Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '17

 
Kategori
Dünya
 

Avrupa, Müslümanların eline geçecek!

Avrupa, Müslümanların eline geçecek!
 

Birçok insan gibi siz de başlığı görünce olayın savaş veya benzeri olaylarla gerçekleşeceğini düşünmüş olabilirsiniz. Ancak gerçeğin bununla uzaktan yakından alakası yok, tamamen doğal bir biçimde 50 yıl içinde Avrupa Müslümanların kontrolü altında olabilir. Birçok analizistin ve istatistikçinin araştırmaları arasına takılan bu gelişme, Hristiyan toplumunu korkuya düşürdü. Bilim, nüfus üstüne son zamanlarda o kadar büyük araştırmalar yapıyor ki devlet politikaları bile bazen buna göre şekillenebiliyor. Örneğin, Çin, nüfus artışını durdurmaya yönelik "tek çocuk politikası"ile 1.5 milyarı aşkın nüfusunu kontrol etme uğraşında, çünkü biliyorlar ki normalde avantaj olan bu durum artışın önüne geçilemezse dezavantaj olacak. Neden Çin’deki insanların buldukları her şeyi yediğini sanıyorsunuz? Çünkü bu kadar büyük bir nüfus eninde sonunda kendini belli edecektir, Çin hükümeti bunun farkında olarak geleceği kurgulamaya başlamış ve politikasını oturtmuştur. Ve yine analiz uzmanları Çin’in önümüzdeki 50 yılda süper güç olarak piyasaya çıkacağını söylerler. Tekrar nüfusa dönecek olursak, bu ve benzeri çalışmalar Avrupa nüfusunu, etnik yapısını ve din temelini sarsacak bazı gelişmelerden söz ediyor, gelin bu gelişmelere beraber göz atalım ve yorumlayalım.

Araştırmalara göre, bir kültürün 25 yıldan uzun bir süre devamlılığını sağlayabilmesi için, aile başına düşen doğurganlık oranının 2,11 olması gerekmektedir. Bu sayının altına düşüldüğünde ise kültür yok olacaktır. Tarihte 1.9'un altına düşen hiçbir kültürün kendini yenileyemediği araştırmalarda yerini almıştır. Bu sayı 1.3 olduğunda ise değişim imkansızdır.

İngiltere 1.6

Yunanistan 1.3

Almanya 1.3

İtalya 1.2

İspanya 1.1

Avrupa Birliği’nin tanımında 21 ülkede, doğurganlık oranı yalnızca 1,38’dir. Araştırmalara göre bu ülkelerin kendilerini yenilemeleri oldukça zor ve zahmetli olacak, büyük bir ihtimalle ise olamayacak. Biz araştırmalarla devam edelim:

- 1990 yılından bu yana Avrupa’da meydana gelen nüfus artışının yüzde 90’ının müslüman göç oluşturmaktadır.

- Fransa’da aile başına düşen çocuk sayısı 1.8’dir. Fransa'daki müslümanların ise 8.1!

- Geleneksel olarak dünyanın en büyük nüfuslu kilise bölgelerinden biri olan Güney Fransa’da artık kiliseden fazla cami vardır. 20 yaş ve altındaki çocukların yüzde 30’u Müslüman’dır.

- 2027 yılı itibariye, 5 Fransız’dan biri Müslüman olacak. Sadece 39 yıl içinde Fransa, bir İslam Cumhuriyeti olacak.

- Son 30 yılda Büyük Britanya’daki Müslüman nüfusu 82.000’den 2,5 milyona çıkmıştır. 30 katlık bir artış. Yaklaşık 1000 cami ve bunların birçoğu eski kiliselerdir.

- Hollanda’da yeni doğanların yüzde 50’si Müslüman’dır. Yanlızca 15 yıl içinde nüfusun yarısı Müslüman olacaktır.

- Rusya’da 23 milyon civarında Müslüman vardır. Bu da Rusya’nın 5’de biri eder. Birkaç kısa yıl içinde, Rus ordusunu %40’ını Müslümanlar oluşturacaktır.

- Hali hazırda Belçika’da nüfusun yüzde 25’i ve yeni doğanların yüzde 50’si Müslümandır. Belçika Hükümeti 2025 yılında Avrupa çocuklarını üçte birinin Müslüman ailelerde doğacağını açıklamıştır. 

Ünlü Telegrapf gazetesinin yayımladığı bu araştırmalar görenlerde şok etkisi yaratmıştı. Birçok devlet hemen çalışmalara başlamış ve gerekli önlemleri almaya çalışmıştır. Bu konuya ilk değinen ise Almanlar olmuştur. Almanya'nın yayımladığı bildiri ise şu şekildeydi : “Alman nüfustaki azalma artık engellenemez. Düşüş, geri döndürülemez durumda. Almanya 2050 yılında bir Müslüman Devlet olacak." (Federal Almanya İstatistik Ofisi)

Eski Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi diyor ki: “Allah’ın, İslamiyet’e Avrupa’da kılınçsız, silahsız, fetihsiz bir zafer bahşedeceğinin işaretleri mevcuttur. Bizim teröristlere ihtiyacımız yok. İntihar bombacılarına ihtiyacımız yok. Avrupa’daki 50 milyondan fazla Müslüman, orayı birkaç on yıl içerisinde bir Müslüman kıtasına dönüştürecektir.”

Evet size göstermek istediğim araştırmalar tam da bunlar. Bilmem yeterince ikna oldunuz mu ama bence doğru analizlerin açamayacağı kapı yoktur. Ve durum değişmeden böyle giderse Müslümanlar Avrupa'da, dolayısıyla dünyada yeterince söz hakkına sahip olacaklar. Ama bunu kullanabilecekler mi ? Bence asıl sorulması gereken soru budur. Çünkü bize fazla insan değil, fazla beyin lazım. Bunu da en iyi şöyle anlıyoruz. Şu an dünyada 14 milyon Yahudi ve 1.6 milyar Müslüman vardır. Ama Yahudiler rahatlıkla Müslümanları kontrol edebilmektedirler. Yani başlığa bakıp belki ümitli şeyler düşünmüşsünüzdür ancak benim şahsi fikrim nüfusun değil zihniyetin değişmesi yönünde. Müslümanlar yeterince akıllı hareket edebilselerdi bir avuç Yahudinin esiri olmazlardı. Ayrıca Araplar, Avrupa'ya pislikleri ile beraber giderlerse o Avrupa'dan da hayır beklememek gerekir. Çağdaş dünyanın ilkel toplumu olan Araplar inatla dünyaya uyum sağlamamak da ve İslam’I dünyaya yanlış anlatmaktadırlar. Unutmayalım ki, “Temizlik imandan gelir”.  Ben Müslümanları aşağalamıyorum yanlış anlaşılmasın, bende müslüman çevrede yetişen bir bireyim ancak gerçekler denilen bir şey var, ki asla gözardı edemem. Zaten biz bu gerçekleri kabullenip üstünde çalışmadığımız sürece düzen böyle gitmeye devam edecektir.  Müslümanlar ve Yahudiler arasında temelden çok farklılıklar var buna başka bir yazımda uzun uzun değineceğim.

Din temelli bir şeyler söylemek gerekirse bu konuda da şahsi fikirlerimi belirtip, yorumlamakta bir sorun görmüyorum, takdiriniz üzere analiz üstüne doğru sonuçlara varılacak bir konudan bahsediyoruz. Arap coğrafyasının ve Araplaşan kesimlerin en büyük hatası her zaman bilimi ikinci plana atmış olmasıdır. Oysa zamanında buradan çok büyük alimler yetişmiştir: Harezmi, Battani, Farabi, İbni Sina, Biruni, Gazali ve saymakla bitmeyecek daha niceleri! Ve bu isimlerin hepsi bilim adamıdır! Şimdiyse kaç tane müslüman bilim adamı tanıyoruz? Çünkü Araplar müslümanlığı kendi içlerinde harmanlamış ve ortaya Arap müslümanlığı diye bir kavram çıkarmışlardır, bu da yozlaşmanın ta kendisidir. Konuyu daha fazla dağıtmak istemiyorum ancak ne kadar çok olursanız olun akılcılıktan uzak olursanız kendi nüfusunuzu kendiniz köle yaparsınız tıpkı günümüzdeki gibi. Batı kültüründen nefret eden muhafazakar (gelenek ve kültür anlamında) birisi olarak söylüyorum ki bu zihniyeti oraya taşırsak eririz. O yüzden önce kendimizi geliştirip sonra dünyayı değiştirmeliyiz. En azından bu çaba daha yerinde olacaktır. Rehberi karga olanın burnu çöpten kurtulmazmış. Bizim rehberimiz akıl olmalıdır, akıl.

Nüfus konusuna tekrar geri dönüp yazıyı bitirmek istiyorum, ortalama doğurganlık oranlarından bahsederken Türkiye'ye hiç bakmadık. Türkiye'de şu an ortalama 2.06 civarıdır. Yani asgari düzeyin altında ama vahim olmayan bir durumdayız. Kültürümüzü gelecek nesillere aktarmak istiyorsak, her ailenin daha fazla çocuk yapması gerekmektedir. (Tabi bu şartlarda nasıl çocuk yapılır, halk ne yapsın ? O başka bir tartışma konusu) Tam da bu noktada mevcut iktidarın "3 Çocuk" söylemi belki de iktidar hayatı boyunca söylediği en doğru cümledir. Ama sadece söylemesi ve bunun için gerekli koşulları oluşturmaması bir o kadar üzücü ve mantık dışıdır. Ben 3 çocuk söyleminin bu araştırma baz alınarak söylendiğini düşünüyorum. Avrupai kültürün yok oluşunu gözlerimizle izleyeceğiz ve Müslümanların o boşlukları nasıl dolduracağını da yine kendi gözlerimizle göreceğiz. Aynı şekilde bunun dünyaya nasıl etki edeceğini de yine hep beraber izleyeceğiz. Bakalım ilerleyen yıllar bize ne getirecek veya ne götürecek...


(Bu yazı 2.5 sene önce yazılmış ancak şimdi geliştirilip bazı eklentiler yapılmıştır)

 

 

Umut Karadaş 

 
Toplam blog
: 23
: 8045
Kayıt tarihi
: 06.08.14
 
 

Bilgi Güçtür ..