Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '07

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Avrupa Birliği yolunda Türk sigorta sektörünün sorunları

Avrupa Birliği yolunda Türk sigorta sektörünün sorunları
 

Avrupa ölçeğinde temel ekonomik reformlara ve refaha ulaşmanın anahtarı, dinamik yapıda tek bir finansal hizmet pazarının oluşturulmasıdır ve bu amaçla vatandaşların ve işletmelerin vakit kaybetmeden ekonomik yararlar sağlayacak önlemler üzerinde yoğunlaşılması gerekmektedir.

Ülkemizde 1994 yılında Kanun Hükmünde Kararname ile Sigorta Denetleme Kanunu'nda değişiklik yapılmış; ancak bu kararnamelerin çıkarılmasını öngören yasanın aynı yıl Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin ardından sigorta sektörü mevzuat boşluğu ile karşı karşıya kalmıştır.

Türk sigorta sektörünün AB düzenlemelerine paralel olarak çağdaş bir yasal düzenlemeye kavuşturulması gerekmektedir. Düzenleme ve denetleme çatısı mutlak suretle kanunla kurulmalı ve sigorta işlemlerine tanım getirilmeli, hangi tür tüzel kişiliğin sigorta hizmetlerini sunacağı, hangi çeşit sigorta işlemlerinin denetleneceği belirtilmeli ve aynı zamanda denetim kuruluşunun görev ve yetkileri tanımlanmalıdır. Yeni çıkarılacak kanunun amacı, sigorta şirketlerinin daha liberal, rekabetçi bir ortamda faaliyet göstermesini sağlamak ve sigortalıların haklarını korumak olmalıdır. Sigortalıların hak ve yararlarının azami derecede korunabilmesi için ise kanunda; sigorta şirketlerinin hasarları zamanında ve eksiksiz ödemelerine, şirketlerin mali bünyelerinin, sigortalılara olan mevcut ve gelecekteki yükümlülüklerini karşılayabilecek yeterlilikte olmalarına ilişkin açık, kesin ve standart hükümler konulmalıdır.

Ülkemizde sigorta ve reasürans şirketlerinin ruhsatlandırma ve faaliyetleri ile ilgili yasal düzenlemelerin, AB uygulamaları paralelinde, piyasaların uluslararası rekabetini destekleyecek ve sektörü geliştirecek şekilde yapılması gerekmektedir.
Türkiye'de çağdaş sigortacılık düzenlemeleri için, Mali Tablolar UMS uygulamaları esasa alınarak muhasebe yöntemi, tek düzen hesap planı ve mali tablo standartlarının belirlenmesi gerekmektedir. Sigorta şirketlerine, uluslararası rekabette ve faaliyetlerinde büyük avantaj sağlayacak olan ve AB ülkelerinde 2007 yılından itibaren uygulanması planlanan Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'nın uygulanması için gereken yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Sigorta şirketlerinin yeni ürünler geliştirmesi sağlanmalı, şirketlerin özkaynaklarını güçlendirici tedbirler alınmalı ve aracılık sistemi tekrar gözden geçirilmelidir.
Sigorta şirketlerinin önemli sorunlarından biri olan özkaynak yetersizliği, şirketlerin faaliyetlerini olumsuz yönde etkilerken, uluslararası alanda rekabet etmelerini imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle, sigorta şirketlerin asgari özsermaye yükümlülüklerinin, AB standartlarına yükseltilmesi, mali bünye standartlarının Solvency II ile belirlenen esaslara göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, mali bünyenin zayıflaması durumunda " trigger " sisteminin devreye girmesi yönünde düzenlemeler yapılmalıdır. Sözkonusu triggerler, acentelere ve sigortalılara, şirketin özkaynaklarının belirli bir tutarın altına inmesi durumunda, acentelik sözleşmesinin ve poliçelerin otomatik olaral iptal hakkı veren uygulamalardır. Yapılacak yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde bu kuralların uygulanması sağlanmalıdır.

Şirketlerin mali bünyelerinin güçlendirilmesi için, ortakların sermayeleri ile birlikte sigorta şirketlerinin para ve sermaye piyasalarından etkin olarak yararlanmaları sağlanmalıdır. Bu kapsamda, sigorta şirketlerinin çalışma esaslarını düzenleyen SRŞBHY Madde 29'da yer alan ve sigorta ve reasürans şirketlerinin tahvil, bono ve benzeri sermaye piyasası araçları ihraç etmelerini engelleyen maddenin yeniden düzenlenmesi gerekir. Sigorta ve reasürans şirketlerinin, finans piyasalarındaki yeniliklerden azami ölçülerde yararlanmaları sağlanmalıdır. Bu kapsamda, sigorta şirketlerinin tahvil, bono, prim alacakları karşılığında VDMK, konservasyon bonoları, katastrofik bonolar gibi finansal enstrümanlar ihraç etmeleri vergi teşvikleriyle desteklenmelidir.

Sigorta şirketlerinin operasyonel masrafları içinde önemli bir ayrıntı da KDV' dir. Bilindiği gibi sigorta şirketleri KDV mükellefi olmadıkları için KDV açısından nihai tüketici konumundadırlar. Bu nedenle de harcamaları nedeniyle ödedikleri KDV tutarları masraf olarak kaydedilmekte ve bu nedenle sigorta şirketlerinin operasyonel masrafları % 18 oranında daha fazla gerçekleşmektedir. Oysa diğer şirketler masrafları nedeniyle ödedikleri KDV tutarlarını ödeyecekleri KDV tutarından mahsup ederek operasyonel masraflarını düşürmektedirler. Bu nedenle sigorta şirketlerinin ödedikleri KDV tutarlarını, ödeyecekleri BSMV tutarlarından mahsup etmelerine imkan verecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

AB ve ülkemizde uygulanan bağımsız dış denetim yöntemleri hemen hemen aynı olmakla birlikte fark, uygulamaya esas teşkil eden mali tablo standartlarından ve dipnotlardan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla ülkemizde, sigorta ile ilgili muhasebe standartlarının gelişmediği bir ortamda hazırlanan mali tablolar üzerinde ''gerçeği yansıtır'' görüşünü vermek güçlük arz etmektedir. Mevcut yasal düzenlemeler ışığında kayıtların nasıl olabileceği ya da olması gerektiği konusunda detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak bu şekilde standart sağlanarak rakamların gerçeği yansıtması ve mali tabloların güvenilir olması sağlanabilecektir.
Sigorta şirketleri için, devlet denetimi ve bağımsız dış denetim kadar önemli diğer bir denetim türü de iç denetimdir. Sigorta sektörünün suiistimale açık olduğu düşünüldüğünde, iç denetimin önemi kolayca anlaşılmaktadır. AB'nde faaliyette bulunan hemen hemen her sigorta şirketinde iç denetim birimi ve elemanı bulunurken, ülkemizde ise zorunlu olmadığı için az sayıda şirket iç denetim birimini oluşturmuştur.

Ülkemizde sigorta şirketlerinde ''iç denetim'', daha çok şirket uygulamalarının, yasal mevzuata ve şirket politikalarına uygun olup-olmadığının denetlenmesi şeklinde olmaktadır. Bu bağlamda, sigorta ve reasürans şirketlerinin iç denetim birimlerini oluşturmaları ve uluslararası denetim standartlarına göre denetim yapmaları için gereken yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Sigorta şirketleri, AB'ne uyum yasaları çerçevesinde hazırlanan ve henüz taslak aşamasında olan Sigorta Denetleme Kanunu' kapsamında halen ülkemizde uygulanmayan yeni teknik karşılıklar ayrılmak zorunda kalacaklardır. Ancak, sigorta şirketlerinin vergi matrahları tespit edilirken yapılacak indirimleri belirleyen Kurumlar Vergisi Madde 14 / 4 , indirilecek teknik karşılıkları ayrı ayrı belirlemiştir. Bu nedenle, Hazine tarafından yeni bir teknik karşılık ayrılması sözkonusu olduğunda, sözkonusu maddede bahsi geçmediği için Kurumlar Vergisi hesaplanırken indirim olarak dikkate alınamamaktadır. Bu ise, sigorta şirketlerinin haksız vergi ödemelerine ve akabinde mali bünyelerinin zayıflamasına neden olmaktadır. Bunu engellemek için Kurumlar Vergisi Madde 14 / 4, sigorta tekniği gereğince kamu otoritesi tarafından ayrılması zorunlu kılınan tüm karşılıkların indirim olarak kabul edilmesini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Tasarruf sahiplerinin sisteme girişlerini teşvik etmek için sigortalılara ve katılımcılara sağlanan vergi teşvikleri artırılmalıdır. Sistemden yapılan ödemelerde ise, vergi tüm ödemeden değil, sadece sigortalının veya katılımcının sistemden elde ettiği gelirden alınmalıdır.

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen yasal düzenlemelerin yerine yeni düzenlemelerin getirilmemesi nedeniyle, sigorta sektörü, yasal düzenlemelerden yoksun olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu eksikliğin önemli bir sonucu da tahsilat sorunudur. Poliçe akdedilirken kararlaştırılan ödeme planına uygun olarak ödemenin yapılmaması halinde, iptal prosedürü ve altyapı eksiklikleri nedeniyle sektör, prim alacaklarını zamanında tahsil edememektedir. Bu ise, şirketlerin hasar ödeme sürelerinin uzamasına ve mali yapılarının bozulmasına neden olmaktadır. Prim borcunun peşin ödenmesinin esas olmasına karşılık, sigortalı lehine yapılan taksitlendirmede vadelerinde ödeme yapılmaması durumunda, sigorta şirketinin karşılıksız olarak risk taşımaması için, poliçe iptal prosedürlerinin yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Buna bağlı olarak ayrıca, zamanında yapılmayan prim ödemeleri için vade farkı uygulanmalıdır.

Sigorta acentelerinin faaliyetlerini düzenleyen bazı maddelerin ve buna dayanılarak çıkartılan Acenteler Yönetmeliği'nin tamamen iptali ile acenteler kamu denetiminin dışında kalmışlardır. Primlerin ödenmemesi nedeniyle temerrüde düşmüş poliçelerin otomatik olarak iptal edilmesini düzenleyen ilgili kanun maddesi de Anayasa Mahkemesi'nce 1998'de iptal edilmiştir. Acentelerin sigortacılık dışında diğer faaliyetlerde bulunmaları ve sigortalılardan prim tahsil etme ve hasar ödeme fonksiyonları engellenmelidir. Sigorta aracılarının portföy haklarını koruyucu düzenlemeler yapılmalı ve sigorta şirketlerinin mali durumlarında zayıflama tespit edilmesi durumunda acentelerin portföylerini transfer etmeleri sağlanmalıdır.
Yeni Teknolojiler; Internet ve yeni dijital teknolojiler, işlem maliyetlerini düşürmek, bilgiye ulaşımı kolaylaştırmak, aracılara olan gereksinimi azaltmak ve ürün seçme ve tüketici bilincini yaygınlaştırmak gibi potansiyelleri aracılığı ile finansal hizmetlerin sınırötesi gelişiminde bir takım yeni olanaklar sağlamaktadır. Sigorta ve reasürans şirketlerinin işlemlerinin ve raporlamalarının sağlıklı olarak yapıldığının tespiti için, dışarıdan alınan veya şirket içinde yazılan bilgisayar programlarının bağımsız bir kuruluş tarafından onaylanması zorunluluğu getirilmelidir.

Sigortacılık bilincinin artırılması, sektöre güven duyulması için eğitim kurumları ve Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği gerekli çalışmaları yapmalı, bir eğitim seferberliğine başlanmalıdır. Bu kapsamda, üniversitelerle işbirliği yapılarak yeni ürünler, piyasa ve rekabet koşulları ve diğer konularda nitelikli personel yetişritilmesi sağlanmalı ve bu konuda vergisel teşvikler sağlanmalıdır. Sigorta sektörüne önemli eğitim hizmetleri veren Türk Sigorta Enstitütü'süne prim gelirleri üzerinden bir pay verilmelidir.

Ülkemizde sigortacılık çağdaş bir yasal düzenlemeden yoksun olarak yürütülmektedir. Sigorta sektörü ile ilgili çağdaş, AB normlarına uygun yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması, sektörün gelişmesi, ve AB sürecine uyum süreci için önem arzetmektedir.

Birikimli hayat sigortaları ve bireysel emeklilik sistemi, ülkemizin ihtiyacı olan uzun vadeli fonların sağlanmasında önemli bir fonksiyon üstlenecektir. Devlet denetiminde güvenilir şahıs ve kurumlar tarafından kurulacak bireysel emeklilik şirketleri, rekabet yoğunluğu olan bir piyasada pazar payı alabilmek için kıyasıya bir rekabet içinde kaliteli ve güvenilir ürünlerle pazarda faaliyet göstereceklerdir.
Ayrıca, şirketler nezdinde sadece rezerv olarak tutulan kıdem tazminatı karşılıkları da çalışanlar adına bireysel emeklilik sistemine aktarılarak çalışanların emeklilik döneminin finansmanında önemli bir katkı sağlayacak, hem de bireysel emeklilik sistemi kanalıyla hazineye uzun vadeli borçlanma imkanı sağlayacaktır. Bu uygulamaya paralel olarak Kıdem Tazminatı giderinin Kurumlar Vergisinden indirilmesinin kabul edilmesi için gereken yasal düzenlemelerin de yapılması gerekmektedir.

Halen tasfiye aşamasında olan Konut Fonu'nda biriken fonların ilgililer adına Bireysel Emeklilik Sistemine aktarılması, hem Bireysel Emeklilik Sistemi'nin gelişmesine ve tabana yayılmasına imkan sağlar, hemde çalışanların gelecekleri için önemli bir güvence oluşturur.

Uygulamada çıkabilecek sorunlar olmasına rağmen, bireysel emeklilik sistemi, ülkemizin ihtiyaç duyduğu reel sektör yatırımlarının finansmanı için uzun vadeli kaynakların sağlanmasında önemli rol üstlenecektir. Katılımcıların emeklilik dönemlerinde hayat standartlarını düşürmeden ve daha da önemlisi devlete yük olmadan yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacaktir.

Sigorta şirketlerinin, özellikle hayat sigorta şirketlerinin ve bireysel emeklilik şirketlerinin sigortalıların ve katılımcıların fonlarını etkin ve risksiz bir şekilde değerlendirmeleri, sektörün, sigortalıların ve katılımcıların gelecekleri için önem arzetmektedir. Bu nedenle şirketlerin modern portföy yönetim tekniklerini ve teknolojik imkanları kullanmaları, yönettikleri birikimlere minimum risk düzeyinde maksimum getiriyi sağlamalıdırlar.

Türk sigorta şirketleri, globalleşen pazar koşullarında rakipleriyle etkin bir şekilde rekabet edebilmek ve şirketin underwriting kapasitesini artırmak amacıyla yeni risk yönetim tekniklerini kullanabilirler. Bu amaçla, finansal reasürans işlemleri, risklerin seküritizasyonu ve diğer risk yönetim tekniklerinin şirketin mali koşulları dikkate alınarak kullanılması gerekmektedir.

Uygulamada da görüldüğü gibi Finansal reasürans tekniğinin kullanılması, sigortacıya çeşitli faydalar sağlamaktadır; bunlardan en önemlileri bilanço yapısını olumlu yönde etkilemesi ve sermaye ihtiyacını azaltmasıdır. Genel olarak, gelecekteki yatırım gelirlerini cari yıl underwriting geliri olarak alındığı için hasar oranı ve masraf oranı toplamını düşürmektedir. İkinci önemli faydası sigorta şirketinin özkaynaklarının prime oranını gösteren yükümlülük karşılama yeterliliğini ( solvency ) artırmaktadır. Bunun sonucunda ek sermaye ihtiyacı olmadan sigorta şirketinin teminat verme kapasitesi artmaktadır.


Türk sigorta sektörünün ihtiyacı olan çağdaş bir mevzuat, güçlü mali bünye ve yüksek teknoloji ile donatılmış altyapı sektörü, uluslararası ortamda rekabet edebilir duruma getirecektir.

Saygılarımla,

Dr. Halil YOLCU

 
Toplam blog
: 20
: 3422
Kayıt tarihi
: 22.03.07
 
 

1964 yılında Adıyaman Besni'de doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Besni de tamamladıktan sonra Çu..