Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Ateşle oynama, yatağa işersin

Ateşle oynama, yatağa işersin
 

Malum, geçtiğimiz günlerde; Bay Başbakan, yine acayip büyük bir laf etti ve o engin devlet tecrübesi ve öngörüsü ile birilerini uyardı, işaret parmağını sallayarak: “<ı>Sakın haa...Ateşle oynamayın, yoksa yanarsınız”(!). Bu sözün, önünü ardını, sebebini sonucunu falan tartışacak değilim. Durduk yerde sinirlerimizi zıplatmaktan, lüzumsuz bir mevzu için asfalyalarımızı attırmaktan, Yüce Mevla’ya sığınırım.


Büyüklerimizden çok duymuşluğumuz vardı, Mintaks kokulu çocukluk yıllarımızda: “<ı>Aman çocuğum, sakın ha ateşle oynama; yoksa gece yatağa işersin Allah muhafaza”. Niye ateşle oynayınca, gecenin bir yarısı, mesanede ne var ne yok, yatağa salıverilir, bir türlü anlamazdım.


Öyle, çok yatak çişlediğimi de hatırlamıyorum. O zamanlar, şimdiki gibi yatak koruyucuları da yoktu muhtemelen. Çocuk bezi bile yoktu. Biz çatır çatır alt tarafı doldurur, muhterem analarımız da kaynar sularda, patiskadan ya da Amerikan bezinden mamul, bezimizi beleğimizi, hem temizlemeye, hem de mikroplarından arındırmaya çalışırlardı.


Bu arada, bu ateşli yatak muhabbetlerinin; bel altına duyduğumuz, dünya milletlerini kıskandıran ilgimize, arama motorlarında kırdığımız “seks-sex” madde başlıklı ülke rekorlarımıza, köken olarak ne gibi bilinç altı etkileri vardır, araştırmak gerekir.


Ben bir de, bu, “<ı>kahve içince kararan nişanlı” mevzuuna acayip takılırdım mesela. Sübyan kısmı kahve içerse, nişanlısı kararır derlerdi de fellik fellik kahveden kaçardı, benim garip, bir miktar da saftirik neslimin evlatları. Vah ki ne vah! Bu, ne yaman bir illiyet bağıydı ki çözemedik biz yıllarca.


Şimdikilere böyle bir şey söylesen, yeminle söylüyorum, popolarıyla gülerler. “<ı>Kararırsa kararsın, gider bir tane daha bulurum” demezlerse, ne olayım?


Yahu kardeşim. Tamam kahve, daha bir pahalıydı o zamanlar. Hatta karaborsa, tezgah altıydı. Paran olsa da içemezdin. Ama insaf yahu, insan biraz daha akıllı uslu bir yalan uydurmaz mı? “<ı>Kahveyi içen benim, kararan, olmayan nişanlım”. Diyemedik ki anasını satayım, ardı ardına getiremedik ki şu altı kelimeyi bile.


Bakın bir de, bizim “salı”larımız hep sallandı, köpek dişi gibi.


Çarşambalar ise çarşafa dolandı.


Perşembenin gelişi, malum çarşafa dolanan çarşambadan belliydi hep zaten. Tırışkadan yani.


Cumayı, cim’ayla geçirmeye gayret eden bizden önceki neslimiz, mütemadiyen ve çok sonraları anlayabildikleri, kontrolsüz güç, güç değildir şiarıyla çoğaldı, çoğaldı. Üredi, durdu.


Cumartesiye pek bir sözümüz yoktu ama pazar günleri banyo günümüzdü. Haftada bir gün, tüm ev ahalisi sıraya girip, kırmızı yanaklarla banyodan çıkmanın ne gibi bir esprisi vardı ya da bütün bir hafta çok mu temiz kalınırdı, ne siz sorun ne ben söyleyeyim.


Pazartesiye, uzun yıllar kimse, bir kulp takamadı. Onun ırzına da benim neslim geçti: Pazartesi sendromu.


Neyse, daha fazla ateşle oynamayalım; durduk yerde yatağı çişlemeyelim. Otuz dört yaşındaki popomuza, valide terliği yemeyelim.


@Geçen sene bugün “Aşk Oyunu 3-5-2 Sisteminde Oynanır -Hücum-“: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15192


@Geçen sene bugün “Kiremit Denilince, Aklına, Çatı Gelmeyenlerden misiniz?”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15208

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..