Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Atın ölümü arpadan olsun

Atın ölümü arpadan olsun
 

AİDS ve Türkiye


Ülkemizde HIV/AİDS artışı ciddi boyutlarda 2000 yılında tanı almış kişi sayısı 158 iken, 2008 yılında bu sayı 450’yi buldu. 2010 yılında ise, 589 vaka kayıtlara geçmişken 2012 de bu rakam 1068’e ulaştığı resmi kayıtlara geçmiş Bunlar kayda geçenler, kayıt dışı vakaları da göz önüne aldığımızda rakamlardaki artış ciddi boyutlara ulaşıyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2013 verilerine göre Türkiye’de vaka sayısı 7050 ve 10 HIV pozitiften 3’ü 20 ile 30 yaş aralığında, üstelik gençler kendilerini tehdit eden durum hakkında bilgi sahibi değil; 10 gençten 9’u HIV’in ne olduğunu bile bilmiyor. AIDS’de en fazla vaka ve taşıyıcı 30-34 yaş grubunda bulunuyor. Bulaşma yollarının başında ise heteroseksüel cinsel ilişki geliyor. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıkların Kontrolü Daire Başkanlığı Zührevi Hastalıklar Şubesinin verilerine göre, en fazla vaka ve taşıyıcı 30-34 arası yaş grubunda bulunurken, bulaşma yollarının başında heteroseksüel cinsel ilişki geliyor.

Yıllar önce Uğur Dündar’ın Arena ekibiyle “AİDS” hastası olduğunu söyleyen bir hayat kadını karşısındaki Türk erkeğinin duruşunu tespit etmeye karar verir. Arena programının en "çekici" muhabiri “hayat kadını” kılığına girerek otoyol kenarında müşteri beklemeye başlar. Gizli kamera ve mikrofonlardan her şey kaydedilmektedir. Muhabir “tarifeyi” soran erkeklere "Aids"li olduğunu söyleyip, oldukça iyi miktarda para istemektedir. Sonuç: teklifte bulunan erkeklerin %90’ı onun “Aids”li olduğunu bilmelerine rağmen umursamayarak ilişkiye girmek istemiştir. İşte bu kişilerin Aids"li olduğunu söyleyen hayat kadınına verdiği cevaplardan bazıları (kelimesi kelimesine) “Atın ölümü arpadan olsun!”, “Başka Aids”li kadınlarla da yattım bi şey olmadı!”, “Senin için göze alırım!” “Bir çaresini bulurum, benim babam doktor!”, “Bir şey olmaz ben de Aids’liyim!”, “Ölüm Allah”ın emri. Az ilerde kaza yapıp ölmeyeceğimi kim garanti edebilir ki!”, “Olsun be senin için göze alırım!”, “Hiç problem değil, okunduk daha önce!”, “Atınn ölümü arpadan olsun!”, “Bana bir şey olmaz ablacım!”

KTÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, “Trabzon, ülkemizde AIDS vakası gelme sıklığı bakımından ilk 5 il arasında yer alıyor. Maalesef bize 2012-2013 arasındaki 1 yıllık süre içinde gelen vaka sayısı, 10 yılda gelen vaka sayısının 4'te 1'i kadar” diyerek, Dünyada her gün, bir dakikada 50 kadına HIV virüsü bulaştığına dikkati çeken Köksal, “Bu rakamlar bize, hala hastalıktan korunma yönünde çok da ileri gitmediğimizi gösteriyor. İlimizde 100'ün üzerinde takip ettiğimiz vaka var. Bu vakaların büyük kısmını erkek hastalar oluşturmakta. Kadın hastalara baktığımız zaman bunların yüzde 90'ı eşlerinden almış durumdalar. Bunun dışında birden fazla seksüel partneri olan bazı kadın hastalarımız da var ama bunların sayısı çok az. HIV pozitif anne ve babadan doğan çocuklarımız var. AIDS gerçeğiyle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. AIDS, tedavi edilebilir bir hastalıktır. O bakımdan ne kadar erken dönemde teşhis konursa tedavide de o kadar başarılı oluyoruz. Hastalarımızın yaşam kalitesine ve ömür sürelerine baktığımız zaman da çok iyi bir durumda olduğumuzu ifade etmek isterim. Tedaviler çok başarılı.”  Olduğunu söyledi

Pozitif Yaşam Derneği (PYD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Rezzan Kaykı; “Türkiye’de HIV/AİDS hakkındaki bilgiler pek çok şeyde olduğu gibi kulaktan dolma yayılıyor. Duruma sağlık sorunu olarak bakabilmemiz için bilgilenmemiz gerekiyor. Bunun içinde cinselliği konuşmak lazım. AIDS’nin nasıl bulaşıp bulaşmadığını, hangi davranışların riskli olduğunu, hangi tür ilişkilerde riskin arttığını bilmemiz gerekiyor. İşte biz bu noktada zorlanıyoruz. Durum böyle devam ettiği sürece kontrol altına alınamayan HIV/AİDS’ten ölümler artmaya devam edecek.” Diyor.

Türkiye’de HIV pozitif kişilere destek veren ilk ve tek merkez olan Pozitif Yaşam Derneği, HIV/ AIDS ile yaşayanlardan ve onların yakınlarından, doktorlardan, öğretim üyelerinden, aktivistlerden kısaca toplumun her kesimini temsil eden konuya duyarlı kişiler tarafından 2005 yılında kurulduğunu, Derneğin kuruluştan sonraki en büyük ilk çalışması Pozitif Yaşam Destek Merkezi (PYDM). Bu destek merkezi, HIV/AİDS ile yaşayan kişi ve yakınlarına ihtiyaç duydukları her türlü psikolojik, tıbbi ve hukuki danışmanlık hizmetlerini ücretsiz olarak vermekte, PYDM kapsamında bugüne kadar 600 HIV pozitif kişiye destek verdiklerini söyledi.

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu da bu konuda “Türkiye'de toplum bu konuda duyarlı davranmıyor, erkekler prezervatif kullanmaktan, kadınlar da ''erkeğin kullanmasını istemekten'' kaçınıyor. Oysa gelişmekte olan ülkelerde kadın hasta sayısı gün geçtikçe artıyor, Afrika ülkelerindeki hastaların yüzde 76'sı kadın. Damar içi uyuşturucu kullanan gençler arasında hastalığın görülme sıklığı daha fazla olduğu için bazı ülkeler bulaşmayı önlemede uyuşturucu kullanımından vazgeçiremediği gençlere steril enjektör dağıtıyor. AIDS, özellikle kadınları ve gençleri tehdit ediyor. AIDSin dünyanın güvenliği açısından terörizm kadar tehlikeli olduğunu bildiren Birleşmiş Milletler, kulağa çok acımasız gelen bir saptamada bulunarak "en zengin ülkelerin sağlık güvenliğinin, en yoksulların salgın hastalıkları önleme becerisine bağlı olduğunu'’ vurgulayarak, “Bu gerçekliği fark etmesi gereken Türkiye’nin eğitimle korunmayı öğrenmek ve öğretmenin özellikle gençler arasında hastalığın yayılmasını ve sosyal savunmasızlığı azaltmada etkili rol oynayacağını mutlak anlaması, ciddi önlemler alması gerekir”, diyor.

Uluslararası AIDS Tedavi Organizasyonu (EATG) üyesi Fatih Egelioğlu ise Türkiye’deki hızlı artışa şu sözleri ile dikkat çekiyor: “Bu güne dek HIV’in Türkiye’deki yayılımın gerçek nedenlerinin doğru tespit edilmeyişi ve buna paralel olarak bir aksiyon planının oluşturmaması başlıca etkenlerdir. Toplumun, HIV’in sadece cinsel yolla bulaştığı ve belli gruplara ait olduğu gibi önyargılar ciddi ayrımcılıklara zemin hazırlamaktadır. Oysa HIV ile enfekte kişiler arasında enfeksiyonu almış toplumun her kesiminden insanlar vardır ve HIV gerekli önlemler alınmadığı durumlarda temel 3 yol dışında bulaşmamaktadır.”

Tedaviye erişim HIV yayılımını yavaşlatıyor. UNAIDS tarafından yayınlanan küresel raporlar HIV tedavisine erişiminin artmasının HIV epidemisini yavaşlattığını belgelemektedir. HIV tedavisi, HIV ile yaşayan kişilerin sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam etmelerine olanak tanırken, aynı zamanda HIV  negatif eşlerine % 96 gibi yüksek bir oranda HIV bulaştırma riskini düşürmektedir..Bu durum hem kişinin, hem de toplumun sağlığı için önemlidir. Neler Yapılmalı?

Fatih Egelioğlu HIV/AİDS yayılımının azaltılması için yapılması gerekenleri şu şekilde sıralıyor;

HIV ve AIDS konusunda bilgilendirici etkinlikler yaygınlaşmalı,

Erken tanı almayı sağlayacak ücretsiz ve anonim test imkânları sağlanmalı,

Prezervatif kullanımı özendirilmeli,

Herkesin tedaviye erişimi kesintisiz ve ücretsiz sağlanmalı,

Sağlık alanında kişisel bilgilerin gizliliği garanti altına alınmalı,

Nefret ve ayrımcılık karşıtı yasalar oluşturulmalıdır.

Türk erkeğinin HİV virüsüne karşı cesaretinden ortaya çıkan sonucun pekte başarılı olmadığını Sağlık Bakanlığı verileri ortaya koymuşken, Atın ölümü arpadan olsun sözünde; ölen Atın neyle beslenip öldüğünün ne önemi var ki?

Nizamettin BİBER 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..