Atom

Yüzyıllar boyu, bilim adamları maddenin ne gibi parçalardan oluştuğunu öğrenmeye çalıştılar. Kendi kendilerine şu soruları soruyorlardı: Sert maddeden bir parça alalım. Bunu ufak ufak parçalara ayıralım, acaba sonunda ne olur? Maddeyi, gittikçe ufalan parçalara ayırmak mümkün olur muydu? Sonunda artık bölünmeyen bir parça elde edilir miydi? Bölünmeyen parça acaba maddenin en ufak bölümü müydü?

Eski YUNAN bilginleri, maddenin durmadan bölünemeyeceğine inanıyorlardı. Maddeyi ufak parçalara bölünce, sonunda bölünemeyen bir parça elde edileceğini öne sürdüler ve bu parçaya ATOM adını verdiler. Eski YUNAN bilginlerinin bu görüşü, yüzyıllar sonra da bilim adamları tarafından kabul edildi. 19. yüzyılın başlarında, John Dalton adındaki İngiliz bilim adamı, bu görüşü daha da geliştirdi. Dalton, bir okul öğretmeniydi;; fakat yaşamını fizik ve kimya alanında araştırma yapmaya adamıştı. Dalton, demir, alüminyum, kükürt gibi maddelerdeki atomların, birbirlerinin aynı olduğunu ileri sürdü. Ona göre bu atomlar, aynı ağırlığa, aynı biçime ve aynı büyüklüğe sahipti.

1900 yıllarından sonra ise, bilimsel araştırmalar büyük bir hızla gelişti. Son yıllarda, atom adındaki madde parçasının da çok daha ufak parçalardan oluştuğu anlaşıldı. Bu parçalara da çekirdek adı verildi. Çekirdeklerin çevresinde de elektron denilen küçük parçalar görüldü.

Atom çekirdeğinin içinde son derece zengin enerji kaynakları vardır. Bu enerji bu enerji bu gün, elektrik üretimi, uçak yapımı, uzay çalışmaları gibi alanlarda kullanılmaktadır.