Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Avrupa Futbol şampiyonası üçlemesi

İyi yönetmenler üçleme film çekerler biliyorsunuz. Bende böyle bir üçleme yapacağım. (Böylece kendime de bir kenardan iyi kavramını yapıştırdım.) Detaycılığa, olayın özüne inmeye çok meraklıyım ya, bu nedenle bir kez daha çok temel kavramlardan başlayıp , ulusal futbol takımımıza ve doğal olarak Sn. Fatih Terim’ e değineceğim. Bunu yaparken de biraz basketbol karşılaştırması olayı netleştirmek için söz konusu edilecek.

Sayın okurlar futbol basit bir oyundur. İyi oynayanın maç başına kazanma olasılığı daha yüksek olmakla beraber her zaman için iyi oynayan kazanmaz. Ancak ortalamada daha iyi takımlar daha çok kazanırlar. Maçın skoru her zaman doğruyu göstermeyebilir. Örneğin kaybettiğimiz Portekiz maçı tamamen aynı koşullarda 5 veya 6-0 yenilgimiz ile sonuçlanabileceği gibi, 2-1 galibiyetimiz veya 2-2 beraberlik ile de bitebilirdi. Bu nedenle özellikle turnuvalarda hasbelkader şampiyon! bile olabilirsiniz. Ör: Türkiye’ nin dünya üçüncülüğü. Ciddi rakip olarak sadece Brezilya ile oynadık ve zaten onu da kaybettik. Aslında bulunduğu gruptan çıkamıyordu bile ulusal takım. (Brezilya’ nın sanırım Kosta Rika’ yı yenmesi sayesinde çıktık.) Yani onu bile pek kendimiz yaptık sayılmayız. Oysa basketbolda maç bazında da genel süreç bazında da daima daha iyi oynayan takım kazanır. Daha kötü oynayan bir takım olup kazanma şansınız yoktur. Futbol aşırı kurallı ve ince hesaplı, hani neredeyse satranç gibi oynanan bir oyun değildir. Örneğin 5 dakika ayağınızda topu dolaştırsanız bir şey olmaz. Oysa basketbolda yarı sahayı 8 saniyede geçmez ve 24 saniyede de topu çembere değdirmezseniz hücum sıranızı kaybedersiniz. Futbol kolaydır, insanı hafif tertip uyuşturur, beyni ciddi olarak yormaz, erkeğin dedikodusu denebilir, zararsız sayılabilir. Bu nedenle herkes sever. Sınıf farkı yaratmadan aynı platformda buluşturur. Bu yüzden futbol hakkında herkes yazabilir, çizebilir, konuşabilir, bu da büyük bir medya pazarı demektir. Ormanlar için konuşmak yorarken, saatlerce ofsayt mı diye konuşmak dinlendirebilir. Aynı takım, aynı maç için bir futbol otoritesi! 4-2-4, diğeri 4-4-2 oynadık der. İşin matrağı olasılık sayısı da 5’ den fazla değildir. (Son İsviçre maçı) İkisi de doğru olur. Bu mantık özellikle az gelişmiş ülkeler olmak üzere genelde herkesin hoşuna gider. 1. ligde bir oyuncunun milyon Euro alması konuşulur ve gençlerin hayallerini süslerken, nice yetenekler mahalli liglerde hiçbir güvencesiz sakatlanır giderler. Bir maç 3-0 biterse farklı sonuç olur. 2-0 biterse net bir skor olur. Maçı son dakika golü ile bile kazanınca –hatta futbol o kadar matraktır ki beraberliğe bile oynayabilirsiniz- takım ve teknik direktör için yazacağınız yazılar da değişebilir. Hatta maçın yarısını seyretmeden yazsanız bile çok şeyi atlamış olmayabilirsiniz. Bir dakika seksen dokuz dakikayı örtmüştür. Üstelik atılan gol için şahane şuttu diye de yazabilirsiniz. Asında o şut savunmaya çarpıp kaleciyi yanıltmıştır. Normal gitse yenmeyecek bir goldür. Veya atılan kafa golü kalecinin eline de çarpmıştır ama yine de girmiştir kaleye. Kimse kaleci doğru atlasaydı demez. Bizim oyuncumuz harika vurdu olur. Oysa ki basketbolda beraberlik yoktur bazı istisnai elemeler dışında. Bir takım kazanıncaya kadar oynanır. Şutu kötü çekerseniz sayı olmaz. İyiyse girer, iyi değilse girmez. Girecek topu inişte engelleyen çıkarsa hakem sayıyı verir. Tüm bu nedenlerle hem siyaset yorumcusu, hem ekonomist, hem her meslekten olursunuz, hem futbol eleştirisi yazabilirsiniz. Ne deseniz doğrudur. Bayan futbol takımlarına biraz gözümüzü kaparsak laiklik, turban tartışmasına da girilmeyeceğinden tehlikesiz ve demokratik bir kitle tartışma ortamı bile sayılabilir. Evde eşle kavga varsa maçı açarsınız susar. Aspirin gibidir, her derde devadır.

İşte bu kadar çıldırdığımız ve bence koşullarımızla ters orantılı değer biçtiğimiz ve ödediğimiz futbol budur. Futbola biçtiğimiz bu değer ve ödediğimiz bedel ile başta bahsettiğim diğer konularda üçlemenin diğer yazılarında ama azzzz sonra.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..