Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '09

 
Kategori
Meslekler
 

Avukat

Avukat
 

Her mesleğin zor tarafları vardır ama Hukuk’la uğraşmak herhalde en zor işlerden biridir.


O nedenle avukat’lık, bana Dünya’nın en zor işi gibi gelir. Her iyi konuşanın avukat olamayacağını, her avukatın da iyi konuşamayacağını , Türkiye’deki Üniversite’ye giris sınav sisteminin de gönülsüz, mecburi avukatlar yetişdiğini biliyorum.


Avukat olmak için ne gerekir sorusunun cevabı o nedenle ’’hiçbir özelliğinizin olması gerekmez, Üniversite sınavını kazanın yeter’’ diye cevaplanır.


O nedenle, aslında çok başka alanlarda daha başarılı olacak bazı arkadaşlarımın, yakınlarımın avukat olmasına pek şaşırmazdım. Bilirdim ki, bu iş, onların işi değil ama başaracaklar. Yıllar onları iyi bir hukukçu yapacak. Eski hukukçular, avukat olacaklara şunları tavsiye ediyor:


‘’Ömür boyu sürecek bilgi arama ve edinme savaşına hazır olun, çünkü hukuk, Lut Gölü’nden bile derin, dipsiz bir kuyudur.’’


Bir de ülkemiz gibi hukukun ağır işlediği, suç oranının çok fazla olduğu bir ülkede, kanunsuzluğu marifet sayan insanların çokluğunu, bunların tehditlerini, bunlarla uğraşmanın güçlüğünü düşünün. Her an bir kazaya, sabotaja, ya da bir silaha gitmenin yaşam boyu süren korkusu. Cesaretin bedeli?.....İşimi yapayım, evime ekmek götüreyim derken, karşı tarafın boy hedefi haline gelmek?... Bu yüzden bir de mangal gibi yürek ister.


Zordur ülkede avukat olarak yaşamak. Hak arayıcısı olmak.

Adliye koridorlarının stresi, kalabalığı, bitmez tükenmez duruşmalar. Patırtı, gürültü…Ne sağlam bir beyin bırakır insanda, ne de kalp. O nedenle fazla yaşamazlar. Bedeli ağırdır.


Bir avukat arkadaşım vardı. Çocuk denecek yaştan tanışırdık. Ailece görüşürdük hala.


Meslek stresi onu kalbinden yaralamış., on yıl önce by-pass ameliyatı olmuştu.


O gün eşini gördüm. Onu sordum. İyi işte, büroya gidip geliyor dedi. Arasıra bürosuna yakın eski semte uğruyor, eski arkadaşlarıyla buluşmayı ihmal etmiyor dedi. Selam söylemesini istedim. Ayrıldım.


Kader bakın ki, o selamım, epeydir görmediğim avukat arkadaşıma asla ulaşamayacak.


Bir davasını geri almak isteyen bir müvekkilinin duruşması için Kadıköy Adliyesinden çıkıp, bürosuna giderken, Altıyol’da düşmüş ve bir daha kalkamamış. Çevredekiler ambulans çağırıp, hastaneye götürürken yolda ruhunu teslim etmiş.


Dava düştü mü bilmiyorum ama avukat düştü ve bir daha kalkamadı.


Telefon, ben selamımı söyledikten beş dakika sonra gelmiş eşine. Kalabalıktan biri onun telefonunu alarak herhangi bir yakınına haber vererek, insani görevini yapmış.


Avukat arkadaşıma selamım, asla yerine ulaşamayacak.


Eşine selam söylediğiniz, saygıyla andığınız birinin eşine, aynı akşam baş sağlığına gitmenin dayanılmaz acısını yaşadım o gece. ‘’Selam söyledin ama’’ diye ağlıyordu eşi, ‘’o yok ki’’


Zor meslektir avukatlık bu ülkede. İnsanı sadece terör ve kurşun öldürmez. Hak aramak, heryerde Dünya’nın en zor işidir. Stresle geçen yılların tahribatı ağır olur. Haksızlığa uğramış bir masum suçlu gibi, kalbiniz isyan eder. Oracıkta kalıverirsiniz. Bu avukatın kaderidir.


Çoktandır görmüyordum.

Avukat arkadaşıma selam gönderdim. Almadı….Alamadı.
Kimseyle vedalaşamadan, düştüğü yerden kalkamadı.

Akşama kadar yaşayamadı..

Bütün avukatlara sevgi ve saygıyla..

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..