da yapmamak hak ve özgürlüğüne sahiptir.

6. Toplantı yapma özgürlüğüdür.

7. Basın özgürlüğüdür.

8. Cemiyet kurma özgürlüğüdür.

9. Eğitim-öğretim özgürlüğüdür.

10. Haber verme ve şikayet etme özgürlüğüdür.

Çağdaş anayasalarda, bireysel haklar ve yurttaşın siyasi hakları belirlenmiştir. Eski dönemde, özgürlüklerin korunması gibi bir sorun sözkonusu değildi, çünkü özgürlük yoktu.

Özgürlük, ihtimal ki, zorla kurulabilir; fakat herkese karşı hoşgörü göstermekle ve aldırmazlıkla korunabilir. Hoşgörü o kimsede vardır ki, yurttaşının ya da herhangi bir insanın vicdani inanışlarına karşı, hiçbir kin duymaz, tersine saygı gösterir. Hiç olmazsa başkalarının kendininkine uymayan inanışlarını bilmemezlikten, duymamazlıktan gelir. Hoşgörü işte budur. Fakat, gerçeği söylemek gerekirse, diyebiliriz ki, özgürlüğü, özgürlük için sevenler, hoşgörü sözcüğünün ne demek olduğunu anlayanlar, bütün dünyada pek azdır. Her yerde genel olarak geçerli olan hoşgörüsüzlüktür. Gerçek özgürlükçüler, hoşgörünün genel bir karakter olmasını isterler. Herhalde, hoşgörünün, istenildiği gibi, genelleşmesi, huy durumuna gelmesi, düşünsel eğitimin yüksek olmasına bağlıdır.

Son olarak Türk ulusunun tarihini göz önüne getirelim; hemen daha düne kadar, altında ezildiği baskı, tutsaklık ve zorbalığın, kara ve kanlı pençesini duymamak mümkün değildir. Türk, zorbalık ve tutsaklık zincirlerini parçalayabilmek için, iç ve dış düşmanlar karşısında hayatını ortaya attı; tehlikeli savaşımlara girdi, sayısız özverilere katlandı; başarılı oldu, ancak ondan sonra özgürlüğünü kazandı. Bu nedenle özgürlük, Türk’ün hayatıdır.

Artık, Türkiye’de, “Her Türk özgür doğar, özgür yaşar.”

Türk’ün bugünkü ulusal ve siyasal terbiyesi ve yüksek değeri, onun amacını ve durumunu belirlemiştir. Türkler, demokrat, özgür ve sorumluluk duyan yurttaşlardır. Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve sahipleri kendileridir.

"

(Medeni Bilgiler kitabından)

 
Toplam blog
: 78
: 1198
Kayıt tarihi
: 12.10.10
 
 

Alice'in harikalar diyarındaki cennet bahçesinden sesleniyorum sizlere. Burada önyargı, olur olma..