Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Aydın olmak zor iştir

"Aydın, sırça köşkünden çıkarak halkın arasına girip, gördüğünü dile getirmelidir"(Attila İLHAN)

Gerçek aydınların azlıkta ve sessiz kaldığı, medyanın görsel, işitsel ve yazınsal iletişim olanaklarını kullanarak birkaç "tumturaklı"(*) söz söyleyip üne kavuşanların "aydın" sayıldığı günümüzde herkes tarafından kabul edilebilir bir "aydın" tanımı yapmak oldukça zordur.

Özellikle siyasal, sosyal ve kültürel etkinliklerinden çok, "popülist" çıkışları ile prim yapan bazı kişiler, kendilerini hemen "aydın sınıfı"na sokmakta; halk için uğraş vermek isterlerken farkında olmadan halktan uzaklaşmakta-
tadırlar.

Genel kültür bakımından yeteri kadar donanımlı olmayan, kulaktan dolma bilgilerle bir şeyler bildiklerini sanan bu
gibi "sözde aydınlar", üzülerek söylemek gerekir ki, görünüşte demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yaparken, farkında olmadan ülkenin ve halkın bütünlüğünü bozmaya yönelik, yasal görünümdeki bazı
etkinliklere katılarak ayrılıkçı da olabilmektedirler. Bu sözde aydınlar, yasalara karşı gelmeyi, devlete tepkili olmayı, ulusal birliği çağ dışı saymayı, ulusal ahlakı demode görmeyi "aydına özgü nitelikler"den saymaktadırlar.

Fransızca bir sözcük olan "intellectuel"in Farnsızca ve İngilizce sözlüklerdeki anlamı; "düşün sorunlarıyla ilgili, düşünce adamı, aydın" şeklindedir. Dilimize "entelektüel" yazılış ve okunuşu ile giren bu sözcüğün Türkçe sözlüklerdeki anlamı ise farklı iki yaklaşımla biraz geniş tutulmuştur.

Birincisi, "öğrenimi, bilgisi ve görgüsü olan kimse, münevver" ya da "kültürlü, ileri görüşlü, çağın gerek-
sinimlerini benimseyen kimse"

İkincisi, "merakı ya da mesleği gereği fikir sorunlarına ilgi duyan ve bunlarla uğraşan" ya da "bilim, teknik kültürün değişik dallarında özel eğitim gören kimse" şeklindedir.

Acaba bu tanımsal yaklaşımlar, "gerçek aydın"ı anlatmaya yeterli midir?

Yükseköğretim görmüş ve bir meslek edinmiş kimseleri - ki bu kişiler kendi meslekleri ile ilgili tüm yeni gelişmeleri izliyor olsalar ve hatta yeni buluşlar yapmış olsalar bile - "aydın" olarak görmek olası mıdır? Yani bir doktor, bir mühendis, bir şair, bir roman yazarı, bir sinema sanatçısı, bir resaam, bir piyanist, bir avukat, bir ekonomist..."aydın" sayılabilir mi?

Ama bu meslek sahipleri, özel alanlara yönelik olsa da, bir kültür birikimi ile az çok belirli bir düşünce yapısına ulaşmış ve kendilerine özel bir dünya görüşü benimsemiş kişilerdir. Bu nedenle, bu kişileri, "potansiyel aydın kümesi" içinde "aydın" olamaya aday kişiler olarak görmek mümkündür. Bu kişiler, sözlü ve yazılı "bazen de
örgütlü olarak" meslekleri dışında, düşünme üretmeye ve düşüncelerini topluma aktarmaya başladıkları zaman "aydın saflarında" yer alabilirler.


Yukarıdaki "aydın" tanımlamalarından ve sonrasında yapılan açıklamalardan şu çıkıyor: "Aydın", düşüncelerini topluma aktarabilen, toplumda iz bırakabilen ve toplumu yönlendirebilen çok yönlü bir "genel kültür" donanımına sahip insandır.

Bugün, toplumumuzda yaşanan "aydın enflasyonu"nun nedeni, "gerçek aydın" ile "kendini aydın sanan"
ya da "aydın geçinen SÖZDE AYDINLAR"ın arasındaki bu farkın belirlenememesidir.

Ülke yöneticilerine ve topluma tuttukları yolun doğruluğunu ve yanlışlığını göstermek aydınlara düşen bir görevdir.
Toplumumuzun bugün, demokrasiyi ve insani değerleri bütün yönleriyle kavramış ve benimsemiş, ulusal ve çağdaş kültürü özümsemiş, halkın ve ülkenin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan yürekli, özverili, dürüst ve sabırlı aydınlara ihtiyacı vardır. Tanzimat döneminden bu yana, çağdaşlaşma süreci içinde bulunan toplumumuzda başı hep aydınlar çekmiştir.

Aydının politikaya karışmamış olması da önemlidir. Aydın partiler üstü olmalıdır. Çünkü, politikaya ya da herhangi bir siyasal amaçlı gruba giren aydınların düşünce alanları daralır, görüşleri bağlı bulunduğu siyasal partinin politik çizgisi dışına çıkamaz. Bu da, onların iktidar ya da muhalefet içinde erimelerine neden olur, giderek bağımsız düşünebilme özelliklerini köreltir.

Bu konuda, medya da üzerine düşen görevi yapmalı; flaş haber ya da reyting uğruna "yapay aydınlar" yaratmamalı, topluma "gerçek aydınları" tanıtmalı ve onların düşüncelerini aktarmalıdır.

Şu unutulmamalıdır ki, aydını -ama gerçek aydını- olmayan toplum, sütü kesik anneye benzer, gürbüz çocuklar yetiştiremez.

Sözün kısası, aydın geçinmek kolay ama aydın olmak zor iştir.

____________________

(*) Tumturaklı :(Söz ve anlatım için), Anlama bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen ama kulağa hoş
gelen, gösterişli

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..