Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Aydınlığa engel olan aydınlar

Aydınlığa engel olan aydınlar
 

Görsel alıntı


İnsan derisi ile kapalı şerefli bir mücadelenin bozulmayan meyvesidir.

Bir ülke aydın insanların yararlı ve faydalı katkılarıyla aydınlığa ulaşır.

Toplumu derinden üzen olayları sadece kendilerine mahsus renkli gözlüklerle seyreden, acıları yüreklerinde hissetmeyen aydınlar o ülkenin bulutlu, boranlı günlerin habercisidir.

Aydın insanlar toplumun bütün fertlerini bilgilendirmeli. Bildiklerini, gördüklerini doğru ve adaletli şekilde topluma aktarmalı ve tüm toplumun sesi, sedası olmalı.

Toplumu doğru ve adaletli şekilde aydınlatmayan bizim ülke aydınları etrafı kabuk ile kaplı içi görünmeyen çürük meyveler gibidir.

Demokrat insan birileri tarafından başkasının hakkına saldırı yapıldığında öncelikle saldırana karşı koyabilen insandır.

Boşuna dememişler, Sultanların en iyisi ilim ve bilim ehli ile oturup kalkan sultanlardır. Âlim ve bilimcilerin en kötüsü sultanlar ile oturup kalkandır.

Bir toplumda gerçek aydınlar var ise ve toplum için gerekli özeni gösteriyorlarsa o toplum gelişir, o toplum için ilerlemenin hududu yoktur.

Eğer aydınlar ilim ve bilim adına dalkavukluk yapıyor, Âlimler ilmini, bilginler bilgisini başka maksatların, başka iradelerin emrine bırakmış ise böyle bir toplumun geleceğinden ve sözde aydınlarından korkulur.

Yaradılış gayesini bilen, uzağı iyi gören, toplumun sesini işiten, sosyal dinamikleri güçlü, vicdan ve merhamet duygularıyla yoğrulmuş aydınlar sorunlara çözüm getirir ve mesafe aldırır.

Aydınların bir araya gelip derde deva olmayan sözleri imzalamak aydın ve bilgin insanların görevi değil. Toplumun tümüne karşı sorumluluğunu yerine getirmemenin hiçbir izahı olamaz.

Ne acıdır ki bizdeki aydınlar ya bir siyasi düşüncenin veya siyasetçilerin urbalarına yama olmak için ikide bir bildiri yayınlarlar. Ey Türk aydınları bildiklerinizi, gördüklerinizi, duyduklarını ülkenin tüm insanlarının yararına paylaşınız.

Bakınız bizim ülkedeki sözde aydınlar yayınladıkları tek taraflı bildiride nelerden söz etmişler:

Türkçe ve Kürtçe hazırlanan “ Çözüm, çağrısı ve bu suça ortak olmayacağız.

Bildiriden bazı alıntılar; ( Siyah renkli kısımlar bildiriden alıntılardır )

Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız! Kim size bu suça ortak olunuz dedi. Siz suça değnek ve kötek oluyorsunuz.

Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz! Sizden ne hayır beklenir ne de keramet. Siz kalbinizi kirletmişsiniz. Sizin gönlünüzde kirlilik var, yer alacağınız gözlemcileri de kirletirsiniz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son verimlisini talep ediyoruz! Sizin hendek kazanlara, vatandaşların evlerini silah ve mühimmat deposu yapanlara bir diyeceğiniz yok mu?

Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz! İşte bu sözlerinizle siz safınızı belli etmişsiniz.

Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslar arası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz!

Sizin ne sesinize, ne temaslarınıza gerek yoktur. Sizin sesiniz belli olmuş temaslarınızın gayesi açıklanmış.

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz! Bari haritayı siz çizseydiniz!

Ey aydınlar siz hiç şehit haberlerini duymuyor musunuz?

Siz hiç bayrağımıza sarılı tabutları görmüyor musunuz?

Bunca vatan evlatları şehit olunca siz nerelerdeydiniz?

Sahi siz hangi yararlı bir araştırma yaptınız. Hangi kalıcı eserlerinizden bahsediyorsunuz?

Sizin kafanızdan büyük, imzalarla süslü, duvarlara asılı sözde diplomalarınızdan gayrı bir eseriniz var mı?

Siz Akademisyen olsaydınız bu ülkenin gençleri yarım kalmış tahsilleri için başka ülkelere gitmezlerdi. t 

Biz ne siyaseti biliriz nede siyasetçileri severiz. Biz ülkemizi sever ve ülkemizin geleceğini düşünürüz. Hiçbir kula kul olmayız. Bu nedenle kimse bizi siyasi iktidarın yanlısı olarak görmesin. Biz, hiç kimseye yaranmak için bir harf bile yazmayız.

Bakınız bundan önce Akil insanlar diye bir heyet ortaya atıldı. İşte o günlerde yazdığımız yazının linkini veriyorum.

http://blog.milliyet.com.tr/aydinlar--aydinligi-karartiyorlar/Blog/?BlogNo=462278

Siyasetçiler size, siz siyasetçilere benzersiniz. Bu sözde bildiriniz dahi bir nevi siyasettir.

Reklam peşindesiniz. Benlik sizin yaşam gıdanız olmuş ne çare ki geç kaldınız. Gölgelerine sığındığınız siyasetçiler artık sizi aday bile yapmazlar.

Bu ülkede gerçek Akademisyen varsa bu ülke insanları neden böyle acılarla, hüzünlerle yaşıyor?

Siz bu hal ve hareketinizle görevli olduğunuz üniversitelerin adına zarar veriyorsunuz ve başlarına tufan yağdırıyorsunuz. Akademisyen çare üretmeli, çarelere engel yumağı olmamalı.

Siz aydın olsaydınız bu ülke çok aydın olurdu. Bence siz birer karanlıksınız, sizin yüzünüzden işte ülkemizde böyle karanlıkta kaldı.

 

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..