Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

Atina'nın Makedonya açılımı ya da DNA gümbürtüleri

Atina'nın Makedonya açılımı ya da DNA gümbürtüleri
 

BALKANLAR (M.Ö. 1000. Alıntı yeri:biocrawler.com)


Yapılan bir DNA araştırmasına göre Yunanistanlılar Etiyopya kökenli çıkmışlar! Bir başka DNA araştırmasına göre ise Yunanistanlılar ne kadar Grek iseler bir o kadar da Asyalı imiş!

Ne yapacak şimdi çok büyük idealler (Magalo İdea) peşinde koşan ATİNA? Yandı keten helva, denilen durumlardan biri de bu olsa gerek. İşte bu durumda komşuları ile sürekli olarak didişmekten çekinmeyen''pıtırak gibi yapışkan'' ve ''savaşçı''olduğu da söylenen Grekler (Yunan) son günlerde MAKEDONYA Elen(ik) mi değil mi, diye bir anket uygulamasına başlamış bulunuyorlar. (http://www.topix.com/forum/world/macedonia/TAAAAFN23PMGMJ147/p2)

Sanırım amaçları 1993'de kurulan ve bir türlü bağımsızlığını tanımadıkları ve bayraklarını bile değiştirttikleriMAKEDONYA'yı silah bile patlatmadan, kendi topraklarına katmaktır. Selanik ve çevresinin Güney Makedonya olduğunu, dolayısıyla Kuzey Makedonya'nın asla bağımsız olamayacağını ve kendilerine bağlanması gerektiğini öne sürmektedirler.

İşte bu çerçevede YUGOSLAVYA 1991'de dağıldıktan sonra binbir zorlukla kurulan MAKEDONYA CUMHURİYETİ ne yazık ki bu adı yüzünden sıkıntılı yıllar yaşamıştır. Güney komşusu Yunanistan'ınBM'e bastırması sonunda tarihte bir kere kısa süreli bağımsız bir devlet kurmuş olan MAKEDONLAR'ın bu yeni devletleri için BM'ce Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti (EYMC) adı uygun görülmüştür. Ancak TÜRKİYE ile ABD dahil; Fransa, Almanya, İngiltere, Danimarka, Belçika, İspanya dışındaki çoğu Avrupa ülkesi tarafından yine de MAKEDONYA CUMHURİYETİ adı ile tanınmaktadır.

İnsanlar nice ibretlik iddialar içinde yaşıyorlar, desek bile geçmişin hesabı görülmeden de geleceğe bakılamıyor. Anlaşılan insanlığa rahatlık yok!

Hukuk dilindeki ''nesebi gayri sahih'' durumlar yanında arkeolojik ve suç delilleri için ''kromozomlar üzerindeki DNA'nın fragman uzunlukları''nın karşılaştırılmasına dayanan STR (short tendem repeat) adlı kimlik belirleyici ABD patentli bu teknik 1970'lerden beri yaygın olarak kullanılmaktadır.

Çok seyrek de olsa bizde de uygulanan bu teknik ile kinileri için sevindirici kimileri için de üzüntü verici sonuçlar ortaya çıktığını biliyoruz. Kısaca DNA testi bir mihenk taşı. Kesinliği de %99 olarak öne sürülüyor. Bu yüzden de gerektiğinde başvurulan DNA testi sunuçlarının kesinliğinden kaçış yok! Eğer örnekler uygun şartlar içerisinde alınmış ise ulaşılan sonuçları eleştiremezsiniz.

Gerçeğe teslim olmak diye buna denir işte. Ayrıca genetik araştırmaları için en önemli dayanaklarından birisi olan DNA testi; Darwin'in ortaya attığı ve pek çok tesadüflerin de peşin olarak kabulünü öngören Evrim Kuramı'nın papucunu dama atmış durumda. Çünkü burada varsayımlar, açıklama denemeleri, bin dereden su getirmek ve gelişi güzel yorumlamalar yapmak yok. Herşey alınan örnek içindeki enzimlerde gizli!

Bu açılardan ATİNA Hükümetlerinin ve bazı baskı odaklarının KIBRIS'taki ve MAKEDONYA'daki halkların ELEN oldukları yolundaki çabalarının da önü kesilmiş bulunuyor. Bütün bunlara rağmen ne onlar yayılmacılık ne de ''ötekiler'' kendilerini korumak bakımından boş durmuyor sık sık DNA testleri yaptırmaya da başvuruyorlar. Bu yüzden BALKANLAR iyiden iyiye karışmış durumda, gördüğüm kadarı ile. Oysa on yıl önce halk arasında böyle bir durum yoktu. BEÇ YÜZ YIL içinde sizler ile İKİ BİN YILDAN beri de ötekiler ile kaynaşmış gidiyoruz işte deniliyor; demokrasinin nimetlerinden yararlanmaya çalışmak gerekir deniyordu.

Ancak görebildiğim kadarı ile incelenen alanlardaki örneklerden kaynaklanan sayılara bağlı olarak ortaya çıkan istatistik verilerinin açıklanması ve yorumlanması işinde olduğu gibi DNA verilerinde de tartışmalar birbirini kovalıyor.

Gerçekte bizde de yapılmalı bazı taraflı ya da tarafsız DNA (deoksiribonükleik asit) araştırmaları. Çünkü AÇILIMiçin bu da belli başlı bir dayanak olabilir. Ancak sanal ortamda yaptığım; sözümona araştırmalara göre DNAtespiti için kullanılan ilaçlar ile yollar yöntemler de çıkabilecek olan sonuçları çok etkiliyormuş.

Bu yüzden de ''birbirini yalanlayan pek çok ilginç bilgiler'' çıkmış ortaya. Korkunç bir PROPAGANDA ÇARKI işliyor bence çevremizde. Sanırım için içinde ATİNA Hükümeti'nin MAKEDONYA COĞRAFYASI için göze aldığı yayılmacı politikalar var. Ne yazık ki ATİNA Hükümetleri OSMANLI DEVLETİMİZ'in SELÂNİK VİLÂYETİ KONAĞI olarak 1880'lerde yaptırdığı o büyük yapının son katındaki tadilat ile bu amacına da ulaşmayı tasarlamışlar yıllardan beri. 2001'de Selânik'e gittiğimde pek çok ucube uygulamalardan biri olarak o büyük konaktaki antik uyarlama çabalarını da gördüm.

Ne yazık ki bugün MAKEDONYA'nın başkenti olarak öne sürüdükleri SELANİK'teki o konağın tepesine yerleştirdikleri MAKEDONYA Kralı II. FİLİP'in oğlu İSKENDER'in yüzü, onun gerçek hayatını da bildiğimiz için öz be öz MAKEDON'dur!

Ayrıca arkeolojik verilere göre de MAKEDONLAR daha ATİNA ile SPARTA teşekkül etmeden çok daha önceleri M.Ö. 1600'lerde ''savaş arabaları ile birlikte'' akın akın İç Asya'dan DORLAR ile gelerek bütün yarımadaya yerleşmiş olan ve özellikle Atina'yı da yöneten Mikenler'in kuzeyde kalmış olan torunlarıdır.

Eğer tarihi gerçekler böyle olmasa idi ATİNA ile MAKEDONYA yıllarca neden çekişecekler ve sonunda da yirmi yaşındaki İSKENDER (M.Ö.356 Pella-M.Ö.323 Babil) neden babasının yarım bıraktığı genişleme çabalarına bağlı olarak; aşağılara doğru inerek bütün ATİNA ve SPARTA topraklarını askerlerinin kanları ve canları pahasına kendi topraklarına katacaktı?

Bu konuda ABD tarafından Büyük İSKENDER adı ile iki kez (1956, 2004) çekilmiş olan sinema filmlerinde O'nun ATİNA'yı nasıl aldığı da gösterilir.

Ortaya çıkan bu çekişmeler doğrultusunda düşünecek olursak: ATİNA'lı aydınların anketler düzenleyerek, DNA peşinde koşarak bütün MAKEDONYA'yı ELEN yayılma alanları içersinde görmesi yerine (çünkü ATİNAşehir devleti hiç de MAKEDONYA'yı fethedebilmiş değildir) bence MAKEDON AYDINLARI'nın Büyük İSKENDER'in bütün GREK topraklarını almış olmasından dolayı toprak talep etmeleri gerekir.

Bu açıdan MOSKOVA'daki yüzü aşkın kişinin aratırmalarına bakacak olursak; bu gibi araştırmaların etnolojik ve antrıpolojik yönleri de olmalıdır. Bu durumda onlara göre bugünkü GREKLER %99 Eski Grekler'in torunlarıdır. Oysa bu yaklaşım % 99 yanlış bana göre! Çünkü göz göre göre arkeolojik bulgular ile dil ve kültürün diğer alanları unutturularak bu gibi araştırmalar ile hiçbir yere varılamayacağı açık. Bu gibi yollar ile ancak bazı GENÇ BEYİNLER kandırılabilir. Kimileri de onların oyu ile bir kaç koltuk işgal edebilirler; o kadar. Bu da gelecek için çok kötü bir yatırım demektir. Propagandanın ulaşacağı çirkin amaç da bu olsa gerek.

Kaldı ki pek çok göçler ve akınlar ile o topraklara gelen: AKALAR, HUNLAR, PERSLER, EGE ADALILAR, FENİKELİLER, AVARLAR, PEÇENEKLER, UZLAR, GİRİTLİLER, İONYALILAR, TROYALILAR, PERSLER, LATİNLER, SIRPLAR, BULGARLAR ile yaklaşık 500 yıl o yörelerde egemenlik kuran OSMANLILAR nereye gitti? Hiç mi ırklar arası evlenme olmadı? Onlar sevgi denilen bilmeceyi hiç mi bilmezlerdi?

Bu anlamda sanal ortamda dolaşmaya başlayan ve değişik ilimlerin desteğini de alan aşağıdaki bazı derlemeleri; pek çok sakatlıklarına rağmen bilgimiz olsun diye seyretmekte fayda vardır. Yoksa bu gibi iddialar ile tıpkı bizdeki mesnetsiz son moda AÇILIM dayatmalarında da olduğu gibi İNSANLIK için hiç bir çözüme varılamaz.

Bu açıdan pek çok eksiler olsa da DEMOKRASİ adı verilen kan dökülmesini engellemesi ve kişileri yeteneklerine ve taşımakta oldukları cana göre kursal gören yönetim biçiminin gereklerini yerine getirmemizde büyük faydalar vardır.

Şimdi ibret-i alem için aşağıdaki ''son moda uçuk kaçık bilimsel kırıntılı'' görüntüleri seyredelim:

Birilerinin araştırtmasına göre:
http://www.youtube.com/watch?v=FY-yJTDcOmc&feature=related

MOSKOVA araştırmalarına göre:
http://www.youtube.com/watch?v=FY-yJTDcOmc&feature=related

Bu da ortadan bir araştırma:
http://www.youtube.com/watch?v=25cWGsNkrIY&feature=related

Bu da ortadan bir araştırma:
http://www.youtube.com/watch?v=25cWGsNkrIY&feature=related

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..