Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Avrupa: Hırıstiyan Birliği

Avrupa: Hırıstiyan Birliği
 

beturkhaber.e


Bana göre Avrupa demek, fena halde “Haçlılar Ordusu” demektir.
 
Kendilerinden başka uluslara, güçlere hiçbir zaman yaşama gücü, arzusu bırakmazlar; baş eğdirmek için ellerinden  geleni yaparlar.
 
Selahattin Eyyubi’nin kafalarını kırdığı; darmadağın ettiği  haçlı seferlerini hatırlayın… Birinci Haçlı Seferi (1096-1099) , İkinci Haçlı Seferi (1147-1149) ve Üçüncü Haçlı (1189-1192)… hadi Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci, Dokuzuncu Haçlı seferlerini  görmezlikten gelelim…
 
Peki , Çanakkale Savaşları (1915-1916) neydi? Dünyanın dört tarafından nereye gittiğini bilmeyen insanları buraya kim yığmıştı?
 
Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri İngiltere’nin öncülüğüde :
a.İngiltere,
b.Fransa,
c.Avustralya,
d.Yeni Zelanda
e.Hindistan,
başta olmak üzere (43) ayrı ülkeden oluşuyordu. Bu ülkelerden çoğunun askeri gemiye bindiği zaman nereye gittiklerini dahi bilmiyorlardı. Anzaklar ancak ayrı bir ulus, millet olduklarını Çanakkale’de ilk kez anladılar ve “Biz kim için ölüyoruz?” sorusunu sordular.
 
Karşısında ise  İttifak Devletleri olarak sadece:
a.Almanya,,
b.Avustralya-Macaristan Devleti
b.Osmanlı  Devleti  vardı. 
 
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda İtilaf Devletleri , Osmanlı Devletini paylaşmak için, Çanakkaleye indiler. Ve hepsi de orada pek güzel derslerini aldılar. Bu savaşta Osmanlılar 250 bin kişi ; karşı taraf ise 252 bin kişi kayıp vermişti. Ve ehli-salip devletleri  yenilerek Çanakkale’den ayrılmışlardı.
 
Avrupalı’ların , yani Hırıstiyanların hiçbir zaman Anadolu ile, İslam ile davaları bitmemiştir. Her zaman için sonsuz bir kin içindedirler. Özellikle  Kilise, Osmanlı Devletinin dağılmasında çok önemli bir rol oynamıştır
 
Avrupalıların; Hıristiyanların Anadoluya karşı kinleri, hırsları hiç bitmez. Her fırsat bulduklarında bir Haçlı Seferi toplarlar ve Anadolu’yu, Türkiye’yi paylaşmaya çalışırlar.
 
Hepimiz de sanırız ki Avrupa bir Demokratik eşitlikler ülkesidir.. Herkes doymuştur; herkes mutludur; iyi niyetlidir. .
 
Avrupa’da bir avuç iyi niyetli insanın; hümanistlerin olduğu bellidir. Jean Paul Sartre; Albert Camus; Berthard Russell gibi filozoflar vardı ve bunlar; Avrupa’nın ak yüzünü temsil ettiler. Fakat bunlar çoğu kez unutturulmuşlardır. Artık Avrupa , yine fanatizmin, dinciliğin ve aşırı Nazizmin at oynattığı bir ülkeler topluluğu haline gelmiştir.
 
Onun için bu ülkelerde yabancı insanlar; konuk insanları öldürmektedirler. Onun için ikide bir de Hitler’in resimleri , Gamalı Haçlar sokaklarda dolaştırılmaktadır.
 
Şimdi de Avrupa Parlamentosu (AP) Ermeni davasını  bahane ederek, yok yere, zamansız, gereksiz yere Türkiye’yi suçlamış ve Türkiye’yi “Soykırımı kabul etmeğe” davet etmiştir. 
 
Bu önyargısal dava tarihte sürüp gitmeye mahkum edilmiştir. Gereksiz yere, boşuna...
 
Tarihte kısaca Ermeni meselesine bakacak olursak:
 
Önceleri Ermeni birlikleri  Bizans Rum Devletine karşı  Türkleri desteklemiş; sonra Ruslar Anadolu’ya sarktıklarında Ruslarla birleşip, Doğu’daki zavallı halka karşı açık bir soy kırıma girişmişlerdir. Ruslar Türklere acıyıp, bu işi yapan Ermeni elebaşlarını yakalayıp, tutuklamışlardır. Bunların tarihte, arşivlerde yeri vardır. Ermeniler Erzurum, Van… çevresinde o kadar çok kadın, kız, bebek, yaşlı insan öldürmüşlerdir ki bunların sayısının ve olayların batının arşivinde bulunmaması imkansızdır. Bu kadar zulüm ve ihanetten sonra İstanbul’daki Merkezi hükümet tarafından Ermenilerin elebaşlarının sürülmesi kararı çıkmıştır. Ve bunlar Suriye’ye gönderilmişlerdir. Ama çok telefat vermişlerdir.. Bunu batılı ülkeler “Soykırım” kabul etmektedir. Peki, bu olaylar öncesinde Ermenilerin yaptığı nedir? Onların öldürdüğü insan sayısı ne kadardır? Bunun tartışması hiç yapılmamıştır. Bu karşılıklı hesaplaşma ne yazık ki tarihin kara yüzlerinden biridir. 
 
Yine Kurtuluş savaşı sırasında, Gaziantep’in, Urfa’nın, Maraş’ın işgali sırasında bütün yerli Ermeniler Fransız, İngiliz birliklerine katılmışlar; onlara her yerde yardım ve yataklık yapmışlardır. Askeri birliklerinde görev almışlar; yerli Türkklere karşı silah kullanmışlardır.. Peki bu ihanetler nedir?
 
Osmanlı Devleti aslında Ermenilere çok uzun süre çok iyi niyetli davranmıştır. Onları “Millet-i Sadıka” diye adlandırmışlardır. Ama bu sadık millet her keresinde içinde yaşadığı bu topluma ihanet etmiş ve ona silah çekmiştir.
 
Papa Françesko’nun pazar ayininde 1915 olaylarında ölen Ermeniler için "20. yüzyılın ilk soykırımı" ifadesini kullanması bu bakımdan çok büyük talihsizliktir. Eğer bu bir iç savaş değilse, Ermenilerin Türklere karşı yaptığı belki de 20. Yüzyılın ilk soykırımıdır. Ermeniler, Doğu’da sayısız insanımızı öldürmüştür; toplu mezarlara gömmüşlerdir. Bunu niye görmezden gelirler.
 
Katolik Hıristiyanların lideri Papa böyle konuşunca , onun arkasından Prostestan Birliği olan (AP) Avrupa parlamentosu da bir Hıristiyanca karar alarak Ermenileri desteklemiş ve Türkiye’yi “Soykırımı tanımaya” çağırmıştır. 
 
Almanya’nın kendi içinde Yahudilere; İngilizlerin Hindistan’da yerli halka; Japonların Hıristiyanlara yaptıkları soykırımların yanında Anadolu’daki hesaplaşma çocuk oyuncağı kalır.
 
Dünya soykırım tarihi hep Hıristiyanları suçlu göstermektedir. Hıristiyanlar 9 Haçlı seferi sonunda Anadolu’da kaç milyon insanın ölümüne sebep oldular? Bunun cevabını verebilirler mi? Başta İngiltere olmak üzere bu Hıristiyan Birlikleri Anadolu’da ne halt arıyorlardı?
 
Avrupa hala Hıristiyan Haçlıları  kafasıyla hareket etmekte ve Anadolu’yu darma duman etmek için zaman ve zemin kollamaktadır.
 
Ne denir? Allah kendi dertlerine düşürsün! Alın, onların başına arkasında Rusya olan Ukrayna belası.. Rusya’nın akıllanıp, uslandığı ne zaman görülmüştür ki… Üstelik Rusya’nın da İran’ı bize karşı füzelerle, en son roketlerle silahlandırması da işin  cabası.
 
Bizim ülkemiz,  hiçbir zaman dostunu ve düşmanını tam olarak tanıyamamıştır. Ne yazık!
 
Geçmişin bütün bu kötü olaylarının unutulması gerektiği bir zamanda bu işlerin yeniden yeniden ortaya sürülmesi hiçbir iyi niyetle açıklanamaz.
 
İnsanlar birbirleriyle iyi geçinmelidirler. Geçmişteki hesaplarını, kinlerini unutmalıdırlar. Ancak böyle dost olabiliriz ve birlikte yaşabiliriz. Fakat bunu kime anlatabilirsin ki! İşte son olaylar ve son kararlar...
 
Oysa dünya hızla kirlenirken, bizden insan olmamızı, insanca hareket etmemizi bekliyor.. Verdiği işaretlerle, “bana ihanet ederseniz; ben de sizden intikam alırım,” demeye getiriyor. Hala anlamıyoruz… Hala anlamıyoruz..!
 
Nedir bu insanın insana davası? 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..