Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '18

 
Kategori
Deneme
 

Ay Parlıyordu / Toparlan Şair / Ne Çabuk Büyüdük

Ay Parlıyordu / Toparlan Şair / Ne Çabuk Büyüdük
 

Zaman ve Gerçek


Ay Parlıyordu
Ay parlarken nehrin üzerinde derinlerden gelen bir hüzünlü şarkı yayıldı etrafa. Karanlıkta yüzü hayal meyal seçilen, sırtını dayadığı ağacın altında bir adam gitar çalıyor, şarkı söylüyordu. Yanık sesli bu adamın söylediği şarkının sözleri de pek hüzünlü idi. "Yollardayız günlerdir, uzakta toprağımızdan, sevdiklerimizden.” Biraz geride, orta yerde yakılmış ateşin etrafını çevreleyen onlarca yorgun yüz, kulak kesilmiş bu hüzünlü şarkıyı dinliyordu.

Alevlerin gölgesi yüzlerinde dalgalanırken gözleri, nehrin üzerinde parlayan aya takılmış, uzakları düşünüyorlardı. Yanık sesli adam devam etti şarkısına, “umutlarımız pamuk tarlalarında ekili, bizi bekler, alacağız onu topraktan ve rızkımızla mutlu döneceğiz evlerimize.” Adam şarkısını bitirdiğinde gitarını sırtına aldı ve arkadaşlarının yanına geldi.

Uzandılar hepsi toprağa sırt üstü, düşlerinde sıcak yuvaları, geride bıraktıkları canları, serin, tatlı bir uykuya daldılar ateşin çıtırtıları arasında. Biraz sonra ay daha da yükseldi, yükseldi ve bulutların arasına girdi...


Toparlan Şair
Hadi şair, toparla mısralarını, içinde ne kadar hayal, sevda şarkısı, sevgi sözcüğü, umut, hüzün, barındırıyorsa, hepsini toparla ve hemen terk et buraları.

Kuzum, sen deli misin, modası geçti artık bunların, anlamıyor musun? Dönüp bakan yok bunlara, sen fark etmiyorsun ama yürekler taş kesmiş, anla artık bunu ve kabullen. Sen hala sevgiden, aşktan ve umuttan dem vuruyorsun. Doğrudur, beğeniyor, seviyorlar yazdıklarını ama, PARA etmiyor bunlar artık, görmüyor musun? 

Sessiz kalıyor en güvendiğin dostların bile, oysa hepsinin ne kadar çok ihtiyacı var bunlara. Biliyor ve her şeyin farkındalar ama susuyorlar, belli etmiyorlar sana, etmeyecekler de. İncitmek istemiyorlar seni, bir bakıma tüm özlemleri, derin duyguları sende vücut bulsun, sende dile gelsin istiyorlar belki de.

Peki, sen onlar gibi olabilir misin, vazgeçebilir misin sevda şarkılarından, sevgi sözcüklerinden, düşlerinden, umutlarından?  Hayır, değil mi, öyleyse toparla hepsini ve hemen uzaklaş buralardan. Bir yerlerde hala sana ve tarifsiz güzellikteki sözcüklerine, mısralarına deli gibi ihtiyaç duyan, nice susamış insanlar vardır, onları ara bul, umutlarını orada yeşert, hadi yolun açık olsun, sakın dönüp de arkana bakma...


Ne Çabuk Büyüdük
Siyah önlük, kolalı beyaz yakalar, ne kadar da birbirimize benziyoruz biz okullu çocuklar, tıpkı penguenler gibi.

Boş bir arsada kan ter içinde top kovalıyorum şimdi, gazoz ısmarlayacak yenilen takım; ne çok gazoz içtim çocukluğumda. Ya okul tuvaletinde ilk sigaramı tüttürdüğüm gün yok mu, nasıl da öksürüklere boğulmuştum, ağzım burnum duman içinde, gözlerim çakmak gibi, bir de ders zili çalmaz mı, ağzımı musluğa dayayıp kana kana su içiyorum, biraz da yüzüme çarpıyorum, hadi doğru derse.

İlk sinema maceram Kamçılı Zorro filmi ile başladı, ardından Jery Lewis, Dean Martin’li kahkaha dolu günler.

Ne de çabuk geçivermiş zaman, şimdi de bir bulvar kahvesinde az şekerli kahvemi yudumluyorum, Sait Faik’i anımsayarak. Briyantinli saçlarımı da Clark Gable gibi yana taramış, badem yağı ile parlatılmış ayakkabılarımı iyice öne çıkarmışım. Gözlerim fıldır fildır etrafı süzüyorum, eh artık sıra ilk aşkımı aramaya geldi...
 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..