Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Atlatma haber!..

Atlatma haber!..
 

'Gazeteciliğin can damarı 'Haber alma'dır. 'Atlatma' da işin 'Kaymağı' dır. Hele hele o haber, bir tek sende var, diğerlerin hiç birinde yoksa, işte o zaman tadından yenmez bir iş başarılmıştır. Ama şimdilerde böyle şeylere bakan yok. Herkes rutin'leşmiş. En fiyakalı habere ulaşmak için, serçe parmağını kaldıran yok. 'Hazır lop'çular çoğunlukta. Hele bir de o atlatma haberin başına 72 punttan 'Özel haber' dedin mi, yeme de yanında yat!.

Büyüklerimiz anlatırdı. Beş gazeteci Tokyo'ya gitmişler. İçlerinden ancak birisi dönüp, haberi gazetesinde yayınlamış. Nasıl olmuş bu? Bu gazeteciler can ciğer kuzu sarması oldukları halde, o arkadaş, uçak biletini 'Gidiş-dönüş' almış. Ve bunu onlara söylememiş. Hava alanında onlar uçak bekleye dursun , o dönmüş bile yurda..Tabi o zamanlar faks, telefoto ve telefon bağlantıları yokmuş haberleşmek için..

İzmir'in Cumhuriyet Gazetesi sayılan 'Demokrat İzmir' Gazetesinin Aydın muhabiriydim. Haber aldım ki bir oto tamircisi, atölyesinde 'Uçak' imal ediyor. Gittim baktım ki, koskocaman kanatlı bir uçak, hangar gibi işyeriinde dimdik ayakta duruyor.

Oto tamircisi Ahmet Usta, aylarca 'Model' uçak peşinde çalmadık kapı bırakmamış. Kimse o'na, akıl verememiş! Kağıttan uçaklar yapmış, minarelerin tepelerinden koyvermiş... Penceresi önüne rüzgarda dönsün diye fırıldak yapmış.. Bu arada da 'Emmi oğlundan' pilotluk dersleri almağa başlamış.. Dağların tepelerinde çadırlar kurmuş. Kuşların uçuşunu kollamış. Rüzgarın yönünü, şiddetini, hangi günler, hangi saatlerde kaç şiddetinde estiğinin 'Çetelesini' tutmuş. Hazerfen Efendi'nin hayatını incelemiş. Kütüphanelerden çıkmamış, 'Uçak' üzerine ne varsa hatmetmiş.. Çizimler yapmış.. Hesaplar yapmış..

Ben gittiğimde, arabasından söktüğü tekerlekleri, uçağa takmakla meşguldü. Anlattım. Olayı resimleyelim dedim. Sevindi. Benim derdim, 'Atlatma' haber yapmaktı. Hemen ilk tedbirimi aldım.O'nun der ise 'Uçmak!' ilk işim, kocaman bir çarşafla uçağı örtüp, 'Kem' gözlerden saklamak oldu. Hangar kapısını da kapattık. Arkadaşlarımın 'Koku'yu alıp da habere ortak olmalarını istemiyordum. Ve bir an evvel uçak bitsin diye bekliyordum. Bitince, Ahmet Usta içine kurulacak, bitişikteki asfaltta çıkıp, motorları çalıştıracaktı. Onun da, benim de hiç aklına gelmiyordu ki, 'Yahu bu 'uçak uçar mı?' diye.. Kanatları gövdeye bağlayan teller yerine, 'Çelik' çubuklar perçimlendi. Pervanesi monte edildi..

Sevgili arkadaşlarımın yüzünün alacağı şekil çok önemliydi. Hele bir uçak bitsin. Asfalta çıkaralım. Resimleyelim. Gazetede bir çıksın hele!... Oh, oh, oh...Keyfimden yerimde duramıyordum düşündükçe ... Hürriyetin Aydın muhabiri Nuri Sevincek vardı. 'Leylek' adlı özel haberi ile hepimizin canına okumuştu. Her sene aynı yere gelirmiş bu leylek. Hangi akrabalarına uğruyor, nerelerde çiftleşiyor... Ne hediye götürüyor, dinlene dinlene nerelerde lak lak ediyor, kaç defa çiftleştiğini bile saymış. Taaa, Aydın' dan Nazilliye kadar ne halt etmişse resimlemiş leyleği arabayla takip ederek takip ederek.. Hürriyet, böyle haberleri de çok sever üstelik. Nuri'ye, "Ülen Nuri" dedim, "Senin bu komşu gezmelerine giden leylek, Nazilli'ye kadar hep asfalt yolu mu takip etti?" dedim. Ne cevap verdi, şimdi unuttum..Öyle ya! 'Kuş uçuşu' denen bir kavram var orta yerde..

Uçak, sür'atle hazırlanıyordu kapalı kapılar arkasında. Tamirci Ahmet, 'Şimdi bana ödül vermeleri lazım' diyordu. Ve ilave ediyordu, 'Hazerfen Ahmet Çelebi'ye bir kese altın verilmişti, kanat takıp İstanbul Boğazı'nı geçtiği için. Sonra da bu adam, 'Akıllı ve becerikli' deyip sürdüler Cezayir'e. Orada öldü' diye de dertleniyordu. Ve ekliyordu Ahmet Usta: 'Benim adım da Aydın'lı Ahmet Çelebi olacak' diye... Kendisine 'Ödül' verileceğini düşlüyordu. Gazeteler kendisini yazacaktı. Resimleri çekilecekti.. Yemeden içmeden kesilmiş, hangarda yatar olmuştu Ahmet Usta. Bir uçma sevdalısıydı ki, deme gitsin!..

Motorun çekiş gücünü beğenmemişti ustamız. Motoru traktör motoru ile değiştirdi. Bu sefer de burnu ağırlaştı uçağın. Tepe üstü eğilip, toğrağı öptü. Nihayet esaslı bir motor takıldı. Her şey hazırdı. Kuyruktaki düşey dönüş dümenini döndüren kumanda da takıldı. Bir traktörle uçağı hangarından çıkardık. Hemen yanıbaşımızdaki asfalt yola çıkardık.. Uçağın burnu, rüzgara karşı harekete hazırdı.

Usta uçağına kuruldu. Gözleri sevinçten parlıyordu. Motoru çalıştırıp, bir müddet ısınmasını bekledi... Uçağın tekerlekleri daha ilk turunu yapmıştı ki, bir polis arabası gelip, uçağın önünde duruverdi. İçinden hışımla inenlerden biris bağırıyordu: 'Sizlerde hiç akıl yok mu?' diye. Çaresiz uçak hangara çekildi. İhtiyaten de pervanesi'ni söktüler. Kendisini de karakola götürdüler: 'Karayollarını tehlikeye sokmaktan' dolayı ifade vermeğe.. Donmuş kalmıştık!. Ben de geride kalanları üzüntüyle resimleyip, olayı bildirdim. Bu özel 'Atlatma haber' Türkiye'de bir tek bizde yayımlandı. Keyfimiz de yerindeydi hani ..Amma!..Onca emek..Onca hayal..Onca heves...Uçağı uçuramadan Ahmet Usta karakolu boyladı ne yazık ki...

Şimdi 'Model' uçaklar uçuyor. Klüpleri var her yerde. Herkesin gönlünde bir uçmak, uçurmak var. İzmir Karşıyaka'da 'Maket' uçak yapan İsmet Erdem, daha uçuramamış uçağını. Göklere ait sevgisini, veciz şekilde şöyle özetliyor İsmet Erdem: 'Yaptığım uçaklar, benim gönlümde uçuyor ancak' Evet!... İstikbal göklerdedir. Ata'mızın bu büyük sözü ile dünyada, pilotlarımızla nam saldık. Hazerfen Çelebi, Atatürk'ün zamanında olsaydı, sultanın gazabına uğramaz, taaa 17. yüzyıldan günümüze kadar kimbilir havacılıkta nerelere kadar gelirdik... Ne harikalar yaratırdık...

RESİMALTLARI : Soldan sağa(1-2-3-4 numaralı resimler) Model uçaklar ülkemizde önemli bir uğraş konusu.(5 nci Siyah-beyaz resim) Ahmet Usta'nın, pervanesi polisçe sökülen uçağının üstünde görülüyorum.(6 ncı S.B.resim) Aynı uçağın bu sefer,pervanesi sökülmeden önceki hali.. (6-7 nci resimler) Bin dolarlık masraf icabettiren yerden kontrollü maket uçaklar ve sahipleri.. (En son resim) Karşıyaka'lı İsmet Erdem:'Yaptığım uçakları,ancak gönlümde uçurabiliyorum' diyor

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..