Avşar kızı Hülya’dan “Bursalı Kadın”a

Adını ilk kez duyduğumda güzellik yarışmasında birinci olan Hülya, daha öncesinden evlenip ayrılmış olduğundan tacı geri alınınca “Taçsız Kraliçe” diye nam salmıştı.

Atalarımız: “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” demiş.

Hülya Avşar’ı ve onun gibileri yazmak kolay, ünlü ve zengin insanları herkes yazar. Televizyonlar, gazeteler biraz da sıradan insanları anlatıp yazsalar.

Onlar ne yer, ne içer, nasıl yaşarlar?...

Geçen hafta sabah sırtımda bir yanma ve kaşıntı ile uyanınca sivrisineğin havada uçtuğunu gördüm. Ben sana bunun hesabını sormaz mıyım, düşüncelerinde basınca püsküren ilacı aramaya giderken sivrisinek üstüme geldi, anladım ki kanımı daha da emmek ister. Can havliyle yakaladığım bücür parmaklarım arasında bu âlemden göç eyledi.

Sabah sabah bir cana kıymanın verdiği üzüntü ile televizyonu açtım, haberleri izlemeye başladım. 3 – 4 küçük çocuk önlerinde konuşan bir çocuk ağlıyor ve annesini anlatıyordu.

“Annem temizliğe gidiyor, 500 lira alıyor, 250 lira kira…”

Olayı anlamaya çalıştım.

Bursa ilinde dul bir kadın 500 lira banka kredisini ödeyemediğinden ve taahhüdü ihlalden cezaevine alınmış…

Bu kadarı da olmaz, yuh be duygu ve düşüncelerinde giyinip sokağa çıktım. O gün bugün düşünüyorum. Devlet dediğin “Sosyal Devlet” olmalı, “Baba Devlet” olmalı. Devlet dediğin vatandaşına nerede hata yapacak da zindana atacağım düşüncesinde olmamalı…

Bursalı kadını hapse atmak çözüm müdür?

Bir yabancı futbolcu için trilyonlar harcayan kulüpler, kim kiminle hangi mekânlarda buluşmuş diye magazin programı yapan televizyonlar, yatlarda sefa süren burjuvalar, evet sizler dönün de biraz kanını emdiğiniz bu toprakların insanına bir bakın.

Siz sefa sürerken yatlarda katlarda, Laile ve benzeri mekanlarda, onlar sefil, onlar perişan, onlar 500 lira borçlarını ödeyemedikleri için evet, onlar zindanlarda…

*