Ayağını yorganına göre uzat

Nerede olursak, hangi koşulda yaşarsak yaşayalım, doğacak  sıkıntıları engellemek, iç ekonomimizde, refahı sağlayabilmek için, zorunlu olan tek şey yorganımızın boyudur. Hayatımızın planını yorganın boyuna, yada kendi boyumuza endekslenmek tamamiyle bizim elimizde. Ölçüde yorgan sabiti, beden ise değişkeni çağrıştırır.

Yorganımızın bir metre ( yani bin lira) olduğunu düşünelim, ( ki gönlümüz isterki ikibuçuk, yada üç metre olsun. ) Naçizane eldeki yorganla idare etmek zorunluluğunu ele alırsak,  ayaklarımızın dışarıda kalmaması için, bedenimizin şekilden şekile girdiğini göreceksiniz. Muhtemelen son şeklimiz karnımıza doğru çekilen ayaklar olacaktır. Bana kızdığınızı tahmin edebiliyorum, hayat felsefem şükretmek üzerine kurulu olduğundan, ya yorganım olmasaydı diye düşünürüm. Madem yorganımın boyu belli, pollyannacılık oynamanın hiç sakıncası yok sanki. Bu arada elimizdeki exstra malzemeleri unutmayalım, hayal gücü mesela… Hayal gücünün sınırı yok ama,  ihtimaller içeren hayaller tercihimiz olmalı.

Bir kişi iken sığmak zorunda olduğum yorganıma eğer iki kişiyi sığdırmam gerekiyorsa, yorganın altına girecek kişininde çabası olmalı. Bir kişinin azığı iki kişiyi aç koyar derdi kayınvalidem. Kısacası yorganı denk getirebilmek için yorganın altına girecek kişilerin çabaları ölçüsünde yama yapmaları gerekir. Düşünsenize beş kişilik aile de, eli ekmek tutabilecek üç kişinin birer metre yorganınıza ek yaptığını. Üç metrelik yorgan bizi yeterince ısıtacaktır.

Herkesin kendine göre bir yama tekniği vardır. Kalifiye olduğumuz alanlarda yorgan boyunu yamalayabilmek dileği ile, yorganın boyu mutluluğuda beraberinde getirecektir.