Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ayhan Özer ile Düşenler üzerine söyleşi

Ayhan Özer ile Düşenler üzerine söyleşi
 

Ayhan Özer "Düşenler"


4 Mayıs 2009 Pazartesi günü saat 18.30'da Ankara Üniversitesi Kültür Sanat Evinde (ANKÜSEV) kişisel resim sergisi açıyorum. Açılış kokteyline katılmanız beni çok mutlu edecek.

<ı>"Düşenler”, insana dair her şeydir, “Değer” verdiğimiz her şey

Ayhan Özer

4-15 Mayıs ANKÜSEV


Ezgi Umut:
Merhabalar Ayhan Bey. Ben sizi 2006 yılında Ankara Üniversitesinde gerçekleşen, II Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu'ndaki sunumunuzdan tanıyorum. "Çocuk Kitaplarındaki Resimlerin Çocuğa Göre'liği” adlı bildirinizde çok önemli eğitim sorununa değinmeniz dikkatimi çekmişti. Sergi söyleşimize başlamadan önce Çocuk kitaplarındaki resimler konusunda ayrı bir söyleşi sözü alabilir miyim?

Ayhan Özer: Böyle bir söyleşiyi seve seve yaparım ve çok da yararlı olacağı kanısındayım.

Ezgi Umut: Çok teşekkürler. Söz alındı. Ressam Ayhan Özer, Okurlarımıza kendinizi tanıtabilir misiniz?

Ayhan Özer: 1977 yılında Gaziantep’te doğdum, ilk, orta ve lise öğrenimimi burada tamamladıktan sonra 2001 yılında Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Resim-İş Öğretmenliği Anabilim dalından lisans derecesi aldım ve aynı yıl Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’ne Araştırma Görevlisi olarak atandım.

2004 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsünden “Yüksek Öğrenim Görmüş Meslek İnsanlarının Öğrenimleri Süresince Aldıkları Sanat Eğitiminin Kapsamı ve Ortaya Çıkan Bulgular Işığında İnsan Yetiştirmede Sanat Eğitiminin Önemi Üzerine Bir Araştırma” adlı tezim ile yüksek lisans derecesi aldım ve ardından Yükseköğretim Kanununun 35'inci maddesi gereğince Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim dalına Araştırma Görevlisi olarak görevlendirildim ve doktora öğrenimime başladım.
2007 yılında “1980 Sonrası Türk Resim Sanatında Yeni Oluşumlar ve Sanat Eğitimine Yansımaları” adlı doktora tez önerim kabul edildi ve halen tez çalışmalarımı sürdürmekteyim. Ulusal ve uluslararası sempozyumlarda bildiriler sundum, sanat ve sanat eğitimiyle, hayatın olduğundan daha “güzel” kılınabileceği kanısıyla, sanatsal ve bilimsel araştırma ve çalışmalarımı sürdürmekteyim. <ı>

Ezgi Umut: Serginin adı "Düşenler". Öncelikle serginin isminden yola çıkarak neyi amaçladığınızı açıklayabilir misiniz?

Ayhan Özer: Ressamlar, kendilerini ifade etmede en etkili araçlar olarak boyaları, renkleri ve tabii ki çizgileri kullanmaya yönelmişlerdir. Yakın geçmişe kadar, sanatçıların salt resimsel ifadeyi başat kabul etmeleri, onların, kendilerini gerçekleştirme uğraşlarında yeterli görülüyordu ve hatta resim sanatının da bu çerçevede yapılması, resmin genel görüntüsüydü. Ancak sanat, günümüzde sadece sanat değil ve resim de öyle. Bugün artık sanat dendiğinde, o ana değin yapılmış olan sanatın toplamına, o anda olmakta olan, olmuş ve olacak her türden insan eylemini de ekleyerek bütüncül bir kavrayışla bakmalıyız. Ressam, artık farkındalıklarını resim yoluyla anlatmaya girişirken resmin biçimsel dili yanında, amacına uygun bulduğu her türden dili de kullanmaya başladı. Hal böyle olunca, benimde resimlerimi, yeni birer estetik haz nesneleri olarak yaratmaya girişmem, zamanın yönüne ters dönmek olurdu. Sanatçının ve bu sergiden hareketle de benim, içine doğduğum insanlık dünyasında olup bitenlere kayıtsız kalmam, eylemlerime sanat dememi, zorlaştıracaktı. Bu nedenle, resimlerimi yaparken, kendi farkındalıklarımı herkese ait kılmayı hedefledim.

İnsanlık tarihi dün olduğu gibi bugün de bir tür ters kutuplar çatışması ve bunun dinamikleri üzerine kuruludur. Bu karşıtlıkların, gelişmeyi(!) sağladığını ve bir yan etki olarak da, insanlığa ait değerleri anlam değişmelerine uğrattıklarını ya da tümden düşürüp, gözden kaybolmalarına neden olduklarını görüyoruz. Kötü olanıysa, insanlığın bu yan etkilerin sonuçlarıyla, bir nasırlaşma yaşamasıdır. Savaşlarda ölenlerin; binlerin, milyonların saymaca rakamlarına dönüşmeleri gibi. Burada yazamayacağım kadar çok sayıda konuda, hızlandırılmış (teknolojiyle çok daha hızlandırılmış) bir nasırlaşma süreci yaşamaktayız ki, “düşenler” dediklerim bunların tümüdür.

Ezgi Umut: "Düşenler" sözcüğünün seçmekle, toplumun gelmiş geçmiş değer yargılarının uğradığı değişime ya da erozyona da bir ironik gönderme yaptığınızı söyleyebilir miyiz? Düşenler bir seviye kaybı anlamında alındığında gelinen ya da ulaşılacak noktaya olumlu bakmadığınızı söyleyebilir miyiz?

Ayhan Özer: Benim kaygılarım ve herkesin ayırdına varmasını istediğim farkındalıklarım, aslında ve kuşkusuz yerel tanıklıklarımın ürünleri. Ancak bu yerel tanıklıklarımın benzerlerine, dünyanın başka bir yerinde başkalarının da tanıklık ettiğine inanıyorum ve bu aslında benim ele aldığım konuları hem bize, hem de insanlık olarak yine bize ait kılmakta.

Öte yandan “düşenler” sözcüğü, benim için bir seviye kaybından çok, tümden bir gitme halini işaret ediyor. Ama burada, asıl zihnimizde canlanması gereken, bu düşme ve artık orada olmama halinin, bizim tanıklığımızla sürüyor oluşu. Varlığına tanıklık ettiğimiz bir şeyin, artık orada olmamasının yanında, bir zamanlar var olmuşluğunun tüm izleriyle yaşıyor oluşumuz beni korkutuyor. Düşüyorlar ve biz bunu her an gözlemliyoruz, artık orada değiller.

En küçük birimine kadar ötekileştirilmeye uğraşılan insanlık ile onun en küçük birimi olan insanın yani “ben”in, kendine yabancılaştırılmasıyla, kendi içindeki pek çok ötekiyle yaşamaya mecbur kılınan bir birim olarak ben, kuşkusuz geldiğimiz noktayla ilgili kaygılara sahibim.

Ezgi Umut: "Değer” kavramının ve değer yüklenen her türden insan üretiminin, -buna “gerçek” kavramı da katılmalıdır- bir nitelik yitimi yaşadığı kanısıyla diyorsunuz tanıtım broşürünüzde. Bunu biraz daha açabilir miyiz? Nitelik yitimini oluşturan, insanın doğasından kaynaklanan doğal bir süreç mi yoksa dışarıdan farkında olmadan dayatılan ve içselleştirilen yapay etmenleri mi işaret ediyorsunuz?

Ayhan Özer: Bana öyle geliyor ki, bugün artık duyu organlarımızla algıladıklarımız, aslında “gerçek”ler değil, birilerinin “gerçek” olduğuna karar verdikleri ile gerçekmişçesine bize gösterdikleri. Gündemi, sancıları ve doğruları, hızla değişen bir dünyada yaşıyor oluşumuz, sadece, teknolojik gelişmişliğin geldiği son noktanın biçimlendirdiği bir hal değil bence. Tam tersi bu hal, teknolojik gelişmeleri, bu “gerçek” yanılsamasını yaratmak için kullananların ortaya çıkardığı kurmaca.

Ayrıca ben, sadece “gerçek” kavramının değil, yaratılan bu kurmaca içinde, -artık başkalaşan- değer yüklenen her türden insan üretiminin de, bir tür yanılsamaya dönüştüğünü, hiç değilse nitelik yitimi yaşadığını düşünüyorum. Bunun sebeplerini ilk başta ve sadece insan doğasında aramak bence de doğru olan. İnsanlık, başından beri mücadele ettiği doğa karşısında galip gelince, kendine mücadele edecek biricik rakip olarak insanı seçtiğinden bu yana, insanı, insan kılan özellerini yok etmeye, başaramazsa, başkalaştırmaya uğraştı. Kısacası, nitelik yitimini oluşturan, içeriden ve dışarıdan insanın kendisidir. Bu sürecin öznesi de, nesnesi de insandır. Benim resimlerimle yaratmaya çalıştığım asıl etki, izleyici olarak resimlerimle buluşan insanın, bahsettiğim sürecin farkına varmasına ve bu özne/nesne ilişkisi içinde, kendini nerede konumlandırdığını düşünmesine olanak sağlamak.

Ezgi Umut: Teknolojinin yükselişine karşın, değer ve doğru kavramındaki nitelik yitimi, sizce bir paradoks mu? İnsan kendi içselliğinde kendisi için bir değer olmamasına karşın dışarıdan bakılınca bir anda parlayıp sönen bir şenlik fişeği gibi. Yok, olması büyük bir tepki ve acılara neden olurken ertesi gün her şey olmamışçasına yaşanan bir dünya. İnsanın ve ürettiklerinin artık eşya gibi kullanılıp bir kenara atılan, unutulan, gelir geçer nesnelere dönüşmekte olduğu şeklinde bir görüşe mi tepkiniz? Bir adım daha ileri gidip, insanın çoğu zaman nesnelerden daha az önem taşıdığı konumlara doğru itilmekte olduğu düşüncesine siz de katılıyor musunuz?


Ayhan Özer:
Burada belirttiklerinize, sanırım sadece ben değil bu durumun ayırtına varmış pek çok insan da katılacaktır. Tabi bu noktada değişim, gelişim ve dönüşüm olguları üzerinden durumu analiz etmemiz gerekir sanırım. Diğer türlü, bu hızlı teknolojik ve bilimsel gelişmelerin, insan yaşamını değiştirmesine, karşı bir tavır almış değiliz pek tabi ki. Benim “düşenler” ile değinmeye çalıştığım asıl düşünce, bu hızlı değişmelerin, gelişim içeren dönüşümlere olanak sağlayacak şekilde anlaşılmasına yapılacak vurgu üzerine kurulu. Eğer böyle olursa dönüşüm, ‘<ı>öz’ü içeriğinde koruyacaktır. Daha açık ifade edecek olursam; teknolojik, bilimsel ve yenidünya düzeni çerçevesinde sürekli hal değişikliği yaşayan bir nevi silikonlaşan siyasetteki ve hatta sanattaki gelişmelerin, asıl amaç olmadığına, aksine asıl amacın, insan mutluluğuna giden yolda, tüm bu gelişmelerin en özgün şekillerde kullanılmasına olanak sağlanması olduğuna inanmaktayım.

Ezgi Umut: Mekânı olabildiğince mekânsız(!) ele aldığınızı işaret ederken aslında insanın yukarıda sorduğum dayatılan süreçlerden bağımsız olamayacağı konusuna bir gönderme mi yapmıştınız?


Ayhan Özer:
Resim yüzeyinde kurgulanan mekân bir yandan da sanatçının kurguladığı dünyasının gözlemlenebilir mekânlarına dönüşür. Ancak benim “düşenler” için söyleyebileceğim şey, onların, düşmeye başladıkları andan itibaren, bu durumun doğal sonucu olarak, mekânsız ve zamansız kılınmaları üzerinde birleşiyor. Açıkçası, düşmeye başlayan bu değerler, birden, ne dünün ne bugünün ne de yarının mekânlarında ve zamanlarında kendilerine yer bulabiliyorlar ve artık, düşlerde yaşatılan imgelere dönüşüveriyorlar. Sonuçta, bu değersizleşme sürecinin sonunda, bu sürecin nesnesi olan insan, değerlerinden yoksunluğuyla bir tür mekânsızlaşmayı, kendi içinde de yaşıyor sanırım. Yaşadığı topluma, cinsiyetine ve daha birçok şeyle birlikte kendine de yabancılaşan insan, mutsuz kılınıyor. Hal böyle olunca, umutsuz ve mutsuz bu insanlar, daha kolay yönlendirilebiliyorlar belki de.

Ezgi Umut: Şimdi de çalışmalarınızın teknik yönünde bir yolculuk? Suluboya, yağlı boya, akrilik? Ben teknikleri pek bilmem. Bu konuda seçiminiz nedir?


Ayhan Özer:
Van Eyck kardeşler, yağlıboyayı geliştirip, tüm ustalıklarıyla kullanmaya başladıklarından bu yana sürekli güçlenen; yağlıboya, tuval ve ressam arasındaki bu aşk ilişkisi, sanırım resim sanatının bu uzun ömrünü açıklayabilmemizin en kestirme yolu. Ressamın klasik malzemeyle olan tutkulu bağı, bir maceraya dönüşen serüveninin, düşüncelerinin biçime bürünmesindeki bir nevi vecd hali içeren bir yaratma süreci olmasından geçmekte. Ben de yağlı boya ve klasik malzemeye bu nedenle tutkuyla bağlıyım. Bu nedenle sergideki resimlerimin çoğunu yağlıboya ve akrilik ile yaptım. Ancak resimlerimi oluştururken her tür medyumu, hiç çekinmeden kullanabilir, hatta yapıtlarımı klasik anlamda bildiğimiz resimler olmaktan da çıkarabilirim. “düşenler” konusunu işlerken, en uygun malzemenin yağlıboya ve akrilik olduğuna olan inancım, sanırım asıl temayla da örtüştü.

Ezgi Umut: Çoğunlukla kadın figürü çalışmanızdaki amaç bir protesto niteliği de taşıyor mu? Neye protesto diye soracak olursanız, bu sözde modern dünyada kadının karşı karşıya kaldığı sömürünün yanı sıra, sorunlarının da bazı odaklarca iktidar ve otoriteyi elde tutma amaçlı kullanılmasına bir protesto olabilir mi? Bu bağlamda kadın sorunlarının da bir ‘meta’ya indirilmesi, çözmek için değil de otorite devamı için kullanılması diyebilir miyiz? Ben bir sanatçı değilim ama sanırım taçlandırılmış olsaydım, kadına karşı yapılan bu ikiyüzlülüğü dile getirmeye çalışırdım.

Ayhan Özer: Bu sorunuza en son cümlenizden başlayarak, cevap vermek istiyorum. Bu taçlandırma konusu benim kafa yorduğum önemli konulardan biri. Bir nevi yetenekle taçlandırma ve bu yeteneğin doğru mecrayı bulup ortaya sanatçılar çıkardığı konusunda hem fikiriz, bunun tartışılacak bir boyutu yok. Ancak en başta değindiğim gibi sanat, artık sadece sanat değil. Sanatçılar bugün artık, bir doğa manzarası yapıp, duvara asılacak, sonrada, izleyenin karşısına geçip izlerken estetik haz duymasına bir nevi boşalım yaşamasına yarayacak yapıtlar, üretmiyorlar. Bu süreç çok öncelerde kaldı, tabi ki bu boyutunu da koruyarak. Sanatçılar bugün artık, pek çok boyutu olan bir sanat üretme ortak çalışmasında başat unsur olarak, oluşturucu unsurlardan sadece biri. İzleyici, eleştirmen, galerici ve küratör gibi diğer önemli unsurların tümü, sanatçının eylemini tamamlamasına katkı sağlamaktalar. Burada en önemli görev, sanırım, izleyiciye düşmekte. Her bir izleyici, izlediği yapıtı yeniden ve yeniden anlamlandırmakta ve belki de yaratmakta. Sanatçının, işi daha kolay gibi geliyor bana, iyi bildiği bir konuda rehberlik etmek. Hiç bilmediği, yeni yaratılmış bir dünyaya ilk kez giren izleyicinin görevleri daha zorlayıcı. İzleyenin de, yapıtı anlayabilme, o yapıtı yeniden ve yeniden anlamlandırabilme dolayısıyla, yapıtı var etme yetisiyle taçlandırılmış olduğuna dikkat çekmek isterim. Sanatçının taçlandırılması konusu, yanlış anlaşılmalara yol açtığından, sanat bugün anlaşılmaz uzak bir alanmış gibi geliyor insanlara, bu nedenle bu konuya değinmek istedim.

Kadın konusuna gelince, kadın, “düşenler” deki resimlerimde en genel simge. Düşmekte olan değerleri, imgeleyecek daha iyi bir simgeyi düşünemezdim açıkçası. Kanımca, tarih boyunca insanlık, böyle yapmış ve değer verdiklerini, kadın ve kadın bedeniyle işlemiş. Benim yeni bir arayışa girmem yersiz olurdu. Bu, ana düşünce etrafında toplansa da kadın konusu, bir yandan da, benim “düşenler” dediklerimin başında geliyor. Kadını bir şey olmaktan, birey olmaya doğru iten, Cumhuriyetin en önemli kazanımlarını, kadınları da kendi kurgularına alet ederek tersine çevirmek isteyen erkeklerin yaptıklarına tanıklık etmek, “düşenler”le anlatmak istediklerime, sanırım en iyi kanıt.

Havva’yı, Adem’e elmayı verip şeytanın amaçlarına alet olmakla suçlayan ve kadını bir yoldan/baştan çıkaran olarak öğrenirken/öğretirken, suçlarken; Adem’i elmayı yememekte, kendi inisiyatifini kullanmadığı için sorgulamazsak, asıl doğruları algılayamayız sanırım. Başta insan olan kadın ve erkekten, kadın olanını kadın kılan en önemli etken, sanırım, bedeni ve bedeninin ona zorladıkları. Oysaki erkeği, erkek kılan çok daha fazla etken var, örneğin; öldürmekteki gözünü kırpmazlığı. Başta değindiğim karşıtlıklar çarpışmasında “kadın”, değeri, iyiyi ve güzeli temsil ederken, “erkek” gücü, gücün karşı konulmazlığını ve yıkıcılığını temsil ediyor özde. Erkek, günbegün kadını, kadın kılan en önemli varlığını, bedenini, bir tür çirkinlikler tarlasıymış gibi örtmeye, saklamaya yok saymaya, aslında, tümden kadını yok saymaya çalışıyor, diye düşünüyorum. Bu nedenle kadınlar, resimlerimde asıl imgelere dönüşüyorlar. Onları giydirmek için kendimi zorlamıyorum açıkçası, bunda en önemli etken, kadının ne giymek istediğine kendisinin karar vermesi gerektiğine olan inancım.

“İstanbul Modern’de Nü Resim Yok” adlı resmim, bu bakışımı örnekliyor. Bu durum benim için tam bir ironi şu anda var mı bilmiyorum, ancak bu durum benim kanımı donduracak bir durumdu, bu resme de böyle bir ismi bu nedenle verdim.


<ımg id="BLOGGER_PHOTO_ID_5332688821778492274" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_6nc4x1NwIx0/SgGEOsfNq3I/AAAAAAAAABw/yn9f1KKihkY/s320/3.JPG" border="0">
“İstanbul Modern’de Nü Resim Yok” , Tuval Üzerine Yağlı Boya

Modern zamanlarda, kadının varlık sorunlarının hala tartışılıyor oluşu, onların, insanlığın varlık sorunun asıl unsuru olduğunun ayırtına hala varılamamış olması, postmodernizmden söz edilen şu günlerde, aslında modernizmin dahi gelmediğini savunanları haklı çıkarıyor benim gözümde. Bu nedenle, benim resimlerimdeki kadınları ve onların çıplaklığını, izleyicinin doğru konumlandırması gerekiyor. Ben kadını, erotik bir obje ya da kışkırtıcı bir unsur olarak sokmadım resimlerime, kadınlar zaten “düşenler”in orta yerinde ve insanlar bunu olsun artık kanıksamalı. Örtüp, düşürmeye, bir nevi yok etmeye karşı, sizin haklı ifadenizle, protesto benimkisi, gözüne gözüne sokma hatta.

Ezgi Umut: Bundan önceki resim sergileriniz?

Ayhan Özer:<ı> Katıldığım çok sayıda karma sergiden, önemlilerini şöyle sıralayabilirim:

<ı>2009 “düşenler” Kişisel Resim Sergisi.

<ı>2008 SEDER ( Sanat Eğitimcileri Derneği ) Üyeleri Sergisi.

<ı>2007 AÜ Eğitim Bilimleri Fakültesi için Atatürk Köşesi tasarladım ve bu köşe için Atatürk resmi yaptım.

<ı>2005 “66. Devlet Resim ve Heykel Sergisi” Sergileme.

<ı>2004 “10. BİREYSEL SİLAHSIZLANMA ÖDÜLLÜ “Bireysel Silahsızlanma: “YAŞAMA HAK TANIYIN” Resim Yarışması” Sergileme.

<ı>2004 “TÜRKİYE JOKEY KULÜBÜ 6. RESİM YARIŞMASI “Sergileme.

<ı>2004 Gazi Üniversitesi 2. Sanat Eğitimi Sempozyumu Sergisi.

<ı>2002 Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Elemanları Karma Sergisi.

http://ayhanozer.blogspot.com/

Ezgi Umut:
Kendi gelişiminiz konusunda, dışarıdan bakan bir gözlemci olarak neler söylemek istersiniz.

Ayhan Özer: Başta belirtmeliyim ki, gidilecek daha çok yolum olduğuna inanıyorum. Bu durum, beni hem heyecanlandırıyor, hem de korkutuyor. Ancak bir sanatçı eğitimci olarak, görevlerimin farkındayım ve daha yapacak çok planım ve düşüncelerim var. Bir sanatçının <ı>‘tamam oldu’ demesinin olanaksız olduğuna inancım bu sergiyle daha da arttı, hep daha iyisi var ve sanatçının arayışı da, bu özgün dili bulmak zaten.

Ezgi Umut: En beğendiğiniz ressamlar kimler, ekoller neler?

Ayhan Özer: Sanatı, bugünkü haline getirmede, katkı sağlamış, herkesi takip etmeye çalışıyor, saygıyla anıyor ve seviyorum aslında. Çünkü sanat, birbiri üstüne katmanlanmış bir sürecin ürünü ve biz, sanatın bugününü temsil etmeye çalışıyoruz. Bu nedenle, kendi zamanının gerçekliğini kavramış, onu geliştirmeye uğraşmış ve bu yönde emek vermiş, her türden sanat insanını beğeniyorum. Burada şuna değinmek gerekir, konu sanat olduğunda herkesin aynı şeyi düşünmesi ya da yapması beklenmez ve doğru olanda budur. Ancak Amerika’yı tekrar tekrar keşfedenlere, sanatını sadece bir kesimin mutluluğunu hedefleyen ideolojilere ve onun sermayesine kurban edenlere ve <ı>bilgisizlikten pirim sağlayanlara, saygı duymadığımı da belirtmem gerekir.

Ezgi Umut: Resimlerinizi besleyen duygulanımda toplum yaşamı mı edebiyat mı müzik mi, hangisi daha etkin?

Ayhan Özer: “düşenler” için konuşacak olursam, bu konu özelinde toplum yaşamı, şu an için baskın. Ancak insan yaşamı bütüncül bir durum, her ne kadar zaman zaman toplumsal rollerimiz bizi, çok değişik konumlara soksa da, tümünün ortak sonucu, bir tek öz’e dönüt verdiriyor. Bu nedenle, resim yaparken beni en çok resim yapmaya olan tutkumun doğal dürtüsü itse de, insana dair her şeyden etkilendiğimi de belirtmem gerekir.

Ezgi Umut: İleriye yönelik projeleriniz neler paylaşır mısınız?

Ayhan Özer: Bir sanatçı eğitimci olarak, kendime yüklediğim en önemli görev kuşkusuz, mümkün olduğunca çok resim üretmek. Bunun yanında, sanatın Kaf dağının ardında bir mit değil, insanın yine insan için ürettiği ve her türden insanın bunun üretilmesine ve yaşatılmasına katkı sağlayabileceği, yine sanatın en insancıl şeylerden biri olduğu bilgisini mümkün olduğunca çok insana ulaştırmak ve ulaştıracak sanatçı öğretmenleri yetiştirmek olarak görüyorum. Ve bu bağlamda projeler üretmeye çalışıyorum.

Ezgi Umut: Resme yönelmenizin de bir öyküsü olmalı anlatabilir misiniz, ilk duygulanımda resimli çocuk kitaplarını etkisi oldu mu?

Ayhan Özer: Çocukluğumda başlayan resimli çocuk kitaplarına duyduğum ilginin, aslında daha da gelişen çocuk kitapları nedeniyle halen sürdüğünü belirtmem gerekli. Kendi kendime, <ı>ben çocukken böyle nitelikli kitaplarla buluşsaydım her şey daha farklı olurdu, diye de ekliyorum. Belki de böylesi nitelikli kitaplar vardı da, geçimimizi sağlamaya odaklanmış anne ve babalarımız, sadece ders içeriklerini yetiştirmeye uğraşıp bizi yeterince okumaya özendirmeyen öğretmenlerimiz nedeniyle, onlara ulaşamadık. Şimdi durum farklı mı derseniz, pek sanmıyorum derim. Ben nitelikli çocuk kitapları yerine, çizgi romanlara yönelerek ve onları kopyalayarak resme başladım ve bu nedenle keşkelerim çok. Bu noktadan sonra bizlere; sanatçılar, edebiyatçılar, eğitimciler, anne ve babalar, yayımcılar olarak daha çok görev düşüyor. Bu konu tek başına bir söyleşiyi hak ediyor.

Ezgi Umut: Sanat yaşamında metropollerin önemi nedir sizce? Metropolün sanatçıya kattığı nedir? Ya da sanatın büyük kente, kent insanına katkıları? Büyük kentlerde sanatçı sanatını yeterince duyurabiliyor mu? Büyük kentte de işte eve evden işe bir döngü içinde kısılıp kalan insanların yaşamında sanatın yeri var mı?

Ayhan Özer: Bir kentin, bir anakent olması, pek çok belediye olarak ayrılabilecek kadar büyük olması, özelikle Türkiye’de; o kentin, sosyal, kültürel, bilimsel ve sanatsal anlamda da bir büyüklük/gelişmişlik içerdiği anlamına gelmemeli. Bunu, bu coğrafik büyüklüğün getirileri olabileceğinin hakkını da teslim ederek söylüyorum. Kuşkusuz bir taşra kentine göre çok daha fazla olanak var, ama bu anakent insanı, göçtüğü kır kentindeki yaşam tarzını burada da sürdürmeye çalıştığından, düşlediğim boyutta bir yaşam tarzını gözlemleyemiyorum açıkçası. Bu noktada İstanbul’a bir parantez açmak gerekir. Şu an bizim biricik, sanat anakentimiz, kuşkusuz İstanbul. Ancak hangi İstanbul, demeden de geçemiyorum. Yakın geçmişe kadar, Ankara ve İzmir gibi anakentlerimizin de, bölgelerinin kültür merkezleri olduğu günler yaşandı, ancak artık buraların önemli ölçüde bu özelliklerini yitirdikleri görülüyor. Azınlıkta kalan sanata gönül vermiş aynı sayıdaki, aynı insanların katıldıkları sanat etkinliklerini, ya da etkisi çok ses getirmeyen hatta hiç ses getirmeyen yerel sanat etkinliklerini gözlemleyebiliyoruz buralarda. Modern yaşamın(!) dayatmasının eseri olan bu durum, asıl sorgulanması gereken nokta. Midesi aç bırakılan bir toplumun, <ı>“karnım aç, sanat benim neyime” anlayışının tanıklığıyla söylüyorum ki, bu sorunların asıl nedeni ruhların yeterince doyurulamamış olmasıdır, hatta böylesi bir gereksinimi duyumsayacak insanları yetiştirememiş olmamızdandır. İstanbul konusuna tekrar dönmem gerekirse, İstanbul’dan, birbiri içine girmiş pek çok İstanbul’u anlıyorum ben, bu kentten olabileceğinden daha fazlasını istediğimizi belirterek. Kendi ilişkiler yumağıyla, gittikçe sığlaştığını düşündüğüm bir sanat dünyasını da içinde barındıran bu İstanbullardan bir tanesi. Asıl korkum ise, sanatçı adaylarının bu türden sanat simsarlarının elinde, ürkütücü birer silaha dönüşmesi. Bu durumun sonuçlarının, zamanla anlaşılacağı kansındayım.

Ezgi Umut: Sanatın küçük kentlere, beldelere uzanması, yayılması için neler söyleyeceksiniz. Örneğin bir arkadaşım bir Avrupa kasabasında yapılan sanat şenliklerine gidiyor yıllardan beri. Orada bir ay boyunca kasaba çocukları ile iç içe resimler, karikatürler çiziyorlar. Böylesi oluşumlar, köklü olarak yerleşmiş oluşumlar, düşme hızını azaltan olumlu etkiler yaratabilir mi ülkemiz insanı için? Bizde de özellikle belde festivalleri ile beslenmeye başlayan kültürel etkinlikler konusunda neler söyleyeceksiniz?

Ayhan Özer: Ben bir sanatçı eğitimci olarak, “eğitim” kavramının çok dikkatli kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Öyle ki, eğitmek, eğmek/bükmek, şekil vermek olarak anlaşılarak kullanılıyor daha çok. Bu durumun doğal sonucu olarak ‘erk’i ellerinde bulunduranlar, yeni nesilleri kendilerindeki bu erki sonsuza dek kullanmalarına olanak sağlayacak bir şekilde <ı>eğitme yoluna gittiler ve hali hazırdakilerde böyle yapmakta. Bu noktada eğitimden ben, yeni nesli biçimlendirmesi yerine, onların, ne ve nasıl olmak istediklerine özgür iradeleri ile yine kendilerinin karar vermelerini sağlayacak öğrenme yaşantılarını düzenlemesini beklemekteyim. Sanat kanımca, bu yaşantılarda en büyük yeri tutuyor. Böyle düşünerek, yapılacak her tür sanatsal ve kültürel etkinliğin, insanı daha çok insan kılacağını düşündüğümü belirtmeliyim. Bu bakışla, her tür sanatsal ve kültürel etkinliğe de destek olmalıyız, ana düşüncesi çıkıyor. Ancak burada asıl nokta şu ki, iyimser çabalarla yapılan bu türden etkinliklerin yaratacağı dönüşümler, yerel ölçülerde ve çok sınırlı olacaktır. Asıl karar verilmesi gereken şey, bizim çocuklarımız için nasıl bir yaşam istediğimizdir, ancak bundan sonra tüm yönleriyle geliştirilmiş bir eğitim ve sanat eğitimi ile o noktaya varabiliriz. Bir hocamız şöyle demişti, <ı>“Ahlak beyinlere bilgi olarak değil, kalplere duygu olarak yerleştirilebilinir”, insanın duygu dünyasını geliştirebilecek en önemli uyaranda kuşkusuz sanatın kendisidir. Eğer nihai hedefimiz, tüm insanlığın ortak ahlaki değerlerine ulaşılması ise, bunu ancak bireyleştirebildiğimiz genç nesillerle başarabiliriz.

Ezgi Umut: Küreselleşmenin sanat ve sanatçı üzerindeki etkileri hakkında düşündükleriniz?


Ayhan Özer:
Bu konuyu, evrenselleşme ve küreselleşme kavramları üzerinden ele almak gerekir. Konu sanatsa, sanatın varmak istediği doruk nokta, evrensel bir düzeye ulaşmak olarak düşünülmelidir. Yani gerçek anlamda sanatçı, üretimini tüm dünya insanlarının beğenisine sunar ve hepsinin ortak değeri olabilecek bir üretim yapmayı hedefler. Bunun içinde, evrensel imgeler yaratmaya uğraşır. Oysaki küreselleşme, küresel sermaye erkinin, dünyayı olabildiğince küçülterek daha kolay yönlendirilebilir hale getirmesinin reçetelerini sunmak üzerine kurgulanmış, bir yenidünya düzenidir. Bu ikisi arasındaki ayrıma dikkat çekmek isterim. Küreselleşmenin doğal piyonları, bizim sanat dünyamız içindeki yerlerini aldılar. Sanatımızın doğal süreci bu türden bir biçimlendirme içinde ve bunu dikkatli gözler sezebiliyor. Arkasına küresel sermayenin, madde ve düşünce desteğini de alarak birer birer parlayan sanatçıların(!) yakın zamanda birer birer patlayacağına da tanıklık edeceğimiz düşüncesindeyim. Sanat tarihi, benzer örneklerle dolu; sanat bir pozitif bilim disiplini olmadığından, kurallı bir işlerliği yoktur, tam tersi kuralcılıklara, dayatma ve zorlamalara karşıdır ve gücünü bunları yok etme iradesinden alır.

Ezgi Umut: Bu bağlamda İnternet ile ilgili olarak Avrupa Parlamentosunda çıkarılan yeni yasalar uygulamaya geçecek olursa kişiler sadece kendilerine sunulan ve izin verilen bir sanal dünya içinde dolaşmak durumunda kalacak. Bunu özgürlükler bağlamında ve sanat adına nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ayhan Özer:
Bunu ismi konmamış bir biçimde zaten yaşıyoruz. Türkiye'de Kasım 2007'den beri 1112 internet sitesine, çocuklar için sakıncalı olabilecekleri temel gerekçesi ve mahkeme kararlarıyla erişim engellendi. Yani bizim için neyin sakıncalı olup olmadığı konusuna, bizim dışımızdaki herkesin karar veriyor olması gülünç. Teknoloji, hayatımızı konforlu kıldığından daha çok oranda, özgürlüklerimizi engellemeye başladı gibi geliyor bana. Bu süreç, sanal ortamdaki sanatın sansürlenmesi içinde yeni olanaklar sunacak kimilerine.

Ezgi Umut: Çocukların resim, müzik ve edebiyattan soğumaması için yapılmasını gerekli gördüğünüz davranışlar var mı?

Ayhan Özer: Bu çok geniş bir konu, ancak kısaca görüşlerimi sizinle paylaşayım. Bu noktada, başta anne ve babalara, eğitimcilere, sanatçılara, üniversitelere ve daha çok, eğitim politikalarını belirleyen politikacılara ve eğitim anlayışlarını belirleyen bilim insanlarına düşen görevler var. Burada hepsine ayrı ayrı değinmek olanaksız, ancak her birinin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gereğine odaklanmalıyız. Yukarıda belirttiğim, “taçlandırılma” anlayışındaki yanlış anlamaları çözmek, en öncelikli görevimiz olmalı. Çünkü sanat yaratmak, temelde bir yetenek işi gibi görünse de, günümüzde bir ustalık işi olmaktan çıkmış ve bir düşünce işi haline gelmiştir. Sağlıklı düşünmelerini sağladığımız çocuklarımızın da, sanatı her hangi bir boyutuyla yaşamlarına katmaları olanaklı. Bu noktada, çocuğumuzu zorlayarak değil, yatkınlığı olan, ilgi alanlarındaki sanat dallarına yönlendirmek gerekir, çocuğumuz bizim haz aldığımız etkinliklerden haz almak zorunda değildir. Bize düşen önemli bir diğer görev ise, çocuğumuzdan istediğimiz yetkinliklerin ve ilgilerin ne kadarının bizde olduğuna bakmak, bu konuda kendimize düşen sorumlulukları yerine getirmektir. Açıkçası kendimiz sanata ilgi duymazken çocuğumuzdan bunu beklemek sonuçsuz kalır, sanat sevgisi, okuryazarlık gibi davranışlar, sanat yaşantısı ve örnek olacak rol modellerinin varlığıyla kazanılacak davranışlardır.

Ezgi Umut: İstanbul'un 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş olması konusunda neler düşünüyorsunuz?


Ayhan Özer:
İstanbul, Türkiye’nin kültür başkenti olma özelliğini, Avrupa’nın kültür başkenti olma noktasına taşıdı. Bu gelişme çok umut verici. Bu durumu bir kazanıma dönüştürüp, sadece 2010 yılına özel olarak değil, her zaman için korunması gerekli bir durum olarak görmeliyiz. Tarihi MÖ. 300 bin yıl önceye kadar uzanan İstanbul, çok sayıda uygarlığa merkezlik etmiş bir kenttir. Ancak İstanbul’u Türkiye’den başka bir yermiş gibi görmek, bir yanılgıya düşmek olur. Her yeri, sayısız kültürel ve sanatsal değerlerle dolu olan ülkemizin, taşıdığı tüm değerleri, <ı>düşmekten koruyarak, bu değerlerin farkına varıp koruyacak nesiller yetiştirerek üzerimize düşeni yapmalıyız. Hedef, hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm değerlerimizi, canlı tuttuğumuz bir kültür ülkesi olmayı başarmak olmalıdır.


Ezgi Umut: Çok teşekkür ederim Ayhan Özer. Böylesi yoğun bir sergi sürecinde, söyleşiye zaman ayırdığınız ve sorularıma sabırla yanıt verdiğiniz için. Nice sergilere diyorum.

Ayhan Özer : Size yakın ilginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim.



http://ayhanozer.blogspot.com/


http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=177898



_WidgetManager._Init('http://www.blogger.com/rearrange?blogID=1813404086318843619', 'http://ayhanozer.blogspot.com/','1813404086318843619'); _WidgetManager._SetPageActionUrl('http://www.blogger.com/display?blogID=1813404086318843619', 'CNIdjRCPVEVTH60v7qPFPY9tXRw:1242247871922'); _WidgetManager._SetDataContext([{'name': 'blog', 'data': {'title': 'AYHAN ÖZER', 'pageType': 'index', 'url': 'http://ayhanozer.blogspot.com/', 'homepageUrl': 'http://ayhanozer.blogspot.com/', 'searchLabel': '', 'searchQuery': '', 'pageName': '', 'pageTitle': 'AYHAN ÖZER', 'encoding': 'UTF-8', 'locale': 'tr', 'isPrivate': false, 'languageDirection': 'ltr', 'feedLinks': '\74link rel\75\42alternate\42 type\75\42application/atom+xml\42 title\75\42AYHAN ÖZER - Atom\42 href\75\42http://ayhanozer.blogspot.com/feeds/posts/default\42 /\76\n\74link rel\75\42alternate\42 type\75\42application/rss+xml\42 title\75\42AYHAN ÖZER - RSS\42 href\75\42http://ayhanozer.blogspot.com/feeds/posts/default?alt\75rss\42 /\76\n\74link rel\75\42service.post\42 type\75\42application/atom+xml\42 title\75\42AYHAN ÖZER - Atom\42 href\75\42http://www.blogger.com/feeds/1813404086318843619/posts/default\42 /\76\n\74link rel\75\42EditURI\42 type\75\42application/rsd+xml\42 title\75\42RSD\42 href\75\42http://www.blogger.com/rsd.g?blogID\0751813404086318843619\42 /\076', 'meTag': '\74link rel\75\42me\42 href\75\42http://www.blogger.com/profile/16876617092789970405\42 /\76\n', 'openIdOpTag': '\74link rel\75\42openid.server\42 href\75\42http://www.blogger.com/openid-server.g\42 /\76\n', 'latencyHeadScript': '\74script type\75\42text/javascript\42\76(function() { var a\75window;function d(b){this.t\75{};this.tick\75function(c,h,e){var i\75e?e:(new Date).getTime();this.t[c]\75[i,h]};this.tick(\42start\42,null,b)}var f\75new d;a.jstiming\75{Timer:d,load:f};try{a.jstiming.pt\75a.external.pageT}catch(g){};function j(b){var c\0750;if(b.offsetParent){do c+\75b.offsetTop;while(b\75b.offsetParent)}return c}a.tickAboveFold\75function(b){j(b)\74\075750\46\46a.jstiming.load.tick(\42aft\42)};var k\75false;function l(){if(!k){k\75true;a.jstiming.load.tick(\42firstScrollTime\42)}}a.addEventListener?a.addEventListener(\42scroll\42,l,false):a.attachEvent(\42onscroll\42,l); })();\74/script\076'}}]); _WidgetManager._SetSystemMarkup({'layout': {'varName': '', 'template': '\74div class\75\47widget-wrap1\47\76\n\74div class\75\47widget-wrap2\47\76\n\74div class\75\47widget-wrap3\47\76\n\74div class\75\47widget-content\47\76\n\74div class\75\47layout-title\47\76\74data:layout-title\76\74/data:layout-title\76\74/div\76\n\74a class\75\47editlink\47 expr:href\75\47data:widget.quickEditUrl\47 expr:onclick\75\47\46quot;return _WidgetManager._PopupConfig(document.getElementById(\\\46quot;\46quot; + data:widget.instanceId + \46quot;\\\46quot;));\46quot;\47 target\75\47chooseWidget\47\76\74data:edit-link\76\74/data:edit-link\76\74/a\76\n\74/div\76\n\74/div\76\n\74/div\76\n\74/div\076'}, 'quickedit': {'varName': '', 'template': '\74div class\75\47clear\47\76\74/div\76\n\74span class\75\47widget-item-control\47\76\n\74span class\75\47item-control blog-admin\47\76\n\74a class\75\47quickedit\47 expr:href\75\47data:widget.quickEditUrl\47 expr:onclick\75\47\46quot;return _WidgetManager._PopupConfig(document.getElementById(\\\46quot;\46quot; + data:widget.instanceId + \46quot;\\\46quot;));\46quot;\47 expr:target\75\47\46quot;config\46quot; + data:widget.instanceId\47 expr:title\75\47data:edit-link\47\76\n\74img alt\75\47\47 height\75\04718\47 src\75\47http://img1.blogblog.com/img/icon18_wrench_allbkg.png\47 width\75\04718\47/\76\n\74/a\76\n\74/span\76\n\74/span\76\n\74div class\75\47clear\47\76\74/div\076'}, 'all-head-content': {'varName': 'page', 'template': '\74data:blog.latencyHeadScript\76\74/data:blog.latencyHeadScript\76\n\74meta expr:content\75\47\46quot;text/html; charset\75\46quot; + data:page.encoding\47 http-equiv\75\47Content-Type\47/\76\n\74meta content\75\47true\47 name\75\47MSSmartTagsPreventParsing\47/\76\n\74meta content\75\47blogger\47 name\75\47generator\47/\76\n\74link href\75\47http://www.blogger.com/favicon.ico\47 rel\75\47icon\47 type\75\47image/vnd.microsoft.icon\47/\76\n\74data:blog.feedLinks\76\74/data:blog.feedLinks\76\n\74data:blog.meTag\76\74/data:blog.meTag\76\n\74data:blog.openIdOpTag\76\74/data:blog.openIdOpTag\76\n\74b:if cond\75\47data:page.isPrivate\47\76\n\74meta content\75\47NOINDEX,NOFOLLOW\47 name\75\47robots\47/\76\n\74/b:if\076'}}); _WidgetManager._RegisterWidget('_FollowersView', new _WidgetInfo('Followers1', 'sidebar',{'main': {'varName': '', 'template': '\74b:if cond\75\47data:title !\75 \46quot;\46quot;\47\76\n\74b:if cond\75\47data:codeSnippet !\75 \46quot;\46quot;\47\76\n\74h2 class\75\47title\47\76\74data:title\76\74/data:title\76\74/h2\76\n\74b:else\76\74/b:else\76\n\74b:if cond\75\47data:totalFollowerCount !\75 \46quot;\46quot;\47\76\n\74h2 class\75\47title\47\76\74data:title\76\74/data:title\76 (\74data:totalFollowerCount\76\74/data:totalFollowerCount\76)\74/h2\76\n\74/b:if\76\n\74/b:if\76\n\74/b:if\76\n\74div expr:id\75\47data:widget.instanceId + \46quot;-wrapper\46quot;\47\76\n\74b:if cond\75\47data:codeSnippet !\75 \46quot;\46quot;\47\76\n\74div style\75\47margin-right:2px;\47\76\n\74data:codeSnippet\76\74/data:codeSnippet\76\n\74/div\76\n\74b:else\76\74/b:else\76\n\74b:if cond\75\47data:totalFollowerCount \75\75 \46quot;\46quot;\47\76\n\74span class\75\47item-control following-not-admin\47\76\n\74b\76\74data:failureSnippet\76\74/data:failureSnippet\76\74/b\76\n\74/span\76\n\74span class\75\47item-control blog-admin\47\76\n\74b\76\74data:adminFailureSnippet\76\74/data:adminFailureSnippet\76\74/b\76\n\74/span\76\n\74b:else\76\74/b:else\76\n\74b:if cond\75\47data:followingLinkPresent\47\76\n\74div class\75\47follow-this profile-link item-control following-follow-this\47\76\n\74a expr:href\75\47\46quot;javascript:_FollowersView._openPopup(\\\46quot;\46quot; + data:followUri + \46quot;\\\46quot;);\46quot;\47\76\n\74data:followThisMessage\76\74/data:followThisMessage\76\n\74/a\76\n\74/div\76\n\74div class\75\47follow-this profile-link item-control following-stop-following-this\47\76\n\74a expr:href\75\47\46quot;javascript:_FollowersView._openPopup(\\\46quot;\46quot; + data:followUri + \46quot;\\\46quot;);\46quot;\47\76\n\74data:stopFollowingMessage\76\74/data:stopFollowingMessage\76\n\74/a\76\n\74/div\76\n\74/b:if\76\n\74div class\75\47followers-grid\47\76\n\74b:if cond\75\47data:totalFollowerCount \75\75 0\47\76\n\74div class\75\47profile-link item-control following-follow-this\47\76\n\74data:emptyFollowersMessage\76\74/data:emptyFollowersMessage\76\n\74/div\76\n\74/b:if\76\n\74b:loop values\75\47data:followers\47 var\75\47follower\47\76\n\74div class\75\47follower\47\76\n\74a expr:href\75\47data:follower.profileUrl\47 expr:title\75\47data:follower.displayName\47 rel\75\47nofollow\47\76\n\74img class\75\47follower-img\47 expr:alt\75\47data:follower.displayName\47 expr:height\75\47data:follower.imageHeight\47 expr:onerror\75\47\46quot;this.onerror\75null;this.src\75\\\46quot;\46quot; + data:anonFollowerImageUrl + \46quot;\\\46quot;;\46quot;\47 expr:onload\75\47\46quot;setAttributeOnload(this, \\\46quot;src\\\46quot;, \\\46quot;\46quot; + data:follower.imageUrl + \46quot;\\\46quot;)\46quot;\47 expr:width\75\47data:follower.imageWidth\47 src\75\47http://img1.blogblog.com/img/blank.gif\47/\76\n\74/a\76\n\74/div\76\n\74/b:loop\76\n\74div class\75\47clear\47\76\74/div\76\n\74/div\76\n\74div class\75\47followers-canvas profile-link\47\76\n\74data:followersFooterMessage\76\74/data:followersFooterMessage\76\n\74span class\75\47item-control following-not-admin\47\76\n\74a expr:href\75\47data:followersUri\47\76\n\74data:viewAllMessage\76\74/data:viewAllMessage\76\n\74/a\76\n\74/span\76\n\74span class\75\47item-control blog-admin\47\76\n\74a expr:href\75\47data:manageFollowersUri\47\76\n\74data:manageFollowersMessage\76\74/data:manageFollowersMessage\76\n\74/a\76\n\74/span\76\n\74/div\76\n\74/b:if\76\n\74/b:if\76\n\74b:include name\75\47quickedit\47\76\74/b:include\76\n\74/div\076'}}, document.getElementById('Followers1'), {'title': 'İzleyiciler', 'codeSnippet': '\74script type\75\47text/javascript\47\76if (!window.google || !google.friendconnect) {document.write(\47\74script type\75\42text/javascript\42 src\75\42http://www.google.com/friendconnect/script/friendconnect.js\42\76\74/scr\47 + \47ipt\76\47);}\74/script\76\n\74div id\75\42div-ym97fnuccgoy\42 style\75\42width: 100%; \42\76\74/div\76\n\74script type\75\42text/javascript\42\76\n var skin \75 {};\n skin[\47FACE_SIZE\47] \75 \04732\47;\n skin[\47HEIGHT\47] \75 \042260\42;\n skin[\47BORDER_COLOR\47] \75 \42transparent\42;\n skin[\47ENDCAP_BG_COLOR\47] \75 \42transparent\42;\n skin[\47ENDCAP_TEXT_COLOR\47] \75 \42999999\42;\n skin[\47ENDCAP_LINK_COLOR\47] \75 \0426699cc\42;\n skin[\47ALTERNATE_BG_COLOR\47] \75 \42transparent\42;\n skin[\47CONTENT_BG_COLOR\47] \75 \42transparent\42;\n skin[\47CONTENT_LINK_COLOR\47] \75 \0426699cc\42;\n skin[\47CONTENT_TEXT_COLOR\47] \75 \42999999\42;\n skin[\47CONTENT_SECONDARY_LINK_COLOR\47] \75 \0426699cc\42;\n skin[\47CONTENT_SECONDARY_TEXT_COLOR\47] \75 \042000000\42;\n skin[\47CONTENT_HEADLINE_COLOR\47] \75 \42993333\42;\n google.friendconnect.container.setParentUrl(\42/\42);\n google.friendconnect.container[\42renderMembersGadget\42](\n { id: \42div-ym97fnuccgoy\42,\n \n site: \04213406206903171122652\42,\n locale: \47tr\47 },\n skin);\n \74/script\076'}, 'displayModeFull')); _WidgetManager._RegisterWidget('_BlogArchiveView', new _WidgetInfo('BlogArchive1', 'sidebar',{'main': {'varName': '', 'template': '\74b:if cond\75\47data:title\47\76\n\74h2\76\74data:title\76\74/data:title\76\74/h2\76\n\74/b:if\76\n\74div class\75\47widget-content\47\76\n\74div id\75\47ArchiveList\47\76\n\74div expr:id\75\47data:widget.instanceId + \46quot;_ArchiveList\46quot;\47\76\n\74b:if cond\75\47data:style \75\75 \46quot;HIERARCHY\46quot;\47\76\n\74b:include data\75\47data\47 name\75\47interval\47\76\74/b:include\76\n\74/b:if\76\n\74b:if cond\75\47data:style \75\75 \46quot;FLAT\46quot;\47\76\n\74b:include data\75\47data\47 name\75\47flat\47\76\74/b:include\76\n\74/b:if\76\n\74b:if cond\75\47data:style \75\75 \46quot;MENU\46quot;\47\76\n\74b:include data\75\47data\47 name\75\47menu\47\76\74/b:include\76\n\74/b:if\76\n\74/div\76\n\74/div\76\n\74b:include name\75\47quickedit\47\76\74/b:include\76\n\74/div\076'}, 'flat': {'varName': 'data', 'template': '\74ul\76\n\74b:loop values\75\47data:data\47 var\75\47i\47\76\n\74li class\75\47archivedate\47\76\n\74a expr:href\75\47data:i.url\47\76\74data:i.name\76\74/data:i.name\76\74/a\76 (\74data:i.post-count\76\74/data:i.post-count\76)\n \74/li\76\n\74/b:loop\76\n\74/ul\076'}, 'menu': {'varName': 'data', 'template': '\74 expr:id\75\47data:widget.instanceId + \46quot;_ArchiveMenu\46quot;\47\76\n\74option value\75\47\47\76\74data:title\76\74/data:title\76\74/option\76\n\74b:loop values\75\47data:data\47 var\75\47i\47\76\n\74option expr:value\75\47data:i.url\47\76\74data:i.name\76\74/data:i.name\76 (\74data:i.post-count\76\74/data:i.post-count\76)\74/option\76\n\74/b:loop\76\n\74/\076'}, 'interval': {'varName': 'intervalData', 'template': '\74b:loop values\75\47data:intervalData\47 var\75\47i\47\76\n\74ul\76\n\74li expr:class\75\47\46quot;archivedate \46quot; + data:i.expclass\47\76\n\74b:include data\75\47i\47 name\75\47toggle\47\76\74/b:include\76\n\74a class\75\47post-count-link\47 expr:href\75\47data:i.url\47\76\74data:i.name\76\74/data:i.name\76\74/a\76\n\74span class\75\47post-count\47 dir\75\47ltr\47\76(\74data:i.post-count\76\74/data:i.post-count\76)\74/span\76\n\74b:if cond\75\47data:i.data\47\76\n\74b:include data\75\47i.data\47 name\75\47interval\47\76\74/b:include\76\n\74/b:if\76\n\74b:if cond\75\47data:i.posts\47\76\n\74b:include data\75\47i.posts\47 name\75\47posts\47\76\74/b:include\76\n\74/b:if\76\n\74/li\76\n\74/ul\76\n\74/b:loop\076'}, 'toggle': {'varName': 'interval', 'template': '\74b:if cond\75\47data:interval.toggleId\47\76\n\74b:if cond\75\47data:interval.expclass \75\75 \46quot;expanded\46quot;\47\76\n\74a class\75\47toggle\47 expr:href\75\47data:widget.actionUrl + \46quot;\46amp;action\75toggle\46quot; + \46quot;\46amp;dir\75close\46amp;toggle\75\46quot; + data:interval.toggleId + \46quot;\46amp;toggleopen\75\46quot; + data:toggleopen\47\76\n\74span class\75\47zippy toggle-open\47\76\46#9660; \74/span\76\n\74/a\76\n\74b:else\76\74/b:else\76\n\74a class\75\47toggle\47 expr:href\75\47data:widget.actionUrl + \46quot;\46amp;action\75toggle\46quot; + \46quot;\46amp;dir\75open\46amp;toggle\75\46quot; + data:interval.toggleId + \46quot;\46amp;toggleopen\75\46quot; + data:toggleopen\47\76\n\74span class\75\47zippy\47\76\n\74b:if cond\75\47data:blog.languageDirection \75\75 \46quot;rtl\46quot;\47\76\n \46#9668;\n \74b:else\76\74/b:else\76\n \46#9658;\n \74/b:if\76\n\74/span\76\n\74/a\76\n\74/b:if\76\n\74/b:if\076'}, 'posts': {'varName': 'posts', 'template': '\74ul class\75\47posts\47\76\n\74b:loop values\75\47data:posts\47 var\75\47i\47\76\n\74li\76\74a expr:href\75\47data:i.url\47\76\74data:i.title\76\74/data:i.title\76\74/a\76\74/li\76\n\74/b:loop\76\n\74/ul\076'}}, document.getElementById('BlogArchive1'), {'languageDirection': 'ltr'}, 'displayModeFull')); _WidgetManager._RegisterWidget('_ProfileView', new _WidgetInfo('Profile1', 'sidebar',{'main': {'varName': '', 'template': '\74b:if cond\75\47data:title !\75 \46quot;\46quot;\47\76\n\74h2\76\74data:title\76\74/data:title\76\74/h2\76\n\74/b:if\76\n\74div class\75\47widget-content\47\76\n\74b:if cond\75\47data:team \75\75 \46quot;true\46quot;\47\76\n\74ul\76\n\74b:loop values\75\47data:authors\47 var\75\47i\47\76\n\74li\76\74a expr:href\75\47data:i.userUrl\47\76\74data:i.display-name\76\74/data:i.display-name\76\74/a\76\74/li\76\n\74/b:loop\76\n\74/ul\76\n\74b:else\76\74/b:else\76\n\74b:if cond\75\47data:photo.url !\75 \46quot;\46quot;\47\76\n\74a expr:href\75\47data:userUrl\47\76\74img class\75\47profile-img\47 expr:alt\75\47data:photo.alt\47 expr:height\75\47data:photo.height\47 expr:src\75\47data:photo.url\47 expr:width\75\47data:photo.width\47/\76\74/a\76\n\74/b:if\76\n\74dl class\75\47profile-datablock\47\76\n\74dt class\75\47profile-data\47\76\74data:displayname\76\74/data:displayname\76\74/dt\76\n\74b:if cond\75\47data:showlocation \75\75 \46quot;true\46quot;\47\76\n\74dd class\75\47profile-data\47\76\74data:location\76\74/data:location\76\74/dd\76\n\74/b:if\76\n\74b:if cond\75\47data:aboutme !\75 \46quot;\46quot;\47\76\74dd class\75\47profile-textblock\47\76\74data:aboutme\76\74/data:aboutme\76\74/dd\76\74/b:if\76\n\74/dl\76\n\74a class\75\47profile-link\47 expr:href\75\47data:userUrl\47\76\74data:viewProfileMsg\76\74/data:viewProfileMsg\76\74/a\76\n\74/b:if\76\n\74b:include name\75\47quickedit\47\76\74/b:include\76\n\74/div\076'}}, document.getElementById('Profile1'), {}, 'displayModeFull')); _WidgetManager._RegisterWidget('_HeaderView', new _WidgetInfo('Header1', 'header')); _WidgetManager._RegisterWidget('_NavbarView', new _WidgetInfo('Navbar1', 'navbar')); _WidgetManager._RegisterWidget('_BlogView', new _WidgetInfo('Blog1', 'main')); <ımg id="BLOGGER_PHOTO_ID_5335408187637096274" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_6nc4x1NwIx0/SgstenvR31I/AAAAAAAAAHw/4I6Q64857a0/s320/CIMG0276.JPG" border="0">





























 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..