Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '19

 
Kategori
Güncel
 

Ayasofya ve Misak-i Millimiz!

Türkiye Cumhuriyeti kurulurken belli sınırlar çizildiği kesin... O yıllarda İngilizilerin temsil ettiği global emperyalizm, Osmanlı'dan sonra kurulan yeni devlet'e kontrol sınırları çizdi.

Bu sınırların coğrafi olanı vardı; kültürel olanı vardı; ekonomik olanı vardı; dini olanı vardı...

Misak-i Milli sınırları içinde olan Musul ve Kerkük'ün TC'nin sınırları dışında tutulması emperyalizmin coğrafi dayatması sonucudur.

Musul ve Kerkük'ün petrol bölgeleri oluşu aynı zamanda ekonomik dayatmadır...Türkiye, Musul ve Kerkük'ten vazgeçirilerek hem coğrafi hem ekonomik kontrol altına alınmıştır.

Kültürel sınırların "devrimler" yoluyla yapıldığını söylemeye gerek yok... Bin yıllık alfabeden, ölçü ve tartıya kadar pek çok kalem, Batı'nın istediği şekilde değiştirildi.

Dini anlamda sınırlar çizilirken, en göze görüneni de Ayasofya Camisinin müze haline getirilmesi oldu.

Nasıl ve hangi devlet organlarının kararıyla Fatih'in camisinin müze haline getirildiği halen tartışma konusu olsa da bunun devlet iradesinin üzerindeki bir iradenin dayatması olduğu kesin...

Çünkü, ne kadar modernleşme, sekülerleşme yanlısı olursa olsun, hiç bir siyasi irade, Müslüman memleketinde tutup bir camiyi müze yapmak istemez.

Eğer istese tüm camileri bir şekilde kapatabilirdi... Sultan Ahmed'i, Süleymaniye'yi, Selimiye'yi ve daha binlerce camiyi müze yapmayan TC, neden Ayasofya'yı müze yaptı?

Herhalde bu sorunun cevabı, Ayasofya'nın tarihinde ve sembolik değerindedir... O tarih ve sembolizm, Ayasofya'nın Fetihten önce Hristiyan dünyasının en büyük mabedi oluşudur.

Yani, Ayasofya İngilizlerin temsil ettiği emperyalist Hristiyan alemi için önemli bir semboldür ve bu sembolün fethedilmesini asla hazmedemediler...

Aslında, Ayasofya'yı cami olmaktan çıkararak tersinden bir "fetih" gerçekleştirmiş oldular... Bu yüzden aradan bir asır geçmişken bile Ayasofya, Türkiye'nin "yumuşak karnı" olarak kullanılıyor!

Şöyle ki, Fatih Sultan Mehmed Han'ın mirası ve İstanbul'un fethinin sembolü olan bu büyük mabed, günümüzde de Türkiye'nin tartışma alanı olarak muhafaza ediliyor.

AK Parti iktidarından sonra bile, Ayasofyanın yeniden cami haline getirilememesi, Müslüman halkı rencide ediyor; buna karşılık cami olmasına karşı olan yerli ve yabancı güçleri teyakkuzda tutuyor.

Bir yanda 17 Yıllık dindar tabanlı bir iktidardan Ayasofya'nın "yeniden fethini" bekleyen bir büyük kitle var; öte yanda Ayasofya'yı bir "müze" olarak bir başka dinin mabedi sayanlar var!

Tam ortada da İktidar duruyor!

Ayasofya'nın bu hassas konumu, Türkiye üzerinde oyun tezgahlayanlar için provokasyon araca olarak kullanılmasına fırsat veriyor.

Bugün, Leyla Alaton adlı iş kadınının sosyal medya hesabında yayınladığı, Ayasofya içinde dans fotoğrafı büyük tepki topladı.

Müslüman mabedinde namaz kılınamazken dans sergilemesi bu ülkenin kahir ekseriyeti açısından kabul edilebilir bir durum olabilir mi?..Elbette olamaz!

Ancak, sonradan anlaşılıyor ki bu bir figürlük dans, Ayasofya ile ilgili kurallar gereği, özel izin alınarak gerçekleştiriliyor ve sosyal medyaya konuyor.

Yani, dört dörtlük bir bir provokasyon hamlesi...

Ayasofya hassasiyeti olmayanlar da, durumu fırsata çevirip, siyasi İktidarı zor durumda bırakmak için, günde on vakit namaz kılarmış gibi, Ayasofya paylaşımları yapıyor!!

Samimi dindarlar, haklı bir öfke duyuyor ve bu öfke provokatör'ü aşan boyutlara ulaşıyor...Arzu edilen de zaten bu!

Türkiye bu ayıptan, bu zulümden, bu emperyalist dayatmasından ve aynı zamanda gereksiz tartışma alanından acilen kurtulmalıdır!..

Sonuç: Ayasofya İstanbuldur...İstanbulu işgal edenlere, "geldikleri gibi giderler" dedik ama Ayasofya'yı "müze" yapın diyenlere, camiler müze olmaz,  diyemedik!!

Bunun dediğimiz gün gerçek anlamda "bağımsız" olacağız...Böylece, İstanbulu fetheden ecdadımızın çiğnenen vasiyeti de yerine getirilmiş olacaktır!

Bunu bu ülkede yaşayan herkes istemelidir; ister içine girip iki rekat namaz kılsın, isterse hiç kapısına uğramasın, bu ülkenin "vatanseverleri" Ayasofya'nın yeniden cami olmasının arkasında durmalıdır.

Ayasofya'yı "müze yaptıranlar" da geldikleri gibi gitmeliler artık, tıpkı İstanbul'u işgal edenler gibi...

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..