Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Ateşten gündem

Ateşten gündem
 

Amatör gazeteciler soruyor, Kerim Korkut yanıtlıyor

Kerim Korkut: Biliyorum, basın özgürdür. Sorulacak sorular konusunda basın mensuplarını sınırlayamayız ve yönlendiremeyiz. Ancak suni gündem olan işte başbakanın hastalığı, Van yalakalıkları, Seda Sayan’ın Erol Köse ile kavgası, mucizenin adı İbrahim Tatlıses gibi konularda soru sormayın lütfen. Ülkenin o kadar ciddi konuları dururken bunlara ayıracak zamanımız yok. Bakın TV’lerde bir sürü magazin programı var, neyle dolduracaksınız?

Gazeteci yazar Ersin Erman Güler: Madem öyle, şike davası ile başlayalım isterseniz.

Kerim Korkut: Söyleyecek bir şey yok. İşin şurasını burasını kurcalayanları boş verin. Yapılanlar doğru. Topunuzu da namusunuzla oynayacaksınız; öyle yağma yok. Kanunlar yeşil sahalarda geçerli değil mi? Türkiye’nin kanun devleti olduğunu bize hatırlattıkları için hükümeti, polisi ve TFF’ nu kutluyorum.

Yerel Gazeteci Ayşenur Elgin: Cübbeli Ahmet tutuklandı…

Kerim Korkut: Ülkemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde uygulanan suni İslam cinselliği, zevki ve eğlenceyi dinin karşısına koyuyor. Müslüman’ın zevki eğlencesi olmazmış. Müslüman insan değil, canı yok sanki. Kadından bahsedemez. Güzellikten konuşamaz. Âşık olamaz. Bu ne ya!

Kanunda yazılı hangi suçu işlemiştir bilemiyoruz ama Cübbeli hem Müslüman hem de insan. Kişisel ilişkileri suç olamaz. Yurtdışından getirttiği kadınları kamu düzenini bozucu şekilde evinde alıkoyduğu… şeklinde başlayıp farklı mecralara yönelen bir suç dosyasından bahsediliyor. Yalnız isnat edilen suçla ilgili eylemler kamu düzenini bozma konusunda biraz muallâkta kalıyor. Cübbeli kadın ticareti mi yapıyor? Uyuşturucuyla mı ilgisi var? Kadınları kabul edilemez ilişkilere zorla mı yönlendiriyor? İşte yok evinde kadınlar vardı. Kim bilir onlarla ne yapıyordu gibi temelsiz isnatlar haksızlık olur.

Gazeteci Taner Gökbörü: Bir yandan Kürtlerin haklarını savunuyor diğer yandan Kandil vurulmalı diyorsunuz; bu çelişki değil mi?

Kerim Korkut:Birlik ve beraberlik içinde Türk bayrağı altında kardeşçe yaşayalım” 50 bin kişinin katledilmesine sıkılan iki kurşundan biri Apo’nun silahından çıkıyor diğeri ise işte bu anlayış. Bu cümlenin içine Kürt kelimesini bile sokamazsınız. Türkiye yekvücut olmuş, bu masalı dinliyor.

PKK Kürt örgütü olabilir. Silahla bu çağda devlet kurmak mümkün değil. Kürt halkı savaş istemiyor. Bu nedenle PKK’yı desteklemiyor. Bir avuç sempatizan haklar verilmediği için ve ülkedeki Kürt karşıtı gurupların düşünce ve davranışları nedeniyle varlar. Kürt halkını tanı, dilini serbest bırak, bayrağı olsun, dünya halkları içinde Kürt milleti olarak varlığını ortaya koysun, Hakkâri sokaklarını savaş alanına çevirenler Türk bayrağını öpeceklerdir. Bunları yapmadığın için PKK var.

Gazeteci Taner Gökbörü: Yazılarınızda Kürtlerin hakkını BDP’den daha iyi savunuyorsunuz ama Kürt halkı size destek vermiyor.

Kerim Korkut: Bir kere Kürt değilim. Bunlara göre Kürt olmayan biri Kürtlerin hakkını savunamazmış. Ne demek canım; ben insanım ve ülkemdeki insanların haklarını savunuyorum. Ayrıca siyasi güç ve yetkiye sahip olmadığım için sözümün değeri yok. Önemli bir mevkide olup deli oğlan türküsü söylesem dinlerler belki de. Hâlbuki Kürt halkına verecek bir şeyi olmadıktan sonra Tayyib başbakan olsa ne yazar.

Gazeteci yazar Sema Türkü: Suriye ile savaşın eşiğine geldik.

Kerim Korkut: Arap baharında gidenlerle gelenler arasında aslında fazlaca bir anlayış farkı yok. Bu nedenle örneğin yeni kurulacak Libya’nın eskisinden daha demokratik olacağını iddia edemeyiz. Zaten bu ülkelerde yerleşik inanç ve gelenekler de çağdaş anlamda yönetimlerin oluşmasını zorlaştırıyor. Burada doğru olan şey, gerçi bedeli ağır oluyor ama değişimin halk tarafından başlatılması. Yönetim yoluyla değişimi gerçekleştiremezsiniz çünkü egemen güçler devlete etki ederler ama halkı yönlendiremezler.

Suriye konusunda ve diğer buna benzer müdahalelerde Türkiye doğru yapıyor gibi. Etrafınızda ateş varsa müdahale etmezseniz sizin eviniz de yanabilir. Müdahale ederseniz bu sefer de içinde kalabilirsiniz. Riskli bir doğru yani.

Yerel gazeteci İsmail Hortum: Küresel sermayenin ülkemize iyice yerleşmesi nedeniyle küçük işyerlerinin kapanacağını ve bu nedenle 20 yıl içinde 10 milyon esnafın ortada kalacağını iddia ediyorsunuz. Peki, sonra ne olacak?

Kerim Korkut: Sonra ne olacak, o zaman da “Türk baharı” olur herhalde. Kör bu insanlar ya! Esnafın yavaş yavaş değişim ve dönüşümü yapılmalıdır. Başbakan küresel sermayenin marketlerinde kalfalık yaparsınız diyor. Milleti conilere uşak edecek!

Gazeteci Sevda Ankaralı: Yazılarınızdan takip ediyoruz; bugüne kadar Ergenekon meselesinde hiç konuşmadınız.

Kerim Korkut: Bu konunun asıl can alıcı noktası bu örgüt 90’lardan beri kurulup eylemlere girişirken ülkeyi yönetenler ne yapıyorlardı? O günlerin başbakanı, genelkurmay başkanı, içişleri bakanı ve emniyet genel müdürü şu anda Silivri’deki Ergenekon tutuklularının yanında olmalıydı.

“Sen devleti yıkmayı düşündün.” Ortada eylem yoksa böyle bir suç olamaz. Devleti yıkmayı ben de düşünüyorum. O zaman tut kolumdan beni de içeri at. Eylem varsa delilleriyle ortaya çıkaracaksın. Fazla bir şey gerekmez; bu işe bulaştığını tespit et yeter. Ama kardeşim sen şüphe üzerine insanları yıllardır içeride tutuyorsun. Yarın bu kişiler suçsuz çıkarsa ne olacak? Devlet “Özür dilerim sizi terörist sanarak üç yıl içeride tuttum” mu diyecek?

AKP’ye kızarak Ergenekon’a sahip çıkanlar büyük yanlış içindeler. Yanlışa destek verilmez, sahip çıkılmaz. İddia edilenlerden bir kısmı gerçekten doğru olabilir. O zaman yüzünüz kızarır. Laiklik bayrağı suça bulaşmış bir örgüte destek vererek yükselecekse yere düşsün daha iyi. İhtimal ki suçsuz da çıkabilirler. O zaman da bu kadar yaygara yaptığı için AKP ve yalakalarının yüzü kızaracak. Olma bi taraftan ya. Memleketini seven bir insan gibi hareket et!

Bu arada kişisel kanaatimi de söyleyeyim: Belki anlatılanlar kadar değil ama ben Ergenekon yapılanmasının doğru olduğuna inanıyorum. Ancak niyetleri iyi olabilir ama yöntemleri yanlış. Kabile çağında yaşamıyoruz. Şimdilerde hele de böylesine kökleşmiş bir devlet yapısını silah yoluyla değiştirmek hem doğru değil, hem de zaten neredeyse imkânsız. Ergenekon’u planlayanlar neyi nasıl düşündüler bilmiyorum ama iyi ki sadece girişimde kalmış, yoksa millete yazık olacaktı!

Gazeteci yazar Ersin Erman Güler: Muhalefetin tavrını nasıl buluyorsunuz?

Kerim Korkut:Hükümetin icraatlarıyla ilgili eleştirilerde bulunursun. Bu yanlış, şu doğru dersin. Ben olsam şöyle yapardım dersin. Niye böyle yaptın dersin. Halkın sesi olursun. Adam çıkmış diyalog, monolog sen şöylesin, böylesin, kötüsün, sataşma, tartışma… Kılıçtaroğlu’ nun son günlerde söylediği en mantıklı şey “Başbakan olmak istiyorum” sözüdür.

Gazeteci Taner Gökbörü: Efendim daha sonra tekrar konuşabiliriz umarım.

Kerim Korkut: “Efendim” dememek şartıyla seve seve.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..