Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '08

 
Kategori
Tarih
 

Atatürk ve ulusal kimlik-1

Atatürk ve ulusal kimlik-1
 

"ÖZÜR KAMPANYASI"NIN ULAŞTIĞI AŞAMALARA BİR BAKIN... ÖNCE İNSANIMIZI, ERMENİLERDEN "ÖZÜR DİLEYENLER" VE "ÖZÜR DİLEMEYENLER" DİYE İKİYE AYIRDI... SONRA MECLİSE TAŞINAN KONU, MİLLETVEKİLLERİ ARASINDA KAVGALARA NEDEN OLDU... DAHA SONRA DA, İNSANLARIN ETNİK KİMLİKLERİNİN SORGULANMASINA BAŞLANDI...

HATTA BİR MİLLETVEKİLİMİZ İŞİ O KADAR ABARTTI Kİ, İNSANLARIN NÜFUS KAYDININ, SOYUNU (IRKINI) BELİRLEMEDE YETERLİ OLMADIĞINI VE BUNUN İÇİN "DNA TESTİ"NİN YAPILMASI GEREKTİĞİNİ İLERİ SÜRDÜ.

Pes... Pes ki, ne pes!

Şimdi biraz geriye dönelim ve Atatürk'ün bu "kimlik" konusuna, "ne zaman ve hangi koşullarda" nasıl baktığını anlamaya çalışalım.

ATATÜRK'E GÖRE ULUSAL KİMLİK :

Kurtuluş Savaşı süresi içinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarına, Osmanlı kimliğinden henüz sıyrılamamaş topluma yalnızca "ulusal bilinç" vermek isteyen Atatürk, "ulusallığı", sonraki dönemlerde yaptığından farklı bir şekilde tanımlamıştır.

Kurtuluş Savaşı Yıllarında :

Eğer daha başlangıçta, "ulusal kimliği" tek bir etnik kökene, örneğin Türklere, dayandırmış olsaydı, halkın Kurtuluş Savaşı'na katılımı kolay kolay sağlanamazdı.

Bu nedenle Atatürk, 1 Mart 1922'de, birlik ve beraberliğe en çok gereksinim duyulan bir dönemde, ulusu, "ırk, din ve kültür birliği" olan bir sosyal topluluk olarak tanımlamıştır.(1)

Saltanatın Kaldırılması Sırasında :

1 Kasım 1922'de, Saltanatın yıkıldığına dair verilen karar nedeniyle Meclis'te yaptığı konuşmada ise, "Türk ve İslam-Türkiye Devleti iki mutluluğun oluş ve ortaya çıkışına 'kaynak başlangıç' olmakla dünyanın en bahtiyar bir devleti olacaktır" demiştir.(2)

Atatürk, bu ifadesi ile, Misak-ı Milli'de öngörülen "Osmanlı-İslam" birlikteliğini "Türk-İslam" birlikteliğine dönüştürerek, ulusallığın anlamını biraz daha daraltmış ya da, o günün koşullarında gerekli olan "öz"e yaklaştırmıştır.

Ara Not : Misak-ı Milli'nin(Ulusal Ant) birinci maddesinin son cümlesinde şöyle bir kayıt vardı: "...'Osmanlı-İslam' çoğunluğunca oturulan bölgelerin tamamı gerçekte ya da hükmem, hiçbir nedenle ayrılmaz bir bünütündür"(3)

Halifelik henüz kaldırılmadığı için Atatürk'ün "ulus" tanımı içinde "din" hala bir öğe olarak yerini korumaktadır. Ancak, "Osmanlı" yerine "Türk" sözcüğü kullanılarak "ulusal kimliğe" bir adım daha yaklaşıılmıştır.

Din ve ırk öğelerinden arınmış "vatandaşlık" kavramı Anayasa'ya giriyor :

Atatürk, iki yıl önce yapmış olduğu "ulus" tanımından "din" ve "ırk" öğelerini de çıkararak 1924 Anayasası'nın 88.maddesini, "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle(Türk) ıtlak olunur" şeklinde düzenleyerek bu hususu belgelemiş ve Türklük, ırkçı bir anlayıştan uzak tutulmuştur.

1925'de Ankara Hukuk Fakültesi'nin açılışında yaptığı konuşmada da, "Ulusun varlığını devam ettirmek için fertler arasındaki müşterek bağ, yüzyıllardan beri gelen şekil ve niteliğini değiştirmiş; yani ulus, 'din ve mezhebi' bağlantı yerine, Türk ulusallığı bağı ile fertlerini toplamıştır"(4) diyerek, din ve ırk öğelerinin, ulusu birleştiren öğeler olmadığını bir kez daha vurgulamıştır..

1930'lu yıllarda, ne oldu da, ulusallın içeriği sınırları yine değişti?

Merak edenler, bir sonraki bloğumu beklesin; ilginç saptamalar var...

cdenizkent

(1) M.Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, Cilt I, s.236

(2) A.g.y. s.297

(3) Ahmet Mumcu, Türk Devrimi'nin Temelleri ve Gelişimi, 1988, s.49

(4) M.Kemal Atatürk, A.g.y., Cilt II, s.349

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..