Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '09

 
Kategori
Basketbol
 

Avrupa 12 Dev Adam mağdurları şampiyonası

Avrupa 12 Dev Adam mağdurları şampiyonası
 

- Bu finalin farkı nedir biliyor musunuz?

"Basketbol Milli Takımımızın oynadığı basketbol..."

- Neden?

"Çünkü diğer ekol olmuş takımların hepsi sadece kendi bilinen oyunlarını oynarken, Milli Takımımız bambaşka bir basketbol oynayarak rakiplerini dize getiriyor.

"Ayrıca turnuvanın başından beri oynadığı bütün maçları önde götürerek, hakem ve şans faktörünü devreye sokmadan yendi.

Şimdi birileri kalkıp bu başarıyı "abartmayın efendim, ne diye havaya giriyorsunuz" şeklinde bir sindirim sorunu yaşatmaya çalışıyorlar bize.

Diyelim ki, takımımız çeyrek finalde elendi. Eee? Ne olur?

Bu Milli Takım evimde geçirdiğim şu izinli günlerimde, gün aşırı beni hop oturtup hop kaldırıyor. Müthiş büyük bir keyif alıyorum.

İşte spor bize bunu vermeli.

Çok ama çok iyi oynayan bir takımımız var. Bu oyunu kısa bir süre oynamış ve son dört senedir oğlum nedeniyle yakından takip eden biri olarak hayatımda ilk kez oynadığımız rakiplere karşın bariz bir üstünlük kurmuş bir milli takım izliyorum.

Denilebilir ki; iyi de ucu ucuna kazanılmış maçlar bunlar.

Öyle mi?

Daha ilk maç için yazdığım şey şuydu.

"Milli Takımımızın en büyük eksikliği serbest atışlardaki düşük yüzde, %65'in üzerine çıkardığımız her maça ortağız, favoriyiz."

Sırbistan maçında serbest atışlardaki yüzdemiz %58'de kaldı. Ömer Aşık 1/10 - %10 attı. Akıl alır gibi. Genel ortalamaya ulaşmış olsa maç uzatmaya bile gitmeyecek. Hidayet 1/16 şut yüzdesi ile oynadı. NBA'de olsa günün haberi-olayı olurdu. Üç şutu sokabilse aradaki fark on sayı olurdu. Yani biz öyle bir maç oynadık ki; Sırbistan'ı çok büyük farkla yenebilirdik.

"Kaybedebilir miydik?"

İşte kritik soru bu ve cevabı kocaman "hayır!" olur

Ömer Aşık'ın ve Hidayet'in olağanüstü düşük yüzde ile maçı tamamlamalarına karşın biz bu maçı kaybedecek pozisyona hiç gelmedik.

Savunmanın amacı nedir?

Rakip kolay şut çekmeyecek, 24 saniye hücum süresi tamamlattırılacak, top kazanılacak...

Milli Takımımız turnuvanın en başından beri rakiplerini çaresiz duruma düşürürcesine bu işi başarıyla yapıyor.

Aynen İspanyol oyuncuların yüzünde dördüncü periyodun ikinci yarısında gördüğümüz çaresizlik gibi Sırbistanlı oyuncuların maçın uzamaya gittiği o an ve molada yüzlerinde "biz bu maçı kazanamayız" ifadesi vardı.

Zaten Türkiye'deki gerçekten objektif basketbol otoritelerinin hemen hepsinin birleştiği nokta bu; Milli Takım kusursuz savunma yapıyor ve çok iyi hücum organizasyonları gerçekleştiriyor.

O zaman ortaya bir şey çıkıyor.

Bu şampiyona bir anlamda Avrupa 12 Dev Adam Mağdurları Şampiyonası'na dönüşmüş durumda.

Peki sonrası?

Bu keyif biter mi?

Çok kısa sürede bu kadar üst düzeyde oynamak kuşkusuz sporcuların kaslarını zorluyor. Anladığımız kadarıyla sakatlanmalar da başlamış.

Hidayet'in dizindeki sakatlık ciddi olabilir ama 1/16'lık yüzde için bir mazeret değil elbette. Hidayet kötü oynama şansını bir maçta kullanmış oldu.

Kerem ve Ender'in iyi olmaları çok önemli; Ömer Onan zaten çok iyi adam tutuyor.

Kazanma alışkanlığı çift taraflıdır. Bir taraftan takımı havaya sokarken; kendine güven verirken, strese de sokar. Bu dengeyi ortada tutabilirsek; Slovenya engel olmayabilir; ya da ilk ikiyi garantilemişken belki bu maç rakibe de bırakılabilir.

Üst üste üçüncü Yugoslav ekolü -Sırbistan, Slovenya ve Hırvatistan- ile oynamaktansa belki olası Rusya eşleşmesi avantaj bile olabilir.

Çok güzel, heyecanlı bir maç daha izledik. Kazanma duygusu çok güzel. İlk defa bir şey yapalım Türk gibi başladığımız bu turnuvada disiplini ve kararlılığı elden bırakmayalım.

Madalyanın rengi sarı olsun.

Hadi... Bi'daha!

Uzay Gökerman







Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 490 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..