Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '18

 
Kategori
Deneme
 

Atmosferde Bir Toz Zerresi

Atmosferde Bir Toz Zerresi
 

Havaalanlarında beklemenin çok sıkıcı olduğunu düşünürdüm. Oysa değil, büyük camlardan gökyüzünü izleyeceğiniz huzurlu saatler sunuyor size. Beyninizi boşaltıp uçağa daha hafif binin, uçuşu riske atmayın diye belki...

 

Ve uçmak öylesine güzel ki! Uçağın yükselişe geçtiği ilk an; karadan ayağınızın kesildiği, nefesi daha bir derin, daha bir tadını çıkararak aldığınız an. Bana lunaparkta en sevdiğim aleti, adrenalini anımsatan ilk birkaç saniye. Dünyadaki hiçbir şeyin öneminin kalmadığı, her şeyin birkaç saniyeye ve küçücük bir koltuğa sıkıştığı, yukarıya doğru yükselen basit bir ruhtan ibaret olduğunuz o küçücük an. Ne omzunuzdaki yükü hissediyorsunuz ne de uçaktan indiğinizde sizi yeniden karşılayacak olan sorunlarınızı. Hala aynı atmosferin içinde olsanız bile dünyanın keşmekeşi arkada kalıyor sanki. O anda "gerçekten" özgürmüşsünüz gibi.

 

Hayatınızın geri kalanında yaşadığınız yerin bir kafes olduğunu ve uçak kalktığında kafesin kapısının aralandığını hissediyorsunuz, yavaşça süzülüyorsunuz o kapıdan. Dışarıdaki hava önce bir güzel çarpıyor sizi ama çok geçmeden alışıyorsunuz o serinliğe, seviyorsunuz hatta. İki saniyelik bir cesaret anından ibaret hepsi. Kafesi kapısından terk ederken, kanatlarınız sizi havada taşımaya hazır mı değil mi diye düşünmüyorsunuz bile. Kanatlarınız uçmaya hazır olmasa da, birkaç kanat çırpma denemesinden sonra yere çakılacak olsanız da o birkaç kutsal özgürlük saniyesine değeceğini hissediyorsunuz.

 

Özgürsünüz ve dünya ayaklarınızın altında uzanan küçük bir kasaba. O kadar yüksekten bakınca kimsenin kimseden farkı yok üstelik. Ne tenlerinin rengi seçiliyor insanların; ne boyları ne kaşları ne gözleri. Pahalı, marka kıyafetleri soluk bez parçaları gibi. Cinsiyetleri bile ayırt edilemiyor biraz daha yükseldiğinizde. Sonra, kendileri gibi dertleri de küçücük görünüyor bu bir dünya dolusu insanın; düşünceleri, kavgaları, hayal kırıklıkları... Hepsi birer toz zerresi gibi uçuyor atmosferde, başına buyruk öyle, anlamsız.

 

O kadar küçük görünüyorlar ki dönmek istemiyorsunuz aralarına, yukarıya yükseliş hiç bitmesin diliyorsunuz, sonunda nereye varacağınızı bilmeseniz de. Hani bazen varacağınız yerden ziyade yolculuğun kendisi için çıkarsınız ya bir yerlere doğru yola, onun gibi bir şey işte.

 

Geçenlerde bir yerde okumuştum; bazı kuşlar bir yerden göç ettikten sonra bir daha oraya hiç dönmezlermiş, hep yeni rotalar çizerlermiş kendilerine. Öyle orada, o koca atmosferde, bembeyaz bulutların üzerinde kendi küçük dünyanızı kurup oraya yerleşmek istiyorsunuz siz de, bir sonraki göç mevsiminde geriye dönmemek üzere.

 

Sonra ışıkları açılıyor bir anda uçağın. Bozuk İngilizcesiyle iniş anonsunu yapan pilotu dinlerken hızlıca siliniyor hepsi...

 

 
Toplam blog
: 8
: 176
Kayıt tarihi
: 20.08.17
 
 

Ben, cümleleri serbestçe devirebilmek için yazı yazıyorum. ..