Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '12

 
Kategori
Felsefe
 

Aydınlanma felsefesi nedir? Biz 2013 yılına kadar aydınlanabildik mi?

Aydınlanma felsefesi nedir? Biz 2013 yılına kadar aydınlanabildik mi?
 

Aydınlanamamış toplumun insanı


Çok felsefeye kaçmadan anlaşılır, yalın bir dille Aydınlanma Felsefesini anlatmaya çalışacağım size. Bir ekonomik ve sosyal düzen olan feodalitenin ideolojik temelleri dine, daha açık ifadeyle Kilise’ye dayanmaktaydı. Burjuvazi, feodal düzen içinde yavaş yavaş gelişerek ekonomik ve sosyal alanda üstünlüğü ele geçirdi. Burjuvazinin maddi alanda güçlenerek iktidara doğru yürüyüşü beraberinde yeni bir dünya görüşünü de beraberinde getirdi. Burjuvazinin gelişmesiyle orta çıkan ve burjuva iktidarının felsefi temelini teşkil eden yenidünya görüşüne aydınlanma felsefesi adı verilir.18. yüzyılda tek bir felsefe ve siyaset kuramından bahsedilemez ancak Batı’da bu yüzyıla damgasını vuran bir dünya görüşünden söz edilebilir ki bu da aydınlanma felsefesidir.

Burjuvazi, içinde geliştiği koşullara göre farklı şekillerde ortaya çıkmış, farklı ortamlarda farklı görünümler almış, zamanın ve mekânın koşullarına göre farklı iktisadi görüşler savunmuştur. Bu anlamda, farklı burjuvazilerden bahsetmek mümkün olsa da bu sınıfın bir bütün olarak aydınlanma felsefesinin temel ilkelerini benimsediklerini belirtmek gerekir.

Aydınlanma felsefesin en temel özelliği aklın evrensel olduğunu, diğer bir deyişle akılla varılan tüm sonuçların tüm insanlığı kapsadığını iddia etmesidir. Aydınlanma felsefesinin akılcılığı, ilerleme düşüncesini savunması, insanın mutluluğa yeryüzünde kavuşabileceğini iddia etmesi sadece burjuvazi için değil asiller ve rahipler sınıfı hariç halkın tamamı için olumlu çağrışımlara sahipti. Böyle akılcı bir dünya görüşünün getirdiği özgürlük fikri ticaretin gelişmesini, mutluluğa yeryüzünde kavuşma olanağı ise üretimin artışını sağlıyordu. Sonuçta özel mülkiyetin kutsal sayıldığı bir ortamda ileri sürülen bu fikirler, yeni üretim araçlarını ele geçirmiş bulunan burjuvazinin gelişimini sağlayacak ve siyasi iktidarını meşrulaştırılmasına yarayacaktı. Kısaca söylemek gerekirse, aydınlanma felsefesi adı verilen 18. yüzyıl felsefesi bir burjuva felsefesidir.

Aydınlanma felsefesinin dayandığı temel ilkeleri şu başlıklar altında özetlenebilir:

A) Bilim ve Doğa:Bu iki kavram aydınlanma felsefesi içinde önemli bir yere sahiptir. Önceki iki yüzyıl boyunca gerçekleştirilen büyük keşiflerden sonra aydınlanma felsefesinin geliştiği on sekizinci yüzyıl bir uygulama dönemi olmuştur. Bu dönemde entelektüel ilgi en fazla doğa bilimleri üzerine odaklanmış, sadece düşünürler değil devlet adamları da doğa bilimleriyle ilgilenmişlerdir. Söz konusu dönemde bilim dalları arasında sınırların olmadığı görüşü hâkim olduğundan, düşünürler bilimin birçok dalıyla aynı anda uğraşmışlardır: Voltaire bir filozof olarak tanınmasına rağmen matematikle de ilgilenmiş, Newton’u basitleştirerek anlatmaya çalışmıştır; Diderot felsefenin yanı sıra anatomi, fizyoloji ve kimya alanlarında araştırmalar yapmıştır; Montesquieu tıp ve fizyolojiyle, Rousseau ise botanikle ilgilenmiştir. Bu dönemin bir diğer özelliği doğa bilimlerinin ön plana çıkmasıdır. 18.yüzyılda Ülkemizde var olan entelektüel bilgiden söz edilebilir mi?, o dönemde veya günümüzde bilim ve bilim adamından bahsetmek mümkün mü?

B) Mutluluk:Aydınlanma felsefesiyle mutluluğun sadece öbür dünyaya ait olduğu görüşü terk edilmiş, insanların bu dünyada mutlu olmaları gerektiği savunulmaya başlanmıştır. Kastedilen sadece bireysel mutluluk değil aynı zamanda toplumsal mutluluktur. Aydınlanmacı düşünürlere göre amaç, mümkün olduğu kadar fazla insanın mutluluğunu sağlamaktır. Bu fikir, sonraki asırda Saint-Simon tarafından geliştirilecek ve sosyalizmin temelleri atılacaktır. Ülkemizde insanın bu dünyaya ait mutluluğu esas mıdır?

C) Erdem:Aydınlanma düşüncesi içinde erdem laik bir nitelik kazanmıştır. Erdemli olmak diğer insanlara, yani yurttaşlara faydalı olmak anlamına gelmektedir. Aydınlanma düşüncesine göre genel olarak ahlak, dinden arındırılmış bir alan olarak değerlendirilmekteydi. Veee işte altın kural, insan erdemi Ülkemizde önemli bir yer tutuyor mu?

D) Akıl:Aydınlanma felsefesine göre tüm insanlığın ilerlemesi, mutluluğa kavuşması ancak aklın rehberliğinde mümkün olabilir. Burada kastedilen akıl, değişmez yani evrensel akıldır. Akıl kısaca mutluluk için gerekli gerçekleri bilmek anlamına gelmekteydi. Dönemin önde gelen düşünürlerinden Diderot’nun öncülüğünde hazırlanan Ansiklopedi’ye göre “yasa, genel olarak yeryüzünün tüm halklarını yöneten insan aklıdır. Milletlerin siyasi ve medeni yasaları, bu insan aklının uygulandığı değişik özel durumlardan başka bir şey değildir”. Ülkemiz için akıl değerlendirmesini sizlere bırakıyorum.

E) Faydacılık:Bu kavram aydınlanma düşüncesinin önemli bir unsurudur. Faydacılık akımının kurucusu kabul edilen İngiliz filozof Jeremy Bentham’a göre bireyin faydasına veya çıkarlarına uygun olan şeyler ancak onun rahatlığına katkıda bulunan ve haz almasını sağlayan şeylerdir. Bu anlayışa göre genel ahlaki değerlerin kişinin çıkarları karşısında pek önemi bulunmamaktadır. Yine bu düşünceye göre iktisadi sorunlar, siyasetten üstün tutulmalıdır.

Biz neden aydınlanamadık anladınız mı?

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi

 

 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..