- Kategori
- Gündelik Yaşam
Atlar, insanlar, İstanbul...
Ne kadar hızlandık, yememiz, içmemiz, kalkmamız, yatmamız hep hızlı, rahat değiliz, arkamızda kovalayan var sanki, rahat nefes alamıyoruz, temiz havayı içimize çekemiyoruz, sakin ortamları arıyoruz, daha fazla harcıyoruz, hayatımız dengede değil, kredi kartlarımız limite dayanmış, estetik anlayışımız azalmış.
Az uyuyoruz, çok çalışıyoruz, verimsiz çalışıyoruz, hep bir şeyler yarım kalıyor, hayallerimiz gerçekleştiremiyoruz, hep yarını bekliyoruz, sağlıksız besleniyoruz, koşa koşa eve gidiyoruz, biri bitmeden diğerini düşünüyoruz, bugünler de geçecek diyoruz, güvenemiyoruz, koşturuyoruz koşturuyoruz, tüketiyoruz; yarışıyoruz.
Kendi yolumuzdan çok başkalarına bakıyoruz daha iyi olmak için katılaşmamız gerektiğini düşünüyoruz, en iyisini en kısa zamanda istiyoruz, daha az üzülüyoruz, yarışıyoruz, yarışıyoruz ve daha fazla tüketiyoruz.
Tüketiyoruz... sıradanlaşıyor, hayallerimiz küçülüyor.
Sabah uyandığımızdan itibaren tüm gün tüketiceklerimizi düşünüyoruz, bugün ne üreteceğim demeden?
Doymuyoruz.
İçimizde boşluk var, ne yapsak da dolmuyor, ne kadar tüketsek de bir türlü o boşluk bitmiyor,
Yarın diyoruz, başka güzel günleri bekliyoruz, erteliyoruz.
İçimizdeki boşluğu dolduramıyoruz.
Tüketim için Yarış Kültürü
Üretmiyoruz.