Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Atlar tepişir, arada eşekler ezilir! Baykal'a komplo kuruldu, kabak Sarıgül'ün başında patladı

Atlar tepişir, arada eşekler ezilir! Baykal'a komplo kuruldu, kabak Sarıgül'ün başında patladı
 

Hakkını vermek gerekir ki; Sarıgül siyasi havayı çok iyi koklayabilen ve buna uygun gerçekçi siyaset uygulayabilen bir siyasetçidir.

90'lı yıllardan itibaren o zamanki RP belediyelerine artarak devam eden yönelimin sebebi hakkında olaya ideolojik bakan ve kolaycılığa kaçan bazıları tarafından bir komplo teorisi üretilmiş ve bu yönelimin sebebinin 12 Eylül'ün ABD ile iş birliği içerisinde uygulamaya koyduğu "Yeşil Kuşak" projesinin sonuçları olduğu iddia edilmişti.

2000'li yıllardaki Ak Parti iktidarı hakkında da yine aynı iddialar aynı çevreler tarafından dile getirilmiştir. Maalesef bu çevreler içerisinde anamuhalefet lideri Baykal da dahildir. Baykal bu politikasını yüksek mahkemenin Ak Parti hakkında kapatmama kararı vermesine kadar devam ettirmiştir. Baykal'ın bu komplo teorisine dayanan politikasını gerçekten inanarak mı savundu, yoksa bunu "beleş iktidar" için bir demogojik fırsat olarak mı gördü, bilemiyoruz. Ama yüksek mahkemenin Ak Parti hakkında kapatmama kararı vermesinden sonra Baykal'ın laiklik eksenli politikasından vazgeçerek reel gündeme dönmesinden ikinci ihtimalin daha muhtemel olduğu söylenebilir.

Oysa CHP geleneğinden gelmesine rağmen Sarıgül bu komplo teorisine itibar etmemiş, 90'lı yıllarda RP'ye, 2000'li yıllarda da Ak Parti'ye yönelimin sebebinin ideolojik olmayan güncel ihtiyaçlardan kaynaklı olduğunu öngörmüş ve buna uygun söylemler geliştirmiştir.

Gerçekten de RP belediyeleri belediyecilikte devrim yaratmıştı. Kazanana kadar vatandaşa kul köle olup olmadık vaadlerde bulunup seçimi kazandıktan sonra da vatandaşa sırtını dönen, belediye kapılarını vatandaşa kapatan, akçeli özel işlerinden vatandaşın çöplerini toplamaya, suyunu akıtmaya, yolunu yapmaya fırsat bulamayan belediyecilik anlayışından, vatandaşı müşteri gibi kabul edip, belediye kapılarını sonuna kadar vatandaşa açan, onu güleryüzle karşılayan, sorunlarıyla ilgilenen, belediyecilik hizmetlerini aksatmayan bir belediyecilik anlayışına geçilmişti. Bundan dürüst çalışınca hizmetlerin de aksamadığı anlaşılmıştı. RP belediyeleri kulaktan kulağa bir şehir efsanesine dönüşmüş ve yönelim de artarak devam etmişti. Bunun merkezi yönetime yansıması olarak da RP ve sonra da Ak Parti iktidarlarını duğurmuştu.

Özetle yönelimin yeşil kuşakla, meşil kuşakla hiçbir ilgisi yoktu. Bu, tamamen hizmetle ilgili bir konuydu. Ve Sarıgül bu gerçeğin ışığında kendi siyaset anlayışını da bu temele oturtmuştu. Adeta RP belediyelerini taklit ediyordu. Halkın içinde geziyor, onlarla sohbet ediyor, sorunlarını birebir dinliyor, ilgileniyor, dini mekanları ziyaret ediyor, cemaatlerin ihtiyaçlarını karşılıyor, okulların tamirat ve boya işlerini yapıyordu. Böyle bir belediyecilik önceleri hiç yoktu.

Sarıgül bu politikasının karşılığını fazlasıyla aldı. 1999'da kazandığı Şişli Belediye Başkanlığı'nda namını Türkiye'ye yaydı. Bundan istifade eden Sarıgül, hedefi büyüterek Türkiye politikasına soyundu. CHP'de Baykal'a karşı liderlik yarışını az farkla da olsa kaybetmesinden sonra CHP'den ihraç edildi. Sarıgül, Baykal'ın yukarıda özetle belirttiğim komplo teorisine dayalı statükocu politikasının eninde sonunda iflas edeceğini bildiğinden ve bu politikaya bir tepki olarak, ilenide partileşmek üzere, "Türkiye Değişim Hareketi" platformunu kurdu.

Sarıgül bir taraftan bu hareketin Türkiye örgütlenmesini tüm hızıyla yaparken bir taraftan da CHP'deki gelişmeleri takip ediyordu. Daha önce Ocak 2010'da partisini kuracağını açıklayan Sarıgül, bu kararını Mayıs sonuna erteledi. Mayısta CHP kurultayı vardı. Belli ki Sarıgül kurultay sonuçlarına göre hareket edecekti.

Daha parti aşamasına bile gelmemiş olan bu harekete yapılan anketlerde % 10'lara yakın oy çıkıyordu. Bu, Baykal'ı da çok tedirgin etmiş olmalı ki; Baykal da kurultaya aylar kala, kurultayda tüzük değişikliğine gidileceğini, parti yönetiminin gençleştirileceğini ve yeni bir anlayışla devam edileceğini açıkladı. Yani geleceğin popüler slagonunun "değişim" olduğunun Baykal da farkındaydı ve o da "değişim" diyordu. Bütün hesapların Sarıgül'ün hareketinin durdurulması üzerine olduğu çok açıktı.

CHP yönetiminde ne yapılırsa yapılsın, Baykal kaldığı sürece durumun değişmeyeceğinin farkındaydı Sarıgül. Ama umulmadık bir gelişme oldu. Kurultaya 15 gün kala Baykal'la ilgili kaset skandalı ortaya çıktı. Baykal istifa etti ve bugün yapılan kurultayda da Kılıçdaroğlu genel başkan seçildi.

Baykal da, büyük bir ihtimalle, Kılıçdaroğlu'nu yönetime alarak değişim uygulayacaktı. Şimdi o, genel başkandı. Yani bizatihi değişimin kendisi CHP'nin başına geçmişti. Bu gelişme CHP'ye büyük bir ivme kazandırdı ve soldaki adresi CHP'ye yönlendirdi.

Sarıgül hareketini destekleyen ve sol iktidarı isteyen yazarlar da artık "Kılıçdaroğlu" diyorlar. Dahası bu saatten sonra Sarıgül'ün parti kurmada ısrar etmesi bütün sol kesimlerce "bölücülük" ve sol iktidarı engelleyen "ihanet" olarak algılanacaktır.

Sarıgül'ün kaderi Abdüllatif Şener'in kaderine benzedi. Ak Parti'ye kapatma davası açılacağı bekleniyordu ve sonunda açılmıştı. Kapama kararı çıkacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Şener, yüksek mahkemenin kararından kısa bir süre önce, mahkemenin kararından hemen sonra partisini kuracağını açıkladı. Hesabının kapatılan Ak Parti milletvekillerinden partisine katacaklarla CHP ile yeni bir koalisyon hükümeti kurmak olduğu muhtemeldir. Tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi, Ama mahkeme sürpriz bir şekilde kapatmama kararı verdi ve Şener partisini ancak bir sene sonra kurabildi. O da parti kuracağını bir kere açıkladığı için, yani formalite icabı tabela partisi kurdu...

Bu saatten sonra Sargül'ün de geri dönüş yapacağını zannetmiyorum. Ama kuracağı partinin şimdilik başarı şansı hiç gözükmüyor. Sarıgül adına yazık oldu.

Eminim, Sarıgül'ü CHP'den kovmasına rağmen, Baykal'ın gitmesine en çok Sarıgül üzülmüştür...

Baykal'a komplo kuruldu, kabak Sarıgül'ün başında patladı

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..