Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
Dostluk
 

Ayaküstü dostluk...

Ayaküstü dostluk...
 

Ayvalık'tan ayrılıyoruz. Son olarak Ayvalık tostlarımızı da yedik, garda hareket etmeyi bekliyoruz. Arkamızdan el sallayacak veya bir tas su dökecek ya da mendille gözyaşlarını silecek kimse olmasa da zor geliyor işte, bu eşsiz güzellikleri bırakıp dönmek bize.

Belki yetmişine yaklaşmış bir bey izin isteyerek oturuyor yanımıza. Ayak üstü sohbet ediyoruz. Geçen on dakikalık zaman diliminde sanki bağları sonsuza kadar kopmayacak ayaküstü dostluk kuruluveriyor aramızda. Anlatmaya başlıyor neşeli beyefendi,

- Senelerim geçti gökyüzünde benim. Emekli albayım ben. Bir zamanlar Paris’te Eiffel Kulesinin altında kızlarla
az fıstık yemedik. Şimdilerde paramız kalmadı artık. Bakmayın böyle olduğumuza.

Cüzdanı karıştırıyor neşeli beyefendi. Siyah cüzdanının arasına sıkıştırılmış, siyah-beyaz, uçları yıpranmış eski bir fotoğraf çıkarıyor. Belki 30 sene öncesine ait. Resimden anlaşılan bir zamanlar oldukça yakışıklıymış. Cami yıkılsada mihrabı kalmış. Derin bir of çekiyor ve hepimizin söylediğini o da söylüyor.

- Zaman ne kadar hızlı ilerliyor. İnanır mısınız, başım dönüyor dünyanın bu kadar hızlı dönmesinden. Hey gidi
günler heyyyy.

Sonra devam ediyor yine…

- Yaz aylarını Ayvalık’ta geçiriyorum. İstanbul’da kuramadığım dostlukları burada kurmak mümkün. Altı
senedir Ataşehir’deyim hala komşularımın hoş geldin demesini bekliyorum. Burada selam veriyorsun
ayaküstü dostluk kuruyorsun. İstanbul’un kaybettiği eski sıcak geleneklerimizi burada yaşıyoruz.

Hafiften anneme eğilerek onay bekliyor.

- Öyle değil mi hanımefendi, diyor. Dalmış güzel gözleriniz uzaklara.
- Öyle, diyor annem tasdikler gibi başını sallayarak.

Bey amcam geçmişe dönüyor ayaküstü.

- Eskiden Hasan Paşa vardı. Benim büyük dedem. Ellerini arkaya bağlar, cumbada ki sedire ayaklarını uzatarak
oturur bana seslenirdi gür sesiyle. “Oğlum Galip suyumu getir benim” derdi. Özenirdim çocuk yaşlarımda dede
olmaya. Bende büyüsem, torunlarıma seslensem, gür sesimle suyumu istesem derdim. Nerdeeee… Yine torunlar
bana sesleniyor “dedecim suyumu getirir misin” diyor.

Otobüs muavini bağırıyor.

- İstanbul yolcusu kalmasın…

Yollarımız aynı ama araçlarımız farklı. Dünya küçük, belki yine karşılaşırız diyerek ayrılıyoruz, eski İstanbul selamıyla vedalaşarak.

Belki yürümek çok zordu onun için ama gülen gözlerinden hiç bir şey kaybetmemişti…

Foto: Sema GÜZEL

 
Toplam blog
: 106
: 1384
Kayıt tarihi
: 21.02.07
 
 

Bir yaz gecesi hatırasıyım. Haziran doğumluyum. Bilirler haziran doğumlular. Hele ki haziranın tam..