Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '08

 
Kategori
Tarih
 

Atatürkün kişiliği ve düşünce yapısı-1

Atatürkün kişiliği ve düşünce yapısı-1
 

BAŞLARKEN...

Bu bloğumda ve devan edecek birkaç bloğumda;

* Atatürk'ün kişiliğinin ve düşünce yapısının oluşmasını etkileyen faktörlerin; çocukluğu, aile çevresi ve yaşadığı tarihi dönemin ve içinde bulunduğu toplumun sosyokültürel yapısı olduğunu...

* Atatürk'ün yaşamı boyunca; özellikle eğitim süreci içinde, bazı küçük fakat içeriği anlamlı olaylar karşısındaki davranışlarında O'ndaki liderlik ve devrimcilik yanlarının görüldüğünü...

* Yaşadığı dönemin siyasal çalkantılarının, Atatürk'te politika zevki ve devlet işleri ile ilgilenme eğilimi yarattığını...

* Çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni ve modern bir Türk Devleti'nin çıkarılması gerektiğini, daha Harp Okulu ve Harp Akademisi yıllarında düşündüğünü...

* İkinci Meşrutiyet inkılabının yeterli olmadığını ve bu inkılabın tamamlanmasının mutlaka gerektiğini...

* Askerlik mesleğini bunun için seçtiğini ve Samsun'a bunun için çıktığını ANLATMAYA ÇALIŞACAĞIM.

GİRİŞ

Atatürk'ün kişiliği üzerinde Türk ve yabancı yazarlar ve düşünürler, pek çok kitaplar yazmışlar ve sayısız araştırmalar yapmışlardır. Bütün bu çalışmalarda O'nun kişiliğinin çeşitli yönleri, benzer veya farklı bakış ve farklı görüş ve düşünce açılarından incelenmiştir.

Bu arada bazı yazar, düşünür ve araştırmacılar, bilerek veya bilmeyerek yanlış ve hatalı değerlendirmeler yapmışlar ve Atatürk'ün kişiliğini ve düşünce yapısını farklı şekillerde aktarmışlardır.

Fakat, her ne şekilde olursa olsun Atatürk üzerine çalışma yapanlar, O'nun seçkin kişiliği üzerinde birleşmek zorunda kalmışlardır.

Her insanın yaradılıştan gelen kendine özgü bir karakter yapısı vardır. Genelde kişilik dediğimiz bu özellik, önce aileden, sonra da içinde yaşanılan toplumun kültürel değerlerinden etkilenir. Daha sonra, bilgi ve görgünün artmasıyla ve çevrede meydana gelen büyük olayların etkisiyle biçimlenir. Ancak, bu kadarla da kalmaz; eğer böyle bir kişiliğe sahip kimsenin yetenekleri, çevresindeki kişilerin yeteneklerinden üstünse, bu kimse büyük ölçüde toplumsal olayları da da şekillendirebilir ve diğer kişileri de etkisi altına alabilir, kitlelere yön verebilir.

İşte Atatürk, gördüklerini, duyduklarını, okuduklarını yaşadığı çevrenin etkisiyle birleştirerek bir düşünce yapısı oluşturmuş, toplumsal ortamı değiştirmiş ve kitleleri peşinden sürüklemiştir.

Ve, Türk ulusuna geniş bir ufuk açmış ve bu ufka erişmenin yollarını göstermiştir.

ATATÜRK'ÜN KİŞLİĞİNİN VE DÜŞÜNCE YAPISININ İLK BELİRTİLERİ

Mustafa Kemal, II.Abdülhamit döneminin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel çalkantılarının sürdüğü bir ortamda dünyaya gelmiş ve öğreniminin bütün aşamalarını yine bu ortam içinde tamamlamıştır.

Ancak, Mustafa Kemal'in başlangıçta, yani çocukluk ve ilköğrenim yıllarında bunlardan etkilendiğini söylemek pek mümkün değildir. Çünkü o zaman yalnızca görmüş ve gördükleri de, her küçük çocukta olduğu gibi, anlamsız görüntüler halinde zihninin bir tarafına yerleşmiştir.

O'nun, okuduklarından, gördüklerinden ve çevresindekilerden anlam çıkarmasının ve etkilenmeye başlamasının ilk belirtileri, ilköğrenim yıllarında görülmüş ve Askeri İdadi(Askeri Lise) eğitimi döneminde daha kalın çizgiler haline gelmiştir.

Bu bakımdan Mustafa Kemal'in düşünce yapısının oluşmaya başlamasını, iki dönem halinde incelemek gerekir diye düşünüyorum. İlk dönem; "Aile çevresi, çocukluğu ve ilköğrenim yılları", ikinci dönem; "Askeri İdadi yılları"dır.

Düşünce yapısının, daha kalın çizgilerle oluşması ise, Harp Okulu ve Harp Akademisi dönemindedir.

* Aile çevresi, çocukluğu ve ilköğrenim yılları

Bu önem, Mustafa Kemal'in ailesinden, yakın çevresinden, gördüklerinden, etrafta konuşulanlardan anlamlar çıkarmaya çalıştığı ve zaman zaman da doğuştan sahip olduğu bazı yaradılış özelliklerinin görüldüğü dönemdir.

Mustafa Kemal'in annesi dinine bağlı ve saygılı, sağduyu sahibi biri insandı. Babası, ileri görüşlü, Batılı fikir ve düşünceye açıktı. Makedonya'da, Batı'dan sızan yeni fikirlere saygı duyuyordu. Oğluna, "Adam olmak için okumak, öğrenmek şarttır, başka çare yoktur" diyordu.

Mustafa Kemal, babasını az hatırlamakla beraber onun zeka, azim ve irade sahibi, modern düşünceli bir kimse olduğunu söylerdi. Mustafa Kemal'in, bu şekil iki farklı düşünce yapısına sahip anne ve babanın etkisinde kalmaması mümkün değildi.

Erken oluşmaya başlayan düşünce yapısı...

Mustafa Kemal'in çocukluğu pek hareketli geçmemiştir. Çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, O'nu şöyle anlatır: "Her çocuğun kendisini men edemediği oyunlara O'nun girdiğini görmedim. Ya seyirci kalırdı, yahut eline bir çubuk alır, yerde birtakım çizgiler çizer, resimler yapardı".

Mustafa Kemal'in bu tutumu, bazıları tarafından, arkadaşlarına karşı soğuk, geçimsiz gibi kişilik olarak yorumlanabilir; ancak O'nun bu tutumunun altında yatan gerçek neden, küçük yaşına rağmen çocuk gibi davranmasını engelleyen, erken oluşmaya başlayan düşünce yapısı olamaz mı?

Yere çizgi çizerken ve resim yaparken kafasından neler geçtiğini kim nasıl bilebilir? Ama, bir şeyler düşündüğü kesindir...

Mustafa Kemal'in çocukluk arkadaşlarından birinin anlattığına göre, bir gün komşu çocukları birdirbir oynuyorlarmış. Mustafa Kemal'i de çağırmışlar:

_ Gel, sen de oyna, demişler.
Mustafa:
_ Peki, demiş ve olduğu yerde ayakta durmuş.
_ Ama eğil ki atlayalım, demişler,
Mustafa başını sallayarak:
_ Ben eğilmem. Üstümden böyle atlayabilirseniz, atlayın, diye yanıt vermiş.

Mustafa Kemal'in bu tavrının yorumunu da ukuyucularıma bırakıyorum. Onur mu? Mızıkçılık mı?

Devamı yarın...

cdenizkent

Not : Bloglarımı hazırlarken faydalandığım kaynakları, en son bloğumun sonunda vereceğim.

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..