Atatürk ve uşaklık

Cumhuriyetin ilanından sonra Ankara da bütün yabancı ülke diplomatlarının katılımıyla bir resepsiyon veriliyor. Atatürk de bu resepsiyona Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılıyor. İçki servisini yapan garson tam da Atanın önünde tepsiyi elinden düşürüyor ve içkiler yerlere serpiliyor. Garsonun korkudan rengi soluyor ve herkes Atanın çok sinirleneceğini düşünürken o yanında bulunan yabancı ülke temsilcilerine dönüyor; "Bu millete her şeyi öğrettim ama uşaklığı öğretemedim." diyor.

03-06-2007 tarihinde Kanal D ana haberde bir haber yayınlanıyor; Türkler Avrupa birliğine girdi. Haberin detaylarından aslında Avrupa birliğinin binasında çalışan Türklerden bahsedildiğini anlıyorsunuz. Kimler onlar peki; odacılar, temizlik görevlileri, çay kahve yapanlar ve bunların servis görevlileri. Bu binada uşaklık yapanlardan övünülecek şeylermiş gibi bahsediliyor. Röportajlardan göründüğü kadarıyla bazılarının işinden çok memnun olduğunu bazılarının ise utandıklarından olsa gerek röportajdan bile sıkıldıklarını anlıyorsunuz. Sakın onların yaptığı işten utanalım falan dediğimi zannetmeyin. Ekmek parası kazanmak kutsaldır ve her türlü iş yapılabilir o insanlarda doğru olanı yapıyorlar, yanlış olan bunu haber yapıp iyi bir şeymiş göstermek

Aynı ülke aynı konu, iki farklı zaman, iki farklı zihniyet; Birinde bu milletten asla uşak ve tutsak olmayacağı vurgulanıyor diğerinde ise Kurtuluş savaşında hadlerini bildirdiğimiz insanlara uşak olanlardan nerdeyse övünülerek bahsediliyor. Türkiye Cumhuriyeti 84 yılda nerden nerelere gelmiş. Sen rahat uyu Atam daha bu ülkede uşaklık yapamayacak ve bunu içine sindiremeyecek çok insan var…