Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Ayaz' ın fırçası

Ayaz' ın fırçası
 

" Arkadaşlar buraya bakın. Arkadaşlar fırçaya bakın. " Derin sohbetimiz Bilal'in yukarıdaki sözleri ile bölündü.

Resim derslerini çok sevdiğimiz için genelde akşamları atölyede buluşup, birikimlerimizi paylaşırdık. O akşam da : "Soyut Sanat'ı"tartışıyorduk. "Bırak sunu gürültü etme." dememize rağmen."Fırçaya bakın. Ayaz'ın fırçasına bakın." sözleri ile salonu inletiyordu. Bir ara: "Oğlum o fırçayı sakla, Ayaz ünlü olunca satar hayatını kurtarırsın." diyerek kendisi ile şakalaştım. Daha sonra elindekini aldığı yere koydu.

El, ayak çekildikten sonra atölyenin sol köşesine doğru yürüdüm. Orada resim malzemeleri arasında oldukca büyük, at kuyruğu kullanılarak yapılmış bir fırça duruyordu. Özenle yapılmış olsa da, seri imalât olmadığı için bazı eksikleri vardı. Bu nedenle Bilal'in diline düşmüştü.

Bu olaydan tam 40 yıl sonraydı. Önünde durduğum apartmanın "Mustafa Ayaz" yazan kapı ziline basarken konuğunu tanıyabilmesi için, bir süre önce açtığım telefondan başka veri yoktu. Bir yabancı ürkekliği ile merdivenleri çıkarken onun "Süleyman" diye seslenişi içimi rahatlattı...

İlk sıcak karşılanmamın ardından, tüm havasını boya kokularının esir aldığı büyük salona geçtik. Etraf çok sayıda resimlerle doluydu. Onları gözlerimi ayırmadan zevkle izlerken dışarıda, uzaklardaki bir obje dikkatimi çekti. Yüksek bir yerdeydik. Aşağılara serpilmiş şehir panoraması içinden Anıtkabir bütün ihtişamı ile seçiliyordu. Atölye faaldi. "Hem çalışırım, hem de konuşurum." diyerek fırçasını elina aldı. Fırça avına hamle yapmaya hazırlanan atmaca gibi, iki parmak arasında kuyruğunu kaldırıp indiriyor... Ardından tuale süzülüyordu. Duyguların, birikimlerin hedefi olan tualini (kaçmasın diye) duvara çakmıştı.

Orada kaldığım kısa süre içinde geçmişin kısa bir özetini yapma fırsatı bulabilmiştik. Bir ara:"Süleyman güzel bir işe giriştim; sonunu merakla bekliyorum. Büyük iş." dedi. Konuyu sorarcasına yüzüne bakınca her zamanki nazik tavrı ile solumdaki maketi gösterdi. Heyecanla seyre koyuldum. Karşımdaki: 2007 yılı ortalarında Ankara'da hizmete girecek, Ayaz Kültür Merkezi'nin maketiydi.

Ayaz, uzun uğraşılar sonucu başarıyı yakakamıştı. Bu başarının arkasında bitmek tükenmek bilmeyen bir azim vardı. Okul yıllarında, biraz daha zaman kazanabilmak için yemeğini dahi yarım bırakarak atölyeye koştuğunu bilirim. Çok çalışıp çok resim satmasını kıskananlar ona "Tüccar Ressam" demişlerdi.

O.kendi eliyle imal ettiği fırçasını abideleştiren; sanattan kazandığını sanat için harcayan kişiliği ile, tüccarlığa da anlam kazandıran özel şahsiyetlerden biridir.

 
Toplam blog
: 163
: 1230
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1941 yılında Trabzon'da doğdum. 1961 Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen Okulunu bitirdim. 1965 A..