Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '16

 
Kategori
Güncel
 

Avrupa ve Çok Vahşi Batı!

15 Temmuz’dan sonra Avrupa’daki bizimle ilgili haberler tek kanaldan ve sürekli aleyhimize olan haberler yapılmaya başlandı. Basın patronların elindedir ve patronlar ne isterlerse Avrupa’da o haberler, haber yapılıyor, diğer haberler göz ardı ediliyor. Bu da normal karşılanmalı. Çünkü bu zamana kadar tecrübelerimiz gösterdi ki, basın ve medya kuruluşları da savaşın ve gücün bir başka şekilde tezahüründen başka bir şey değildir. Bu açıdan bakılınca güçlülerin toplumlara gerçekte şekil verme aracı haline gelen medya güvenilirliğini yitiriyormuş gibi olsa da yine de insanlar davranışlarını onlara göre belirliyorlar. Avrupa da öyle. Bugün; yurtdışından görüştüğümüz tüm insanlar Türkiye’de ciddi bir savaş yaşandığını sanıyorlar. O zaman bizim izlediklerimiz de bir manada hep hatalı ve hep yanlıydı. “Kandırıldık, inandırıldık ve yönlendirildik ve yanıltıldık”

Nato belki de "zorunlu" bir hataydı. Gerekli olduğuna inandırıldık. Nato gerekliyse İzmir’de üs edinmesinin nedeni ne olabilirdi? İzmir’in bir yakasında Nato’nun bir müttefiki Yunanistan diğer yakasında yine Nato müttefiki olan Türkiye’de vardı. Türkiye’yi yıkmak üzere kurulan bir grubun İzmir’de bulunmasının nedeninin bu hareketin doğmasında muhtemelen payı olmalı. Yoksa Nato’ya ait ve iki üye arasında askeri üs ne işe yarardı? Nato ile birlikte kendimizi devlet olarak sıfırladığımız, onların kurallarına göre oynamayı seçtiğimiz yıllar oldu. Onlar istedikleri anda savaşan bizler, onların istediği zaman ihtilallar oldu. Onlar istediler, Türkiye milli olan ne varsa yok etti. Yok edilen kurumlar, kuruluşlar, birimler derken yaptığımız her anlaşma ile kanatlarımızdan birini daha yok ettiler. Ve bizler bugünlere kadar geldik. Özelleştir, genelleştir, değiştir, boz ve bozularak yok ol.

Batı; “yardım” diyorsa ceplerimizi sıkı sıkıya kontrol etmemiz, malımıza mülkümüze daha fazla sahip çıkmamız gerektiğini anladık. Batı; “insan hakları” dediğinde yeniden kütleler halinde insanların öleceğini ve daha fazla insanın esarete sürükleneceğini anladık. “Demokrasi” dediklerinde ölüm, “özgürleştirme” dediklerinde öldüreceklerini anladık. Zira en güzel özgürleşme hali ölüm, öldürme olmalı. Uzun zaman siyasetçilerimiz bu süreci bize geveleyerek anlattılar. Anlatmayı ve yan çizenleri ya darbeyle, ya ekonomik darbelerle, iç savaşla, terörle dize getirdiler. 15 Temmuz bu dize getirme hareketlerinin sonuncusuydu. Bundan çıkarılacak en büyük ders; birlik ve beraberliktir. Bu bölgede yaşayan insanların anlaması gereken en net gerçek; bu coğrafyanın başına gelenler,Türk ve Sünni oldukları için gelmiyor. Bu bölgede eğer bir Ermeni, Rum, Kürt ve hangi dinden olursa olsun bu bölge üzerinde güçlü ve güç sahibi bir devlet, birlik inşa edilmediği sürece bu mümkündü. Afrika’da hatta Avrupa’da olanlar buna örnek teşkil etmiyorsa bu bölge için hiç etmez! Çek Cumhuriyeti vardı, Yugoslavya vardı, SSCB vardı, vardı oğlu vardı. Ne oldu? Onlar da hem Müslüman, hem de Türk değillerdi. Ama onları dahi parçalamakta hiç tereddüt etmedilerse bizi neden parçalamasınlar? 

Bizim bölgemiz, yani Türkiye doğan görünüşlü şahinler” “imam görünüşlü papazlar” “kuzu görünüşlü kurtlar” “aslına zıt görünüşlü mahlûkların” ve çok çeşitli saptırıcıların kol gezdiği bir coğrafyada ve bu toplumda birliği sağlamak lazım. Bunu yapmak bu bölge için atomu parçalamaktan çok daha zor olduğunu düşünmekle birlikte inanan ve düşünen herkesin gerçekte kafa yorması gereken tek erdem olabilir diye düşünüyorum. Aksi takdirde biriktirilen her şey Fuzuli’dir.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..