Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Ayakta alkışlananlar

Ayakta alkışlamak, bir hayranlık, saygı ve coşku karışımı bir duygu… Sizin hiç ayakta alkışladığınız oldu mu?
Ben bilmezdim ayakta alkışlamanın ne olduğunu. Aslında alkışlamayı da bilmezdim. Ta ki, Ankara’da öğrenciyken, öğretmenlerimizin de teşvikiyle Atatürk'ün sanata verdiği önem sayesinde kurulan Devlet Tiyatroları’nın oyunlarını izlemeye gidene kadar. Hele Opera’daki sanatçıların, müziği icra edenler başta olmak üzere tüm oyuncular ve orkestra şefinin dakikalarca ayakta alkışlandıklarını orada görmüş orada ellerim alkışlamaya alışmış, beğenilen ve takdir edilen için ayağa kalkmayı öğrenmiştim.
Şu yeryüzünde kim bilir ne hayatlar yaşanıyor. Bunların içinde kim bilir ayakta alkışlanmaya değer ne hayatlar var. Evine helal lokma götürmek için bedensel veya beyinsel emeğini seferber edenler, hiç mecbur değilken etrafına iyilik saçanlar, el emeği göz nuru ile ve beyin ışıldamasıyla bir eser oluşturanlar, muhtaç olsa bile kalemini, makamını veya kariyerini üç kuruşluk menfaati için çarpıtmayanlar... Kim bilir daha niceleri... Ayakta alkışlanası insanlar... Bunları bilmeyiz. Çünkü onlar vitrin konusu olmazlar.
Bir de geçici ayakta alkışlananlar vardır. İşte onlar sahip oldukları kudret kaybolunca önceleri ayağa kalkılmaz, sonraları alkış sesleri de kesiliverir. Ne acıdır onlar için. Alkışa alışmışken o sesin kesildiğini görmek...
Churchill’le ilgili bir belgeselin son sahnesi ilginçti. İkinci Dünya Savaşı’nda ABD desteğini arkasına alan Churchill İngiltere Başbakanı olarak, Alman Nazilerine ve İtalyan Faşizmine karşı verdikleri savaşı müttefikler olarak zaferle sonuçlandırırlar. Ama savaş sonrası tekrar seçilmeyen ve bir şeylere çok içerlemiş olan huysuz bir ihtiyar görünümündeki Churchill eşi ile birlikte bir tiyatro oyununa söylene söylene gider.
Loca’da izledikleri oyunun bitiminde herkes sanatçıları ayakta alkışlarlar. Daha sonra oyunculardan biri seyircilere hitaben “ülkemizi düşmanlardan kurtaran Churchill de bizi bu gece onurlandırmıştır” deyince bu defa dakikalarca ayakta alkış Churchill için devam eder.
Onların kahramanı olan Churchill ise Atatürk’ün öncülüğündeki Türk direnişini Çanakkale’de aşamamıştı. Eğer bugün Atatürk yaşasaydı da bir tiyatroya gitseydi kim bilir halkımız onu nasıl çılgınca ayakta alkışlardı…
Ama böyle bir sevgiyi ve saygıyı azaltmaya, O’na ve O’nun arkasındaki iradeye minnettarlığımızı unutturmaya çalışanlar da var. Atatürk o ileri görüşlülüğü ile böyle olabileceğini de vurgulamamış mıydı? Cumhuriyeti o yüzden saf, temiz ve dinamik bir güç olan gençliğe emanet etmemiş miydi?
İster kalemini çirkin emellerin hizmetine verenler olsun ister mevkiini korumak için bukalemun gibi davrananlar olsun… Yüce halkımız bunların hepsini çok iyi ayırt eder...
Marifet ayakta alkışlanmayı gerçekten hak etmek olsa gerek!.. 

 
Toplam blog
: 82
: 1046
Kayıt tarihi
: 24.05.11
 
 

TED Ankara Koleji ve ODTÜ Kamu Yönetimi mezunuyum. Asıl mesleğim bankacılık. Çeşitli kuruluşlarda..