Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

13 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ateş ve el -1-

Ateş ve el -1-
 

..


Hem iyi olacak parmağa işeme, hem de sağa sola küfürler savur… Onlara rağmen, onların dinozor kuyruklarının yürürken sağa sola verdikleri zararlara rağmen, bildiğin yolda yürümek. Hiç fena değil. Veya fena görünüyor.

***

Mutlu hafta sonları.

Bugünlerde zaman benden yana davrandı ve peşi sıra yazılar yazdım. Aslında bana sorarsanız son yazdığım yazıların çoğu “kalem antrenmanı” dediğim cinsten; ama içerisi bence sağlam yazılardı. Kirpi yavrusunu ipek tüylüm diye severken ben de boş durmadım :)

Gündemle ilgili birkaç kelam edip kaçacağım.

Kaçacağım deyince, yavaş yavaş tası tarağı toplama zamanı gelmiş gibi bir his oluşmakta içimde. Hadi hayırlısı.

Milliyet’in, ama özellikle Vatan gazetesinin-o biraz daha bonkör özgür düşünceye- haberlerine yazılan okuyucu yorumlarını ara sıra okumanızı öneririm. O kadar ilginç yorumlarla karşılaşacaksınız ki, sanki o yorumları yazanların(bazıları, çoğu) hafızalarının hiç olmadığı, “bir günlük” hafızalarla gezindikleri gibi bir sonuca ulaşabilirsiniz. Etki-tepki türünden yorumlar. “Eli ateşe değdi; çek!” gibi… O el ateşe nasıl gitti; yok!

El yürüsün bakalım ateşe, neler çıkacak yolda.

Eski bir parti lideri, geçmişi barut kokuları ve korkuların gerçek sahipleriyle devletimizi yüceltirken, birkaç kez düşeyazınca partisinden temelli ayrılacakken, aniden karar değiştirip gelirken; ortaya düşen elli milyon. –bir-

Almanya’da yaşayanların ne Alman ne Türk; yürüdükleri onca çileli yollardan sonra geldikleri ülkelerinden, kısa tatillerinden, ürkerek apar topar ikinci vatanlarına dönerken ülkelerinden, yitirmedikleri yetmişli yılların ülkesinden, alışkanlıklarından, yardımseverliklerinden toplanan paralardan; yani, “yeni bir inanç” yüzyılı doğaranlardan. –iki-

Okulların açılmasıyla birlikte bütün yaz evlere hapsolmuş; yani yokluktan, fakirlikten, analar ve küçük çocuklarının stresinden arta kalmış kinden, öfkeden, yedisinden yedisine çekilen en kapanmaz yarayı açan bıçaktan; ölüm bekler yaşam yorgunu küçük çocuktan. –üç-

Yeni trend, yeni sezon, yeni insan yüzü; yani, paran ve gücün kadar konuştan doğan yeni İslam, yeni büyük şaşalı cami inşaatları, oruç tutmayana mermi, yumruk, evdeki zengin Arap kadınına ilkel dizileri bile yasaklayanlar, batıya İslam’ı anlattılar. -dört-

Kara karayla örtülmez; iyice kararır. Gözler birdenbire aydınlanır. –beş-

Kara beyazla örtülmez; her şey islenir. Her şey sislenir. –altı-

“Kötülerin gölgesi olmaz” der Dadaloğlu; yani, şimdi her yer güneş altı, zaman yenisini söyler: "en karanlık gölgeler kötülerindir," der. –yedi-

El ateşe yaklaşır; yani, herkes serin, ilk düşünenler ısıyı hissederler, el ateşe yaklaşır.

Ama bu ülkede konuşmak, yazmak, söylemek ancak bu kadar izinlidir.

Az konuş, az düşün, az söyle!

Kötülerin gölgesi serin, onları dinle!

VE ATEŞ ELİ YAKAR.-nokta-

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..