Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Atatürkçüler "güçlü Türkiye" istiyor mu, istemiyor mu?

Atatürkçüler "güçlü Türkiye" istiyor mu, istemiyor mu?
 

internetten alınmıştır


Önceki gün yazdığım "Atatürkçüler neden güçlü bir Türkiye istemiyor" başlıklı yazıma Blog yazarlarımızdan Erol Işık tarafından cevabi bir yazı geldi...Önce her ki yazının linkini de veriyorum:

Bu benim yazım:

http://blog.milliyet.com.tr/ataturkcu-ler-neden--guclu-turkiye--istemiyor-/Blog/?BlogNo=518934

Bu da Erol Bey'in yazısı:

http://blog.milliyet.com.tr/ataturkculer-guclu-turkiye-istemiyormus-/Blog/?BlogNo=519237

Benim tarihi,ideolojik ve psikolojik yönleriyle ele aldığım iddiama Sayın Işık'tan -üzülerek söyleyeceğim- oldukça yavan bir karşılık gelmiş.

Eğer, Sayın Işık, hiç değilse şu platformdaki "Atatürkçü"leri temsilen bana cevap veriyor idiyse, keşke biraz daha kapsamlı bir karşı iddia ortaya koyabilseydi. Ama olmamış...Erol Bey ve "yorumcuları" sorunu yine "Atatürk"ün kendisine dayayarak çözmeye çalışmışlar..

Neden böyle söylediğime geçmeden önce, Erol Bey'in bir edebiyat öğretmeni olarak benim yazım kusurları yaptığım imasına cevap vereyim: Doğrudur, dikkat etmeye çalıştığım halde, ciddi bir tashih yapmadığım için yazılarımda hatalar olabileceğini kabul ediyorum.

Ne var ki, bana bunu söyleyen Sayın Işık'ın yazısı sadece noktalama ve imla değil, anlatım bozuklukları da içeriyor. Konuyu dağıtmamak için bunlardan birini örnek verip geçeceğim: Bilindiği gibi Türkçede "ne...ne" bağlacı  olumsuzluk yapar. Bu yüzden "ne...ne" bağlacının kullanıldığı cümlenin yüklemi olumsuz olmaz, aksine "OLUMLU" olur...Aksi halde, iki olumsuzdan olumluluk çıkacağı için anlam bozulur...Yani, "Ne CHP, ne de MHP'nin içinde çok fazla Atatürkçü olduğunu DÜŞÜNMÜYORUM" demeyeceksiniz, DÜŞÜNÜYORUM diyeceksiniz...Aksi halde, hem CHP'nin içinde hem MHP'nin içinde çok fazla Atatürkçü olduğunu düşündüğünüzü söylemiş olursunuz...Oysa niyetiniz bunun tam tersi...

Öteki büyük harf hatalarına falan değinmeyeceğim; çünkü bunları zaman zaman ben de yaparım...Ama bir "edebiyat öğretmeni" olarak şu ana kadar kimseyi bu hususta iğnelemedim...

Her neyse burayı geçelim.

Dediğim gibi, Sayın Işık'ın  bloğu ve sadık yorumcularının yorumları, Tek Parti Türkiyesi'nin çarığı delik, poturu yamalı "vatandaşı" nın giysisi gibi, bir iplik çektin mi dökülecek cinsten...Şundan ki, benim yazımın daha başlığı bile tam okunup anlaşılmamış...Yani biri çıkıp da "Yahu adam Atatürk dememiş ki Atatürkçüler demiş" dese Sayın Işık'ın yazısı sapır sapır dökülür, ötesine gerek yok.

Aslında, Sayın Işık ve arkadaşları benim "Atatürkçü psikoloji" ile igili iddiamı doğrulamışlar...Yazımda söylediğim gibi, derhal meseleyi "Atatürk"ün şahsına bağlamışlar...Yani, kim ki "Atatürkçü" ye laf eder, Atatürk'e laf etmiş olur uyanaklığı bu...

Kaldı ki, Atatürk'e de laf edebiliriz...Eğer bir "insanı" tenkit edemiyorsanız, onun iyi yönlerini de söyleyemezsiniz....Çünkü, insan olanın hatası olur; eğer hatasız diyorsanız "tanrılaştırmış" olursunuz...Zaten Türkiyede Atatürk tabulaştırıldığı için illegal alanda aşırıya kaçan suçlamalara hedef olmuştur...Legal olanı söyletmezseniz, insanlar illegal alanda gerçek dışı ve aşırı şeyler söylerler; çünkü o alanın kontrolü yoktur.

Ayrıca, benim kendine "Atatürkçü" diyen, kimi sosyalist, kimi laikçi, kimi Kemalist-bu tanımlamalar da onlara aittir- siyasilerin hiç bir zaman "Büyük Türkiye" ideali taşımamış oldukları iddiamı, bugünki iktidarla ilgili günübirlik siyasi polemiklere getirip dayamış Erol Bey...Yani, bildiğmiz, odun, kömür; soğan, sarımsak hikayesi...

Halbuki ben, Cumhuriyet tarihimiz boyunca, kendine Atatürkçü diyen CHP başta olmak üzere öteki siyasi partilerin zihniyetinden söz ediyorum...Bu zihniyet'in hiç bir zaman "Yeniden Büyük Türkiye" gibi bir derdi olmadığını söylüyorum.

Siz, bize1930 yılları anlatıyorsunuz?...Elbette o günün şartları o gün için geçerlidir...Amma siz "Atatürkçü"ler 1930 yılında mı yaşıyorsunuz yoksa, 2016 yılında mı?..Bugünün "Atatürkçü" siyasileri 1930'dan kalma "zombiler"mi?...Niye onların, güçlü ve büyük bir Türkiye söylemi yok!

1930'larda "Anayurdu demir ağlarla örmek" bir marifetti, kimse buna bir şey demiyor; ancak, yıl 2016 olmuşken siz hala "o demir ağlarla" övünüp onun türküsünü söylüyorsanız bu "marifet" değil, "maraziyet"dir.

Ben 1930'larla günümüzü kıyaslamıyorum ki...Günümüzün siyasi anlayışlarını kıyaslıyorum...Bizim işimiz "ölü"lerle değil dirilerle...Bugünün dirileri ne yapıyor?...Ben söyleyim: Atatürk yolu bekliyor!...Tıpkı "Mehdi" yolu beklemek gibi...

Ve sürekli dillendirilen "Yurtta sulh, cihanda sulh" söylemi...Atatürk bunu bir iyi niyet belirtisi olarak söylüyor, bir kanun olarak değil...Tıpkı, anlamadan eleştirdiğiniz Sayın Davutoğlu'nun "komşularla sıfır sorun" sözü gibi...Bunlar bir hedeftir, ideal olandır; ama reel politik böyle işlemez...Atatürk de dediğini yapmamıştır; Davutoğlu da yapamamıştır...Aynı aile içinde bile "sıfır sorun" ideali gerçekleşmezken ülkeler arasında böyle bir şey olabilir mi?...Ancak, siz olmasını istersiniz, bunun için çaba harcarsınız...Mesele budur!

Belli ki Erol Bey, Ecevit hayranlarından...Tek "dik duruşlu" lider dediği, Merhum Ecevit'in o "dik duruşu"nu ABD Başkanı Bush karşısındaki fotoğraftan hatırııyoruz gerçi...Ama yine de ülkenin gördüğü "milli duruşlu" siyaslerden biriydi Ecevit...

Aynı zamanda, Atatürk'ün "hain" ilan ettiği Sultan Vahdettin için; "Vahdettin hain değildir" diyecek kadar "hakikatli" bir insandı Merhum Ecevit...Acaba, Sayın Işık da hayranı olduğu Ecevit'in bu sözüne de katılıyor mu?

Başka ne diyor Sayın Işık? Mevcut İktidar Partisi'nin lideri evini geçindiremeyecek kadar fakirmiş ama sonradan zengin olmuş!!!...Herhalde kastedilen bugünki Başbakan değil...Çünkü Sayın Davutoğlu akademisyenlikten gelmiştir, mutlaka devlet ona bir maaş veriyordu, öyle mi??...O zaman parti lideri olmadan önce sefalet içerisinde yüzen şimdiki Cumhurbaşkanımız olmalı!!...İyi de o da İstanbul Belediye Başkanı değil miydi?...Belediye Başkanları evini geçindiremeyecek kadar fukara mıdır?...Benim yaşadığım İzmirdeki CHP'li belediye başkanları hiç öyle değil maşallah!!!

Türkiye'de ABD mahreçli bir darbe peşinde koşan "bedhahlar"ın iddialarına sarılmak, bir yandan da aynı "güç"ün Türk ordusunu yıpratma kumpaslarından şikayetçi olmak, tam da sizin kafa karışıklığınızı anlatıyor, başka bir şey değil...

Kaldı ki, bizim mevcut iktidar partisi içindeki herkes sütten çıkmış ak kaşıktır gibi bir iddiamız yok...Zaten 15 yıldır iktidarda olan ve milyonlarca mensubu bulunan bir siyasi partinin yüzde yüz saf ve temiz kalması beklenmez .Ama son kırk yılın siyasi hayatını gözlemlemiş biri olarak, farklılıkları ortaya koyma ve gerçeğin arkasında durma derdimiz var. Nitekim AK Parti, daha dün beş belediye başkanını bu iddialar yüzünden ihraç etti...Siz, "ucuz muhalefet" in rahatlığına sığınmış verip veriştiriyorsunuz da hala AK Parti iktidarına alternatif üretebilmiş değilsiniz...

Son bir şey daha söyleyeceğim Erol Bey'e: Biraz "hocalığınız" vardır, biliyoruz...Ancak, sizin hocalığın daha ziyade "Bektaşiliğe" dayandığı anlaşılıyor...Neden mi?

Ruhi Bey'in bana yazdığı yoruma verdiğim cevabın bir bölümünü almış gerisini almamışsınız da ondan....Hani Bektaşi'nin "Namaza yaklaşmayınız..."ayetinin devamındaki "sarhoşken..." ifadesini okumayıp da kendini namazdan azade eylemesi gibi...

Oysa, o bloğumu okumak lütfunda bulananlar görecektir ki, Ruhi Bey'e verdiğim cevabın asıl önemli kısmı Sayın Işık'ın yazısına almadığı kısmıdır...

Sonuç olarak;

Erol Bey'in yazıma yazıyla karşılık verecek medeni tutumunu saygıyla karşılıyorum...Ne var ki, benim iddiamı çürütecek argümanlar ortaya koyamamış...

Dahası, ta ilk mekteplerden başlayarak zihinlere nakşedilen ütopik "Atatürkçülük"ün samimi bir mensubu olarak, benim  iddialarımı doğrulamış..."Biz Atatürkçüler de yeniden büyük hem daha da büyük bir Türkiye istiyoruz", diyememiş...Aksine, yüz yıl öncesine, 1930'lara kaçıp sığınmış...

Zaten benim sözünü ettiğim psikolojik "sorun" da  buydu!

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..