Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '17

 
Kategori
Siyaset
 

Atiye Bir Yolculuk...

ABD'li düşünür Alvin Toffler, dünyanın geleceğine dair tahminlerde bulunmuş.

40 yıl sonra iktidarda kadınlar olacakmış. Batıya olan Müslüman göçü artarak devam edecekmiş. Amerika Birleşik Devletleri, Çin’e bağımlı hâle gelecekmiş. Düşünebiliyor musunuz? Amerika, ÇİN’e bağımlı duruma gelecek; acaba bu zamanki rolleri de değişecek mi? Kırk yıl sonra, ÇİN de acaba, aşırı dinci radikal terör örgütlerinin özgürlük ve demokrasi timsali ülkelerini hedef aldıkları gerekçesiyle, diğerlerine, uzaktakilerine, mağdur ülkelere insanlık savaşı(!) açacak mıdır? Bu arada Amerika’nın, 1 milyar kusur nüfusunun olduğunu, insanlarının günde 1 $ ile geçinmek zorunda kaldıkları ucuz işgücü ve kalitesiz mamul üreten ülke olduklarını, tahayyül edebilir miyiz?

- - -

Güney Afrika önemli bir ekonomik gelişme kaydederken, Ortadoğu'da dini ve etnik hareketlerden kaynaklanan karışıklıklar hâkim olacakmış. Sanki şuan Ortadoğu’da yaşananlar ne? Bu bölgede ırkçılığa ve dini mezhepçiliğe dayanan adam boğazlamalar, katliamlar yaşanmıyor mu? Bölgenin insanları, sahip oldukları zenginlikleri tadamadan, duyumsayamadan, emperyalist güçlerin tezgâhladıkları oyunlar sonucu, oyundan “game over” olarak çıkmıyorlar mı?

- - -

Yüksek hızlı internet standart olacakmış. Bu şekilde yaygınlaşacak video-konferans sayesinde çalışmak için bürolara/ofislere gitmeye gerek kalmayacak, insanlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, bulundukları yerlerden işlerini yapacaklarmış.

- - -

Kuzey Kore ve İran gibi azınlıktaki ülkeler, “haydut devletler” olarak değerlendirilmeye devam edilecekmiş. Dünyanın en büyük ekonomik gücü hâline gelecek ÇİN’in, faiz oranlarını etkilemek için BREZİLYA VE HİNDİSTAN ile, enerji ihtiyacını karşılamak için de, VENEZUALE ve bazı AFRİKA ülkeleriyle işbirliği yapacağı tahmin ediliyormuş.

- - -

Gelecek 40 yılın tahminine göre, ABD, yenilenebilir enerji sistemleri, melez motorlu otomobil, radar ve silah üretebilmek için gerekli olan yeni değerli metaller nedeniyle, Çin'e bağımlı olacakmış.

- - -

Alternatif enerji biçimlerinin gelişmesi dolayısıyla Suudi Arabistan, İran, Irak ve Körfez ülkeleri ile Rusya ve Venezuela'nın "fosil yakıtlar sonrası dünyanın kaybedenleri" olacağı, Hıristiyanlığın güney yarıküre ülkelerinde yayılırken, daha fazla sayıda Müslüman’ın Batı ülkelerine göç edeceği tahmin ediliyormuş, ABD'li düşünür Alvin Toffler tarafından.

İklim değişiklikleri çatışmalara yol açarken, buzulların erimesi, yeni petrol ve mineral zenginliklerinin keşfedilmesini sağlayacakmış. Suların yükselmesi nedeniyle, deniz kıyıları boyunca yaşayan halklar, kitleler hâlinde başka yerlere göç edecekmiş. Nüfusun giderek yaşlanacağı, ihtiyarların bakım giderlerinin dört katına çıkacağı, Amerikan sigorta sisteminin cari sistemle devam edemeyeceği, gelecekteki sigorta sisteminin, ancak toplumsal gereksinmelere paralel olarak belirleneceği, öne sürülmekteymiş ABD’li düşünür tarafından. Kadınların hiç görmediğimiz kadar önemli görevlere geleceği de, bu değerli düşünür tarafından iddia edilmekte.

- - -

Anlaşılan 40 yıl kadar sonra, dünyanın küresel iktidar koltuğunda uzak doğulu bir ülke olacak. Alternatif enerji kaynaklarının varlığı, bunların elde edimi, ülkelerin ekonomik durumlarının göreceli kıyaslanmalarında, küresel ekonomiyi etkileyebilme gücü ve potansiyeli olacak ülkeler, dünyanın düzenini ve yönetimini kendi çıkarlarına, zenginliklerine, refahlarına göre dizayn edecekler. Kuşkusuz ki insanlık, bilişim ve iletişim teknolojilerinden elde edilen avantajlarıyla ve bilimsel araştırmalardaki yeni buluşlarıyla hayatlarını daha konforlu hâle sokmada çığır açabilecek gelişmelere imza atarken, yine birbirlerini, sermaye ve servet birikimleri çerçevesinde tarumar etmekten de arka kalmayacaktır.

Peki, Türkiye’de neler değişecek veya gelişme kaydedecek? Ya da ömrümüz elverirse, bundan 20 yıl veya 40 yıl sonrasında mekanikleşecek dünya düzleminde, nasıl bir Türkiye resmi çizilecek?

Ya da şekillenecek dünyada, Türkiye’yi, biz kendimiz milletçe ve özgür irademiz ve kendimize has harslarımızla mı şekillendireceğiz? Bundan 20 yıl sonra veya 40 yıl sonra, biz mi dünyaya benzeyeceğiz; yoksa dünya mı bize benzeyecek?

- - -

Öngörülebilir gelecek çerçevesinde, 20 yıl sonrasında, Türkiye’de şunları konuşuyor olmak;

- TÜRBAN...

- SİVİL VESAYET...

- İRTİCAİ FAALİYETLER...

- YARGININ SİYASALLAŞMASI...

- SİYASETİN, YARGIYA ALET OLMASI...

- TOPLUMSAL SINIFLAR ARASINDAKİ ÇATIŞMANIN DEVAMI...

- DEMOKRASİNİN EĞİLİP BÜKÜLMESİ...

- ŞARK KURNAZLIKLARI VE OYUNLARI...

- İNSANLARIN GİYİM-KUŞAMININ, HÂLÂ KAMUALANINA BAHİS OLMASI...

- FARKLILIKLARIN HAZMEDİLEMEMESİ VE KABULLENEMEMESİ...

- TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDE, STATÜKOCU VE OLİGARŞİK BAKIŞ AÇISININ, İNSANLARIN RAHATÇA NEFES ALMASINA ENGEL OLMASI...

- REJİM TEHLİKESİ HİSTERİSİNİN YILDÖNÜMLERİNİ YAŞAMAK...

- İRAN VE ENDONEZYA OLACAĞIZ VEHMİNİN, SÜREN YILLAR BOYUNCA MUHALEFET VE TOPLUMDAN KENDİLERİNİ TECRİT ETMİŞ KESİMLERE, İKTİDAR MÜCADELESİNDE DEVA OLMADIĞINI GÖRMEK...

- DEMOKRASİ DENEN OLGUNUN, TABANA YAYILMASININ HAZMEDİLEMEMESİNİ, GÖRÜP DURMAK...

Nasıl bir his yaratacak bizlerde?

 

NOT: Bu makale, 2010 yılında yazdığım bir yazı olup, siz MB okurlarıyla da paylaşarak "ufuk turu" yapmam istedim...

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..