Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Atatürkün "Gençliğe Hitabesini" okumak bir şereftir...

Atatürkün "Gençliğe Hitabesini" okumak bir şereftir...
 

Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sini tekrar, tane tane okudum…

Her zamanki gibi güzel duygular hissettim…

Üniversite hocalığım süresince, yetiştirmiş olduğum, on sekiz bin adet öğretmen adayımdan, Okuma –Yazma  Öğretimi  Yöntemleri  Derslerimin ilk günlerinde, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin her bir cümlesinin, ayrı ayrı ve örneklerle yorumlanmasını isterdim…

Eğitim Fakültesi öğrencilerim ve ben bu çalışmadan büyük bir zevk alırdık… Verilen bu ödevi canla başla hazırlayan öğrencilerimin kompozisyonlarına, seminer notlarına; görsel belgelerine bakarak Milli Direniş İsimli tiyatro oyunumu yazmıştım.

Bu eser,  okullarımızda halen başarıyla sergilenir.

Yaratıcı drama derslerimizde, yaptığımız bu türlü ‘’ezber bozan çalışmalar, ‘’dilimizi, kültürümüzü, edebiyatımızı, tarihimizi derinlemesine algılayıp yeni nesillere de bu yöntemle aktarılmasında örnek ve önder etkinlikler olmuştur.

Öğrencilerin, yaparak, yaşayarak, uygulayıp, araştırarak yaptıkları her etkinlik, zihinlerde kalıcı izler bırakır.

Övülerek, takdir edilerek sergilenen bir ödev, öğrenci yaşadığı sürece, belleğinde hiç unutamayacağı olumlu anıları anımsatır.

* * * * * *

Hitâbe ne için yazılmıştır ?..

Atatürk Hitabe’sinde, gelecekte olabilecek her türlü tehlikeye karşı gençliği uyarmaktadır…

Büyük bir empati dahisi  de olan Gazi, her bir satırında yaşadıklarını, gözlemlerini ustaca aktarmıştır.

Hazır mirasa konan bir neslin, bu cennet vatanı korumak ve kollamak zorunda olduğunu aktarmıştır.

Atatürk,cesur, gözüpek bir askerdi... Dünyanın takdir ettiği ve örnek aldığı devrimci bir devlet adamıydı... 

O'nun tek korkusu: fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olan bir halkı ayağa kaldırıp şahlandırdıktan sonra ,bayrağı teslim ettiği yeni neslin yeniden harap ve bitap düşecek olmasıydı...

Gazi 'nin uyarılarında ve korkularında,ne kadar haklı olduğu, son yıllardaki yaşadığımız olaylarda kendini göstermektedir.

* Fırsat bulurlarsa eğer,bu ülkenin tersaneleri işgal edilmek istenmektedir… Doğru mu?..

* Sınırlarımızı korumada zaman zaman tehlike var mıdır?..Yaşadıklarımızı unutmayalım!..

* Yurdu parçalayıp bölmek isteyenler yok mudur?.. Terör mücadelesi ne içindir?.

* Cumhuriyetimizin 60. Yıldönümlerini kutlarken, 35 bin yurttaşımız, terörist düşmanın kalleş kurşunlarıyla yok edilmemiş midir?..

* Bugün kahve köşelerinde bekleşen, fakr-u zaruret içinde harap ve yorgun düşmüş 6 milyon diplomalı işsiz var mıdır?.. ( Balık hafızalılar ve tuzu kurular bunu algılayamazlar )

* Yetklilerin, ‘’Devlet, üniversite mezunlarına iş bulmak zorunda değildir!..’’ dedikleri doğru mudur?..

* Bu, bir dalâlet; yani şaşkınlık olabilir mi ?..

* Devlet, gençlerine iş bulmasa da onların istihdamında ve eğitiminde, tüm kurumların eşgüdüm içinde çalışması gerektiğinin Anayasal görevi olduğunu  unutabilir mi ?..

* GSS projesiyle, işsiz gençler, zorunlu aylık ödenti borç krizi içinde icralık olmaya başladılar mı ?..

İşte hitabe, bu ve buna benzer yüzlerce, olumsuz olasılıklar düşünülerek yazılmıştır…

Hem de neredeyse, bir asır önceden görülerek yazılmıştır...

Bunu algılamaktan aciz insanların Hitabeleri okullardan kaldırıp And'ımızı tarihe gömmek istemeleriyle, başımıza saracakları yeni tehlikelerden bi haber oluşları manidardır.

. . . . . . . .

Son yıllarda, eğitim dünyamızda bir geri gidiş ve aymazlık söz konusudur.

Eğitim Fakülteleri, liyakatiyle öğretmen yetiştiren bir kurum olmaktan çıkmış; üniversite yönetimleri, öğrencileriyle sürekli didişen; onları anlamaktan uzak, çağdışı disiplin cezalarıyla anılır olmuştur.

Üniversitelerimizin yüzde doksanı, uluslarası bilim dünyasında :YOK 'tur !..

Üniversitelerle, Milli Eğitim Bakanlığı arasında, müthiş bir iletişim kopukluğu vardır…Bakanlık, ileriye dönük 5 yıllık plandan yoksundur.

Ne kadar öğretmene ihtiyaç varsa, o kadar öğrenci almaları gereken üniversiteler, bilinçsizce eğitim fakülteleri açarak, ’’harçlarla kasalarını doldurma‘’ çabasındadır.

Her aday öğrenciye, yağlı bir müşteri gözüyle bakanların bu ülkeye zararı çoktur.

Bu başıbozukluk sonucunda,istikballeri konusunda yeterince aydınlatılmayan  öğretmen adayı (?) gençlerin ‘’Hayalleri kursaklarında kalmakta‘’dır.

İllâki silahla, zorbalıkla dersanelerin, tersanelerin işgal edilmesi şart mıdır?..

Böyle aymazlıklar da bir çeşit işgaldir... Yok oluştur...

Tanrı, bu Ulus'a dünyanın hiç bir ülkesine nasip olamayacak bir lideri göndermiş ve Atatürk, dehasıyla ülkenin her ferdinin namusunu, şerefini, istikbalini ve istiklâlini kurtarmıştır...

Bu ülkeye canla başla sarılmış, istiklal uğruna kanını dökmüş; her türlü ırk ve mezhepten olan kahraman bir halka kuvva-yı milliye ruhu aşılayarak, Türk Bayrağı altında toplamayı başarmıştır.

Atatürk, her şeyimizi gençliğe emanet ederken, onlara büyük bir güven duymuştur.

Stadyumlarda, spor izleyicisi tarafından toplu Hitabeler okunacakmış!..

Bu bir tepkinin tezahürü müdür?..Olabilir...Ancak sportmenlik ve yurtseverlik çizgisi aşılmadan... Abartmadan uygulanabilir.

*** Gazi'nin vermek istediği mesajı iyi algılayan bir ulus, tembellikten, hakuksuzluktan sıyrılıp ülkesini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak zorunda olduğunu da unutmamalıdır.

Gençliğin özgürce spor yaptığı alanlarda, HİTABE’NİN topluca okunması, yurtseverlerin ruhlarını arındırır...

Uyuyanları uyandırır. Dosta güven verirken, düşmana korku salar...

Dünya O'NU ayakta alkışlarken çevremizdeki '' Yarası olanlar gocunacaklar !.. ‘’

Gocunsunlar !..

Onlar, hep böyle gocunarak, kendi kendilerini imha edecekler...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..