Avrupa’yı kurtaracak çözüm; Türkiye’yi Avrupalaştırmak

Avrupa, “sığınmacı” sorunuyla “bunalım”a girmiş vaziyette…

Çünkü Avrupa’ya yağmur gibi sığınmacı yağıyor…

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB içerisinde serbest dolaşım hakkı tanıyan “Schengen Anlaşması”nın çökebileceği uyarısında bulundu. Tusk’a göre, “Noel döneminde AB’ne günde iki bin mülteci” girdi. (Euronews, 19.01.2016)

Evvelsi gün, Güngör Uras’tan aktarmıştım, yılbaşından bu yana, Türkiye’den, günde 1,700 Suriyeli Avrupa’ya doğru çıkıyor.

Demek, AB’ne giren mültecinin büyük çoğunluğu Türkiye yoluyla Avrupa’ya gidiyor.

Bu yolla gidenler milyonları buldu…

Sadece Almanya’ya 1 milyon 200 bin kişinin girdiği, bu ülkedeki Türk kökenli milletvekillerince belirtiliyor. (Kanal Avrupa, 17.01.2016)

On binlercesi İsviçre’ye, İngiltere’ye ulaştı. Hemen her ülke panik halinde çözüm bulmaya, tedbir aşmaya çalışıyor.

Burada, hayatî soru şu: Bizim, “misafir” dediğimiz bu “göçmenler”, niçin Türkiye’de kalmıyor, kalmak istemiyorlar?

Bu “misafirler”, üstelik Müslüman bir ülke olduğu halde, Türkiye’den niye hemen kaçmak istiyor?

Neden hemen kapağı Hıristiyan Avrupa’ya atmak istiyor?

Çünkü Avrupa cazip!

İş var!

Aş var!

Özgürlük var!

Bunlar Türkiye’de yok mu?

Var ama az, bize bile yetmiyor!

Türkiye’de bunlar “yeteri kadar” olsa biraz da artsa, “misafirler”e de verebilsek, burayı terk ederler mi?

Etmezler, değil mi?

Eeee, o vakit!

O vakit, Türkiye’yi Avrupalaştırmak gerek!

Avrupa’da ne varsa getirmek gerek!

Meselâ, Avrupalı işadamları yatırımların bir kısmını Türkiye’ye yapabilirler…

O yatırımlar, Türkiye’deki iş ve aş imkânlarını artırırken, Türkiye’den “hukuk güvenceleri” isteyebilir, Türkiye’nin evrensel ölçülerde hukuk devleti olmasına katkıda bulunabilirler.

Boş, verimsiz, çağdışı pazarlıklar yerine, “çağdaş değerler” üzerinden pazarlıklar yapılabilir:

Hak,

Hukuk,

İnsan hakları,

Sağlık,

Eğitim,

Eşitlik,

Serbestlik,

İfade özgürlüğü,

Ekonomik yatırımlar Vb. değerler üzerinden!

Böylece biz de kazanırız, Avrupa da kazanır… Hatta “misafirlerimiz” de!

İşte, kazan-kazan ve hatta sen de kazan budur!

Üç tarafın birden kazanması… Bundan daha kazançlı bir çözüm düşünülebilir mi?