Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '15

 
Kategori
Mizah
 

Ayı dörtlüsü

Ayı dörtlüsü
 

Hayatımda ilk kez ev sahibinden değil de evsahibi grubundan ev tutuyordum. Çünkü adamlar dört kardeşti. Dördü eve ortaktı ve evi dördü kiraya veriyordu. Yani kirayı ödeyemezsem bir değil dört kişi tarafından kovalanacaktım. Ev sahiplerim olan dört kardeşin dördüde kasaptı. Dördü de kalın bıyıklıydı. Dördü de konuşurken K harfini kullanmıyordu. Dördü de bekardı. Dördü de insana böyle her an saldıracak bir yerlerini parçalayacak gibi bakıyordu. Eh hikmetinden sual olunmaz ama ben de bu dörtlü maganda setinin karşısında ister istemez, "Allahım bunların hepsi aynı. Bunlardan niye dört tane var?" diye düşünüyordum tövbe tövbe.

...

Benim gibi problemli bir kiracının bu potansiyel katillerden ev tutması elbette pek akılcı değildi. Çünkü genelde ben zaten girdiğim her evden kaçarken arkamdan "Ulan bir tutarsam geberteceğim" seni diye bağıran bir ev sahibi tarafından kovalanıyordum. Bu adamların farkı "gebertirim" demelerine gerek yoktu. Çünkü bu dörtlü maganda setinin karşısında insan şok oluyor ve "Neredeyim ben? Ben öldüm mü?" hissine kapılıyordu. Ama bu heriflerden ev tutmak çok avantajlıydı. Bir defa adamların evinde oturduğum sürece hayvanat bahçesine para vermeyecektim. Paraya çok sıkışırsam bunların günlük hayatlarını çaktırmadan görüntüleyip özel kanallardan birine belgesel olarak satabilirdim.

...

Aslında bu heriflerle muhatap olmama sebep kiraya verdikleri evin şehrin uzağında müstakil bir ev olmasıydı. Bir defa istediğim deneyi yapabilirdim. Gerçi herifleri tanıdıktan sonra zamanda yolculuktan ziyade bizzat bu herifleri incelemenin daha ilginç olacağını düşünmeye de başlamıştım ama neyse. Ev ormanlık alandaydı. Her taraf ormandı. Muhtemelen bu dört orman adamı iç güdüleriyle buraya bir ev yapmışlar kiraya veriyorlardı. Kendileri doğal olarak ormanda yaşıyorlardı tabii.

...

Bu dört orman adamı ile maceram çok kısa süreli olacaktı. Ormandaki evde yapacağım deneyle kalorifer kazanından yaptığım ateşleme biriminden kendi imalatım olan küçük bir füzeyi fırlatacaktım. Füze ışık hızını geçebilirse bu geleceğe gitmek demekti. İkinci deneyde kendimi fırlatmayı düşünüyordum. Zaten ilk deneyden sonra evde oluşacak hasardan dolayı bu adamlarla başım derde gireceğinden ikinci deneyle kendimi fırlatamazsam kasaplık yapan ev sahiplerim muhtemelen ertesi gün tezgahlarına benim ciğerimi falan koyacaklardı.

...

Ev sahiplerim gerçekten tuhaf adamlardı. Onları hiç tek tek görmemiştim. Dördü hep biraradaydı. Adamlara boşuna dörtlü maganda seti demiyordum. Hayat onları ayırmıyordu. Yemek takımı gibi. Hani birine bir şey olursa at çöpe.

...

Efendim sizler tanıksınız işte. Bilim için neleri göze alıyoruz? Ev sahiplerim hemen her gün eve gelip şöyle bir ortalığı kontrol edip gidiyorlardı. Kamyonla kalorifer kazanını getirdiğimde merak edip sormuşlardı. "Bu ne olacak böyle?" Adamlar çok meraklıydı. Ben merak edip soruyor muydum; "Sizin türünüz ne?" falan diye. Ama onlar sormuşlardı kalorifer kazanının ne işe yarayacağını. Ben de, "İçme suyu depolayacağım" diye sallamıştım. "Haaa?" dediler. Mantıklı gelmişti. Bunların her biri her gün iki ton su ile besleniyor olmalıydı. Aslında bunları İstanbul'dan çıkarabilirsem şehrin içme suyu sorununu da çözerdim ama daha önemli işlerim vardı benim.

...

Neyse büyük deneyimi o gece yapıvermiştim. Büyük bir patlama olmuş malesef benim füze patlamış uçmamıştı. Evin yarısı yıkılmıştı. İkinci deneyi yapmak için de bir alet edevat kalmamıştı. B planını uygulamaya sokmam gerekiyordu. B planım arkama bakmadan kaçmaktı ki gecenin bir yarısı ev sahiplerimin dışarıdan bağırdıklarını duydum. "Allahım bu adamların ormanda ne işi olabilirdi bu saatte? Elbette ya. Heriflerin ormanda yaşadıklarını unutmuştum. Ve ormanın bir kanunu vardı. Güçlü olan güçsüz olanı parçalar yerdi. Tarihe deneylerimle değil türü belirsiz dört kişi tarafından yenilmiş olarak mı geçecektim?"

...

Adamlar bahçede inliyorlardı. Hani bu adamlar K harfini kullanmıyorlar diyordum ya. Şimdi hiç bir harfi kullanmıyorlardı. Beni parçalayacaklardı. Ben evin içinde duvarın dibine çökmüştüm. O an tüm hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu ki herifler şeridi de yeyip parçaladılar. Saklanmak çare değildi. Onları şaşırtmalıydım. Ve bir anlık boşluklarından yararlanıp kaçmalıydım. Dördü birden bağırıyordu. Ne dedikleri anlaşılmıyordu demiycem çünkü bir şey demiyorlardı. Bu hayvani bir bağırtıydı ki herifleri özlerine döndürmüştüm.

...

Hemen kostüm sandığını açtım ve oracıkta peruktu kilotlu çoraptı kadın kılığına giriverdim. Yani erkek olarak ölmekdense cins değiştirip yaşamak daha doğru olacaktı. Ve çığlık çığlığa dışarı çıktım. Bağırdım. "Nerede o hayvaaaaan? Neredeeeee?" Adamlar da hayvan ya birbirlerine baktılar... Bendeniz de oracıkta ormana koştum. O an peruğum düştü. Dörtlü maganda seti işi çaktı. Dördü birden peşime düştüler. Ormanda binbeşyüz metre maganda engelli koşuyordum. Peşimdeki canlıların muhtemelen cinsel bir hayatları da yoktu. İlk cinsel deneyimlerini benimle yaşama ihtimalleri tempomu artırmama sebep oluyordu. Giderek arayı açıyordum. Benim en büyük hayalim kaçmak değil kovalamaktı. Böyle ormanda latin bir güzeli kovalama hayalim vardı. Ama hayaller ve gerçekler farklıydı. Kovalanan bendim ve kovalayanlar da orman sakinleriydi. Zamanda yolculukla ilgili yeni bir şey öğrenememiştim ama başka bir keşifte bulunmuştum. Tehlike anında insanın kafasında canlanan pornografik görüntüler koşma performansını inanılmaz artırıyordu.

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..