Avatar, hemşo, cep telefonu.

Gişe kuyruğu almış başını gitmiş...

Geçen akşam Şevket kanıma girdi “ İyi film” dedi Avatar için...

Dediği gibiymiş, ağzım açık izledim...

Aslında buruktum biraz, elin oğlu dünyanın parasını harcamış, yıllarını vermiş, 3 boyutlu film yapmış, bizde izleyecek sinema salonu yok...

Var da bir tane...

Önceden yer ayırtmak gerekiyormuş...

Kuyruk var dedim ya...

Tatildeki öğrenciler hepsi...

Arkadaş çoğu, koltuğuma otururken yüzümü buruşturup “ şamatadan izlenmez bu film” diye geçirdim içimden...

Gıkları çıkmadı ama parmaklar çalıştı, mesaj al, mesaj gönder... Mısır ye, mısır at, mısırı kim attı diye arkaya bak!

Ayağında kışlık ayakkabısı olmayıp, en pahalısından cep telefonunu, elinden düşürmeyen yavrucaklar ilişti gözüme...

“Budur” dedim takdir ettim anne babaları!

Telefon yeniyse üşümez evlat dediğin...

Öncelik sırasını da sevdim! Bence de telefon, yeme içmeden de önemli, kılık kıyafetten de...

Elektrikli battaniye gibi yahu, sarıl yat sıcacık!

Ayran ararken, faytona denk gelen insanlar ne yapsın?

Okan Bayülgen, çalıntı dediydi ya film için... Sonra programında kimden çalıntı olduğunu elindeki kâğıda baka baka söyledi, telaffuzu biraz kötüydü lakin olsun... Yorgundu bence...

Hem programına çıkarttığı konukları yabancı dilden sözlüye kaldıran biri, kâğıtta yazan isimleri okurken zorlanacak değil herhalde!

O da güzel fotoğraf çekiyor...

Farklı biri, insanlar seviyor, gecenin bir yarısı telefonları kilitleniyor kanalın, başarılı yani...

Şimdi versek onun eline 50 tane albüm kapağı, çek bir Avatar’da sen desek, Kralını yaptığı gibi Kraliçesini de koyar yanına, üstelik eşantiyon...

Kim ne derse desin “Hemşo” arada boyut farkı olmasına rağmen Avatar’dan daha güzel bir filmdi!

Reklâmını güzel yapamadılar!