Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

05 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk ve Türk Milliyetciliği

Atatürk ve Türk Milliyetciliği
 

ATATÜRK VE TÜRK MİLLİYETCİLİĞİ
 
Osmanlı imparatorluğunun Fransız İhtilali sonrası gelişen “Milliyetcilik” akımları etkisiyle Balkanlar da isyanlar başlamıştır. Osmanlı devleti balkanlarda başlıyan bu “kalkışma isyanlarını” bastırma çabasındadır Mustafa Kemal ise askeri kimliğiyle bu mücadelelerin bastırılmasında, toprak akybının önlenmesinde bizzat bulunmuştur..
 
Osmanlının imparatorluk bünyesinde yürüttüğü yanlış politikalar, İslama ve ekaliyete (Gayri mümüslüm) e yönelik uygulamaları Osmanlının sonunu getirmiştir.
 
Kuruluş aşamasında tamamen Türk Oğuzların Kayı boyuna bağlı Türklerin hakim olduğu Osmanlı devleti ilerleyen yıllarda, özellikle de imparatorluk döneminde Türk milleti ve türkcülük bir kenara bırakılmış, çok geniş toplumlara, milletlere yönelik politikalar yürütülmüştür.
 
1878 Fransız İhtilali Osmanlı bünyesinde yaşıyan Azınlıklar için “uyanışın ve ayrışmanın” fitilini ateşlemiş, düne kadar Osmanlının engin imtiyaz ve hoşgörüsünden faydalanan özellikle Balkan milletleri isyan bayrağını açmışlardır.
 
Osmanlının özellikle Balkanlarda toprak kaybettiği dönemlerde asker olan Mustafa kemal bir taraftan askerliğinin gereklerini yaparken, diğer taraftan da Fransiz İhtilalinin ortaya çıkardığı gerçekleri görmekte, Türk milletinin bugüne kadar Osmanlıda ihmal edilişini, yanlız bırakılışını ise içine sindirememektedir.
 
2. Meşrutiyet döneminde Türkcülük düşüncesini benimsemiş Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi Tanrıöver,M. Fuat Köprülü, Ahmet Mithat Efendi gibi düşünürler millet olabilmek için milli bilince sahip olunması gerektiğini,bunun yolununda öncelikle Türklere kaybolan öz benliklerini yeniden sağlamak gerektiğini, osmanlının ancak “Türkleşerek” bu devleti sürdürebileceğini düşünmektedirler.
 
İşte Mustafa Kemal’in Milliyetcilik kavramının beynine yerleşmesinde bu düşünürlerin, özellikle de Ziya Gökalp’in fikir ve düşüncelerini benimsemesiyle, kendine ve milletin geleceğine yön verecek en önemli gelişme olmuştur.
 
Yine Meşrutiyet döneminde Askeri Tıbbıye öğrencilerinin, ve M. Emin Yurdakul,Yusuf Akçura,Rıza Tevfik gibi Türkcülüğü benimsemiş aydın ve düşünürlerin katılımıyla 20 Haziran 1911 de yapılan toplantıda Milliyet fikrine dayalı yeni bir cemiyetin kurulması kararlaştırılmış ve bu cemiyetin adıda “Türk Ocakları” olmuştur.
 
Bu dernekle birlikte 1908 de kurulan Türk Derneği ve 1911 de kurulan Türk Yurdu Cemiyetleri Osmanlı bünyesinde kurulan cemiyetler olmuştur.
 
Bu cemiyetler geniş kitlelere ulaşmış, Türk milletinin kendini tanıma,kendine dönüş hareketini hızlandırmıştır.
 
Mustafa Kemal de o yıllarda bu cemiyetlerle ilişkisini sürdürmüş,aldığı askeri eğitimin bir gereği olarak “vatansever ve milliyetperver” olarak yetişmesine neden olmuştur. Mustafa Kemal “Hepimiz Ziya Gökalp’in manevi evlatlarıydık” sözleriylede “Türkcülük hareketini” benimsediğini ve bu hareketin içinde yer aldığını göstermiştir.
 
Türk ocakları ve onun resmi yayın organı Türk Yurdu dergisi Mustafa Kemal’in Anadoluya geçişi ve Milli Kurtuluş mücadelesini başlatmasını desteklemiş ve Mustafa Kemal’in yanında yer almıştır.
 
Mustafa Kermal 1919 da Samsuna ayak basarken yürüteceği mücadelede en büyük desteğinin bugüne kadar horlanan, önem verilmeyen Türk milleti olacağı bilinciyle hareket etmiş, kendisinden çok etkilendiği Ziya Gökalp’in şu veciz ifadeleri beyninde işlenmiş olarak bu hareketi yürütmüştür.
 
İşte Mustafa Kemal’in mücadele yıllarında ve sonrasında beynine işlenen Ziya gökalp’in o sözleri:
 
“Türk Milletindenim, İslam ümmetindenim, Batı medeniyetindenim”.
 
Ziya Gökalp’in millet tarifine gelince;
 
“Dilce, dince, ahlakca, ve güzellik duygusu bakımından ortak olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden meydana gelmiş topluluktur.” Ziya Gökalp’ten etkilendiği görülen Mustafa Kemal’in millet tarifi ise;
 
“Zengin hatıra mirasına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda ortak arzu ve olurda samimi olan, sahip olunan mirasın korunmasına beraber devam hususunda iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden meydana gelen cemiyete millet adı verilir.”
 
Atatürk’e göre Millet dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların siyasi ve içtimai heyetidir. Kısacası kendisinin “Ne mutlu Türküm!” Diye bilen herkesin Türk milleti sayılacağını ifade etmektedir.
 
Yine Atatürk “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Halkına Türk milleti denir” sözleriyle de Türkiye Cumhuriyeti üzerinde yaşayan, etnik, dini kökeni ne olursa olsun, ancak,
 
“Ne mutlu Türküm diyene!” Diye bilen herkes Türk milletidir demiştir.
 
Mustafa Kemal Atatürk milli mücadeleden sonra da kurulan Cumhuriyetin temel ilkelerini Anayasada belirtmiş, Türkiyenin resmi dilinin Türkçe olduğunu, Bayrağının ay yıldızlı al bayrak olduğunu, başkentinin Ankara olduğunu, üniter yapısının değiştirilemeyeceğini açıkca ilan etmiştir.
 
Atatürk’ün ortaya koyduğu ilkeler, kurduğu cumhuriyet ve değer verdiği Türk milleti O’nun geçmişten feyz aldığı başta Ziya Gökalp, Yusuf Akçura gibi Türkçü düşünür ve aydınlarının düşünce ve fikirlerinin eseridir.
 
Atatürk sonuç olarak Türk milletine inanmiş, güvenmiş, Türk olmaktan gurur
 
duymuş gerçek bir Türk Milliyetcisiydi.
 
OSMAN ÖZEKER 04 . 01.2016
 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..